Ankara Baro Başkanı Köroğlu: "Hastalıklı insanlara karşı masumiyeti savunmalıyız!
Ankara Barosu Gelincik Merkezi, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” adlı Kısa Film Yarışması'nın gala gününde ev sahipliği yaptı. Avukat Rahmi Mağat Konferans Salonu'nda yapılan etkinlikte, yarışmaya katılanlar ödüllerini aldı. Etkinlikte konuşan Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, kadına yönelik şiddete karşı güçlü bir mesaj vererek "Hastalıklı insanlara karşı masumiyetin savunucusu olmalıyız!" dedi.
ÖZEL HABER: GÜNSU ÖZMEN
Ankara Barosu’na bağlı Gelincik Merkezi, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık ve çocuk istismarına karşı yürüttüğü mücadeleyle 13 yılı geride bıraktı. Bu kapsamda düzenlenen kısa film yarışması ve farkındalık etkinliği, başta avukatlar olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden katılımcıları bir araya getirdi.
KÖROĞLU: "HASTALIKLI İNSANLARA KARŞI MASUMİYETİN SAVUNUCUSU OLMALIYIZ"
Ankara Barosu'nun düzenlediği “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” konulu kısa film yarışmasının gala gününde konuşan Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, kadına yönelik şiddete karşı güçlü bir mesaj verdi. Köroğlu, konuşmasında insanın sorumluluklarını hatırlatarak, yaşanan şiddet için toplumsal utancımız olduğundan bahsetti.
Köroğlu, “Bu rezalet, bu kadar aşikar iken görmediğinizi söylerseniz ya körsünüz ya da utanma duygunuzu kaybetmişsiniz demektir.” diyerek şiddete karşı duyarlı olmayanlara sert tepki gösterdi.
Kadın cinayetlerinin ve aralarındaki erkek egemenliğin bakış açısının yerleştiğini aktaran Köroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu topraklarda erkekler kadını sahip oldukları bir nesne olarak görüyorlar. Bu hastalıklı insanlara karşı masumiyetin savunucusu olmalıyız.”
Eğitim sistemi odaklı eleştirilerde bulunan Köroğlu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin çocukluğundan itibaren eğitim verilmesinden bahsetti.
Gelincik Merkezi'nin kadına yönelik gücünün mücadelesindeki önemine de değinen Köroğlu, kadınların ve çocukların sadece bedenlerine değil, mutluluklarına da saldırıldığını belirtti. Konuşmasının sonunda kadınların bu mücadelede yalnız olmadığını belirten Köroğlu, şiddete karşı kararlılıkla direnen kadınları selamlayarak konuşmasını sonlandırdı.
Gelincik Merkezi Koordinatörü Avukat Zeynep Tepegöz, merkezin yürüttüğü çalışmalar hakkında detaylı bilgi verdi. Tepegöz, aile içi şiddetten, nafaka hakkının korunmasına, çoklu evliliklerin ve çocuk yaşta evliliklerin önlenmesine kadar geniş bir yelpazede verilen hukuki ve psikolojik desteklerden bahsetti. Özellikle, merkezin 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde şiddet mağduru kadınlar ve çocuklara yönelik sağladığı destekler ve koruma tedbirlerinin altı çizildi. Bu tedbirler sayesinde yüzlerce kadın ve çocuğun adresi gizlenirken, şiddet failleri elektronik kelepçelerle kontrol altına alındı.
"MÜCADELEMİZ KARARLILIKLA SÜRECEK"
Tepegöz, konuşmasında, kadına karşı şiddet ve ayrımcılıkla mücadelede Gelincik Merkezi’nin önemine vurgu yaparak, “Her öldürülen kadın, her istismara uğrayan çocuk ve her ayrımcılığa uğrayan LGBT+ birey için öfkeliyiz ve mücadelemiz kararlılıkla devam edecek." dedi. Geçtiğimiz yıl öldürülen meslektaşları Nesli Belen Coşkun ve Nursena Kozan başta olmak üzere, birçok kadın cinayeti davasında adalet aradıklarını belirtti.
Merkezin gönüllü avukatları, yalnızca hukuki koruma sağlamakla kalmayıp, şiddet mağduru bireylere psikolojik destek ve farkındalık eğitimleri de sunuyor. Tepegöz, Gelincik Merkezi’ni var eden gönüllü avukatların çalışmalarını takdirle anarken, “Kadınların ve çocukların yaşadığı şiddet, yalnızca hukuki değil toplumsal bir sorundur." ifadelerini kullandı.
Etkinlikte, şiddet mağdurlarına yönelik yapılan çalışmaların anlatıldığı kısa bir film gösterimi yapıldı. Tepegöz, gösterilen filmde mağdurların yüzlerini görmeyecek olsalar da binlerce kadının acısının bu filmle yansıtıldığını vurguladı.
Ankara Barosu Gelincik Merkezi'nin faaliyetleri ve kadına yönelik şiddete dair önemli bulguların paylaşıldığı bir rapor, Avukat Nazlı Özlem Atmaca tarafından açıklandı. Bu rapor, 2016-2022 yılları arasında Gelincik Merkezi'ne başvuran kadınların şiddet deneyimlerini içeriyor ve Medipol Üniversitesi iş birliğiyle Prof. Dr. Ali Cevat Taşıran'ın ekibi tarafından hazırlandı. Rapor, kadına yönelik şiddetin toplumsal boyutlarını ve çözüm önerilerini detaylandırıyor.
ŞİDDET GÖRENLERİN BÜYÜK BİR KISMI TANIDIKLARI TARAFINDAN MAĞDUR EDİLİYOR
Verilere göre, Türkiye’de şiddet gören kadınların büyük bir kısmı evde ve tanıdıkları kişiler tarafından şiddete maruz kalıyor. Raporda, şiddetin çoğunlukla boşanma ya da ayrılık sürecinde meydana geldiği ve en yaygın gerekçeler arasında kıskançlık ve aldatılma şüphesi olduğu belirtiliyor. Şiddet gören kadınların yüzde 86'sı birlikte yaşadığı erkekler tarafından şiddete maruz kalmış, yüzde 47'si sığınma evlerinden, yüzde 53'ü ise yaşadıkları evlerden Gelincik Merkezi'ne başvurmuş.
Kadın cinayetlerine dair önemli veriler de raporda yer alıyor. Son 10 yılda işlenen kadın cinayetlerinin büyük bir kısmı evde ve ateşli silahlarla gerçekleştirilmiş, her 10 kadından 6'sı koruma başvurusunda bulunmuş olmasına rağmen bu başvurulara rağmen öldürülmüş. Kadınların şiddete karşı ekonomik bağımsızlık kazanmalarının ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin artırılmasının şiddetle mücadelede önemli olduğu vurgulandı.
Atmaca, kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini belirtti.
ÖDÜL ALANLAR
Birincilik Ödülü- Kazım Anıl Aygün - Kanı
İkincilik Ödülü - Zeynep Sude Baran - Anlatmam Gerek
Üçüncülük Ödülü-Emre Başer - Görüşme
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.