Bahar havası fazla sürmez
Temennimiz değil; fakat tahminimizdir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sergilediği ‘bahar havası politikası’, önümüzdeki yazla birlikte, yerini ‘harlı ve hararetli politikalara’ bırakır.
Mesele kötümserlik değildir. CHP’nin fabrika ayarlarına dönmesini gerektirecek bazı önemli virajlar var önümüzde.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, önümüzdeki aylarda Irak ve Suriye’de yapacağı, PKK/PYD/YPG’yi süpürme operasyonları mesela…
Yeni ve sivil Anayasa konusu…
Bilhassa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinden, Avrupa’nın CHP üzerine boca etmeye hazırlandığı siklon basıncı…
Bir çırpıda akla gelen, 3 adet, ‘devedişi’ tabir edebileceğimiz başlık var, CHP’yi hırçın siyasete döndürmeye yetecek.
Bunlara bir de 5 yıl boyunca hiçbir faydalı icraat yapmadan, tam tersine polemik-iftira üzerine kurgulanmış siyasî gerilimle, üstelik oylarını artırarak elde edilen yerel seçim başarısını da ekleyin…
Dolayısıyla, Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu istemesi ve kabul görmesiyle gerçekleşen ziyaretin oluşturduğu bahar havasına fazlaca umut bağlamamak gerek.
TERÖRÜ BİTİRME HAMLESİ ONLARI BOZAR
Türkiye; hem terörü kaynağında kurutmak, hem de Irak’ın Faw Limanı’ndan Ovaköy’e ulaşacak Kalkınma Yolu Projesi’ni güvence altına almak adına, PKK’yı, yurt içinde olduğu gibi, 40 küsur senedir çöreklendiği Irak ve Suriye’de de bitirmek zorunda.
Irak güvenlik güçleriyle birlikte icra edilecek bu operasyon başladığında, CHP, bir yandan siyasî müttefiki DEMPKK, diğer yandan Avrupa Birliği ülkelerinden gelecek ağır baskılar altında kalacak. Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la olan randevusundan önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le görüşmesini, yakında AB üzerinden CHP’yi gerilime zorlamak amacıyla estirilecek fırtınanın habercisi sayabilirsiniz.
Terörü bitirme operasyonu başladığında, DEMPKK ve Avrupa’daki terör inlerinden yükselecek çığlıklar da CHP Genel Merkezi üzerine, portakal büyüklüğünde dolu olarak yağarsa hiç şaşırmayacağız.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ‘kimyasal silah kullanma’ iftirasını atan ve bu yüzden mahkumiyeti bulunan, Türk Tabipleri Birliği eski Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın, bir vesileyle İmamoğlu ve Özel ile aynı fotoğraf karesine girmesini ve İmamoğlu-Özel ikilisinin bundan rahatsızlık duymamış olmasını da yaklaşan fırtınanın habercisi sayabilirsiniz.
HANGİ ANAYASA ÜZERİNDE UZLAŞMA?
Yeni sivil Anayasa meselesi de CHP ve DEMPKK bakımından ‘pimi çekilmiş el bombası’ etkisi yapmaya adaydır.
Her ne kadar bu iki parti de diğer tüm siyasî partiler gibi, ağızlarını açtıklarında, ülkedeki bütün sorunların ana kaynağı olarak ‘12 Eylül Anayasası’nı gösterseler de iş bu Anayasayı değiştirmeye gelince, aside bandırılmış turnusol kâğıdına benziyorlar.
AK Parti ve MHP’nin üzerinde mutabık kalacağı Anayasa metnini, CHP ve DEMPKK kabul eder mi? Ya da soruyu şöyle soralım: CHP ve DEMPKK yeni Anayasadan ne bekliyor?
CHP; Kemalizm, laiklik, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Batılı değerler vs. diye tutturacak.
DEMPKK el yükseltip, ‘bağımsızlık’ değilse bile Yerel Özerklik, anadilde eğitim, teröre yönelik operasyonların durdurulması, Terörle Mücadele Yasası ve bunun Anayasal dayanaklarının ortadan kaldırılması gibi olmayacak taleplerde bulunacak.
Özgür Özel’in, bir yönüyle ‘seçim başarısını hazmetmiş Genel Başkan’ profili çizmek amacıyla başlattığı ‘bahar havası siyasetinin’, Türkiye’nin ‘ağır gerçekleri’ karşısında ne kadar dayanabileceğini görmek için çok fazla beklemeyeceğiz.
CHP’yi, fabrika ayarlarına dönmeye zorlayacak önemli bir sorun da Genel Başkan Özgür Özel ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında itiş-kakışla yürümekte olan liderlik mücadelesidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Özel’i AK Parti Genel Merkezi’nde kabul etmesi de Özel-İmamoğlu rekabetinde bir ‘taraf belirleme’ tercihi de sayılabilir mi? Neden olmasın?
31 Mart seçim sonuçlarıyla birlikte, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu denklemden düştü. Rekabette, Özel ve İmamoğlu baş başa kaldı. Hatta CHP’nin ülke genelinde elde ettiği ‘başarılı’ seçim sonucu, Özgür Özel’in yerini sağlamlaştırırken, İmamoğlu’nun moralini fena halde bozdu. Zira onun oyunu; kendisi İstanbul’da oylarını artırırken, CHP’nin diğer şehirlerde gerilemesi üzerine kurgulanmıştı. Evdeki hesap pazara uymadı.
Özel-İmamoğlu arasındaki, ‘omuzlaşarak köşe kapma’ mücadelesi, CHP politikalarını sertliğe ve hırçınlığa zorlayacaktır.
Özetle söylemek gerekirse; yakın gelecekte ülke gündemine oturacak çetin meseleler, Özgür Özel’in ‘seçim kazanmış olma özgüveniyle’ yürütmeye başladığı ılımlı-yapıcı muhalefet anlayışını, CHP açısından fazlaca sürdürülebilir kılmıyor.
İnşaAllah yanılan biz oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.