Zafer Çam

Zafer Çam

"Ben sizi erkek sanmıştım!.."

"Ben sizi erkek sanmıştım!.."

“Bir onbaşı, bir vali ve dönemin cumhurbaşkanı..."

Ülkede siyasetin dünü, bugünü.

Geçmişte siyasiler güçlü olsalar da.

İllere atanmış bürokratlar yeri geldiğinde tavrını koyarlarmış.

Bir ile atanmış vali siyasetçinin sözüyle değil liyakat esaslı çalışırmış.

Seçilmişin değil halkın valisi olurlarmış.

Hakkın ve haklının yanında durularmış.

Makamlardan güç alanlardan değil, halktan güç alan valiler takdir edilirmiş.

Bugün öyle mi atanmış valiler seçilmişlerin yanında duruyor.

Siyasi partilerin ve atanmış il başkanlarının ağzına bakıyorlar.

Sonrada işler vekillerin ve il başkanlarının istediği gibi gelişiyor.

Seçilmiş atanmışın üzerinde var oldukça.

Dün dik duran liyakat esaslı valiler vardı bugün tam tersi oldu.

İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarından...

“Bursa Valisiyim. 1957 seçimleri öncesi.

Bursa Milletvekilleri ziyaretime geldiler.

İstekleri, Çalı bucağının Jandarma Kumandanı Uzatmalı Onbaşıyı görevden almam.

“Niçin?” dedim. Milletvekilleri:

“Bu adam CHP’li partizanlık yapıyor.”

“Peki, bakarım. Tahkik ederim” dedim. Özel İdare Müdürü'nü çağırdım:

“Şu adamın durumu bir tahkik ediverin” dedim.

Özel İdare Müdürü gitti, tahkik etti, geldi.

“Uzatmalı Onbaşı işinin ehli, vazifesini de tamam ve hakkaniyetle yapan bir görevli” dedi.

“Pekâlâ, kalsın” dedim.

Aradan bir süre geçti. Milletvekilleri yeniden geldiler. Bursa Milletvekilleri dişli insanlar. Agâh Erozan Demokrat Parti iktidarında Meclis Başkanı. Haluk Şaman Çalışma Bakanı. Hulusi Köymen Milli Savunma Bakanı, Sadettin Karacabeyli, Selahaddin Karacabey, sevilen, ağırlıkları olan Milletvekilleri.

“Uzatmalı Onbaşının tayini ne oldu?” dediler.

Özel İdare Müdürünün incelemesinin sonuçlarını aktardım. Güldüler:

“Özel İdare Müdürü de CHP’li. Adamı koruyor” dediler.

“Kendim gider bakarım, gereği neyse yapılır” dedim. Kalktım gittim.

O zaman, ocak, bucak başkanlığı devri. Uzatmalı Onbaşıyı istemeyen de Ocak Başkanı. Araştırdım. Ocak Başkanının olmadığı bir yerde bizzat DP’liler bana;

“Bizim başkan ormandan odun kesmek istiyor. Bu onbaşı da engelliyor. Onbaşı görevini tam yapan insandır. Başkan haksız” dediler.

Öğreneceğimi öğrenmiştim. Döndüm geldim. Bir süre geçti, milletvekilleri yeniden geldiler. "Ne oldu bizim uzatmalı onbaşının işi?" diye sordular.

“Kendim gittim tahkik ettim. Onbaşı dürüst ve görevini hakkıyla yapıyor. Bucak Başkanı orman kaçakçısı. Odun kesmek istiyor, onbaşı da mani oluyor. Şikâyetin anlamı bu. Yani "Uzatmalı Onbaşıyı görevden almayacağımı" söyledim.

Israr ettiler: “Cezalandırmak şart değil ya. Çalı’dan al, Bursa’nın en iyi yerine ver” dediler.

“Olur” dedim.

Onbaşıyı çağırdım. O zaman Bursa’nın en iyi kasabası; Armutlu.

“Oğlum seni Armutlu ‘ya vereyim. Orası Bursa’nın en iyi kasabası. Istakozu bol. Rahat edersin. “

Onbaşı bana döndü: “Sayın Valim, yetki sizin elinizde. Beni nereye gönderirseniz giderim. Ama ben SİZİ ERKEK SANMIŞTIM!...”

“Niye o?” dedim.

“Bir Ocak Başkanının sözüyle beni görevden alıyorsunuz”

“Armutlu ‘ya gitmek istemiyor musun?” diye sordum.

“İstemiyorum. Önümüz kış. Evimin odununu, kömürünü aldım. Çocuğum okulda. Öğretmenini de çok seviyor.”

“Peki, öyleyse. Kal yerinde” dedim, gitti.

Milletvekilleri tekrar geldiler, durumu onlara anlattım.

“Görevliye Armutluyu teklif ettim ama kabul etmedi. Başka bir şey yapamam” dedim. Memnun olmadılar.

Aradan bir süre geçti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Özel Kalem Müdürü Gemlikli Tayyar bana telefon etti:

“Sayın Cumhurbaşkanım, sizinle baş başa yemek yemek istiyor” dedi. Kalktım gittim. Çankaya’da rahmetli Celal Bayar’la yemek yiyoruz."

“İhtimal vermedim amma sen Bursa Milletvekillerinin istediği bir uzatmalıyı yerinden almamışsın” dediler.

“Evet, değiştirmedim" cevabını verdim ve olayı aynen naklettim.

Celal Bayar bana:

“Milletvekilleri bir uzatmalı için kırılır mı? Sen onu alıver” deyince:

“Eğer müsaade ederseniz bu tayini halefim yapsınlar” dedim.

Bayar’ın bana cevabı:

“İNCE DEMOKRATMIŞSIN!..."

Yemek bitti. Bursa’ya döndüm. Tayinimi bekliyorum, çıkmadı. Ama rahmetli Bayar iki ay benimle konuşmadı. Uzatmalı da yerinde kaldı.

1957 seçimleri oldu.

CHP oyları ilerledi, DP oyları geriledi. CHP 61 mebustan 178'e yükseldi. Adnan Menderes seçim sonrası görüştüğümüzde bana şu soruyu tevcih etti:

“Türkiye sathında her yerde geriledik. Bursa’da 44 bin oy fazla aldık.

Bu dört yılda iktidarımızı siz temsil ettiniz. Bunun hikmeti nedir?”

Değerli okurlar hikmeti açık değil mi?

Bugün AK Parti'nin durumunu anlatmıyor mu?

Anlayanlara o kadar çok yaşanmış kıssa var ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zafer Çam Arşivi