Nezir Önal: Gazetecinin emeklisi olmaz
Ankara gazeteciliği Rüzgârlı Sokak'tan beri sektörün lokomotifi olmuştur. Spor medyası da eskiden daha güçlü olan Ankara'yı duayen gazeteci Nezir Önal anadolugazete.com.tr’ye anlattı...
ÖZEL HABER: SAMET EKER
Spor yazarlığı geçmişten günümüze Ankara ve İstanbul arasında her zaman bir çekişmeye sebep olsa da başkent Ankara önemli gazeteciler yetiştirdi; yetiştiriyor... Onlardan biri olan duayen gazeteci Nezir Önal, spor yazarlığının dünü ve bugününü değerlendirdi…
“YEREL GAZETECİYİM”
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Gazi Üniversitesi Basın Yayın mezunuyum. 1978’den beri bu mesleğin içerisindeyim. Meslekte 45 yılımızı doldurduk. 45 yıl içerisinde hep Ankara’daydım. İstanbul'dan çok teklif geldi ama gitmedim. Çünkü haberin kaynağı burasıydı. Yani benim gönlümdeki gazeteciliğimde hep burası vardı. Ben bir de sporu bilerek isteyerek yaptım. Mesleğe Barış Gazetesi’nde başladım. İsmet Çolak ve Yaşar Aysev Barış Gazetesi’ndeydi. Zaten Yaşar Aysev Barış Gazetesi’nin patronuydu. Ankara'da o dönem 80-90 bin falan satıyordu. Büyük gazetelere falan inanılmaz tiraj farkı atıyordu. Küçük ilanlardan dolayı kazandığı para, Hürriyet ve Milliyet Gazetesi’nin çok çok üzerindeydi. Ben aslında yerel gazeteciyim. Yerel gazetede çalışmaktan inanılmaz keyif alıyorum. Çünkü o şehirde yaşıyorsan o şehrin takımını tutacaksın. O şehrin değerlerine sahip çıkacaksın, o şehrin haklarını savunacaksın. Gazeteciliğin amacı bu zaten. Sportif anlamda baktığımızda kamuoyu bilgilendirme ve olaylardan haberdar olma dışında bu işlerimizin de olması lazım. Biz kendi değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Ankara'da iki tane çok büyük çınar var; biri Ankaragücü diğeri Gençlerbirliği. İkisi de birbirinden kıymetli. Birisi cumhuriyetimiz döneminde diğeri ise İmalat-ı Harbiye döneminden gelme bir takım. 1910 yılında kurulan Ankaragücü, Kurtuluş Savaşı’nda şehitler vermiştir. Değeri para pulla ölçülemez. Bunlara sahip çıkmamız lazım.
“ÖLENE KADAR GAZETECİ, GAZETECİDİR”
Ankara'dan gitmeyi neden tercih etmediniz?
Ben Ankara'daki hemen hemen bütün gazetelerde Milliyet hariç yöneticilik yaptım. Spor servis bölümünde; spor şefliği, spor müdürlüğü, Fotospor’da Ankara temsilciliği, Türkiye'nin ilk spor gazetesidir. Böyle her zaman üst düzey görevlerde yer aldım. Akşam Gazetesi’nde spor müdürüyken ayrıldım. Bizim zamanımızda gazeteler arası futbol turnuvası yapıyorduk. Şu anda kim var ki yapacaksın. Bizim de bu alanda yetiştirdiğimiz isimler oldu. Bizden sonra gelenlerin yetişmemesinde bizim de suçumuz var ama İstanbul’daki spor müdürlerinin daha fazla suçu var. Reyting ve tiraj uğruna gazeteciliği öldürdüler. Ankara'da kendimize sahip çıkmazsak, değerlerimize sahip çıkmazsak, haberlerimizi savunmazsak her gün bir kişi daha eksiliriz. Türkiye Spor Yazarları Derneği’ne veya Gazeteciler Cemiyeti’ne git; emekli gazeteciler dolu. En tecrübeli oldukları ve tecrübelerini aktaracakları zamanda işsiz kalan arkadaşlarımız var. Gazetecinin emeklisi olmaz; ölene kadar gazeteci, gazetecidir.
TSYD Ankara Şube Başkanı Murat Tarhan: Bu mesleğe sahip çıkmamız ve yeni nesillere aktarmamız lazım
Medyadaki dijital dönüşüm iyi değerlendirilmeli! TSYD ve BİK bir şanstır!
“KAVGAMIZ HABER KAYVAGISIYDI”
Aktif gazetecilik yaptığınız dönemde meslek hayatınız nasıldı?
Bizim dönemimizde İstanbul ile haber kavgası yapardık. Tercüman ve Milliyet’te spor birimleri vardı ve bütün muhabirlerin amacı bu iki gazetede çalışmaktı. Biz Ankaragücü’nün veya Gençlerbirliği’nin Galatasaray veya Fenerbahçe ile yapacağı maçlarda görev alabilmek için şeflerimizin önünde takla atardık. Soyunma odası görevi almak için çok uğraşırdık. Şimdi ki adıyla Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüz o zamanda vardı. Amatör branşlarda, skandal haberlerin yanında sadece yolsuzluk haberleri değil, gerçek başarı hikâyelerini de gündeme getirmeye çalışıyorduk. İstanbul’daki spor müdürleri ile her gün kavga ederdik. Biz öyle yaşıyor ve gelişiyorduk. Kavgamız haber kavgasıydı, menfaat çatışması değildi. Biz bunu İstanbul’a kabul ettirebiliyorduk çünkü Ankara’nın gücünü kullanıyorduk. Burada Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü vardı ve bakanlıktan daha önemli konumdaydı. Çalışmadığım gazete kalmadı. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü'nün Yüksek Danışma Kurulu vardı. Ben spor yazarlarını temsilen orada iki dönem görev yaptım. Yani en üst kararların alındığı kurulda müdürler veya yardımcıları giremezken biz orada kararlar alıyorduk. Spor yazarlığında biz çok mücadele verdik çünkü futbolu bırakan yazı yazıyordu. Türkiye Spor Yazarları Derneği olarakta bu durumlarla çok mücadele ettik ama İstanbul’daki müdürler tiraj uğruna olayı bu duruma getirdi. Geçmişte spor yazarları olarak eğitimler düzenledik. Önemli kişileri davet ettik ve burada bilgilendirme amaçlı seminerler yaptık. Spor insanlarını ve teknik direktörleri çağırıyorduk. 'Ankara ne yapıyor?' denildiğinde neler yaptığımızı gösteriyorduk.
Duayen gazeteci Nezir Önal ile Genel Yayın Yönetmenimiz ve Türkiye Spor Yazarları Derneği Yönetim Kurul Üyesi Orhan Kemal Erkılıç...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.