Ankara’nın merkezinde Başkentlilerin simge buluşma noktalarından ‘İnsan Hakları Anıtı’nın unutulan hikayesi
Ankara’nın merkezi olan Kızılay, birçok güzelliği içerisinde barındıran pek çok sanat eserine ev sahipliği yapıyor. anadolugazete.com.tr, Ankaralıların ortak buluşma noktası olan İnsan Hakları Anıtı’nın hikayesini araştırdı.
ÖZEL HABER: SAMET EKER
Ankara’nın simge noktalarından biri olan ve protestoların merkezi haline gelen İnsan Hakları Anıtı’nın tarihi ve hikayesi unutuldu.
METİN YURDANUR’UN SEMBOLİK ESERLERİNDEN
Ankara'nın merkezi semtlerinden biri olan Kızılay, sadece caddeleri ve kafe alanlarıyla değil; aynı zamanda insan hakları mücadelesine adanmış bir anıtla da biliniyor. Konur Sokak ve Yüksel Caddesi'nin kesişiminde, Heykeltıraş Metin Yurdanur'un 1990 yılında fiberglas olarak tasarlayıp inşa ettiği İnsan Hakları Anıtı, yıllar içinde Ankara’nın simgelerinden birine haline geldi. Bu anıt, fiberglas olarak yapıldığı dönemde birçok eylemin odağı haline gelerek zamanla sembolik bir anlam kazandı.
2010 yılında Metin Yurdanur tarafından bronz olarak yeniden dökülerek restore edilen anıt, Kızılay semtinde önemli bir buluşma noktasına dönüştü. Yüksel Caddesi ve Konur Sokak'ın kesişiminde, Mülkiyeliler Birliği'nin önünde bulunan alan, 1980'lerin sonu ve 1990'ların başında bir eylem alanı olarak öne çıktı.
Geçmişte sol edebiyat, yazar çevresi ve siyasetçilerin uğrak noktası olan bu mekân, zamanla insan hakları savunucularının ve toplumsal sorunlara duyarlı bireylerin buluşma noktasına dönüştü.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ YIL DÖNÜMÜNDE AÇILDI
Ankara'nın o dönemki Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, 1989 yılında burayı düşüncelerin özgürce ifade edildiği bir yer haline getirme amacıyla Heykeltıraş Metin Yurdanur'a bir anıt yapma teklifinde bulundu. Yurdanur, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni okuyan dingin ve insani bir kadın figürü tasarladı.
BM Genel Kurulu'nda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin yıl dönümü olan 10 Aralık 1990 günü İnsan Hakları Anıtı açıldı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni temsil eden bu anıt, zaman içinde sadece semtin değil, tüm Ankara'nın benimsediği ve sahiplendiği bir simge haline geldi.
Anıt, insan haklarına yönelik itirazların ve taleplerin dile getirildiği bir mekânda bulunması nedeniyle, Kızılay'ın sosyal ve kültürel dokusuna derin bir anlam kattı. Günümüzde bile protesto eylemlerinin ve etkinliklerin sıkça gerçekleştiği bu mekân insan hakları mücadelesinin sembolü olmaya devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.