Çalışmanın temel amacı, aşı güvenliği ile ilgili az rastlanan önemli soruları büyük popülasyonlar ile incelemek.
Araştırma bulgularına göz atalım:
Üç doz Covid-19 aşısı olanlara HIV bulaştığı iddiası
Araştırmacılar, Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği vektör aşı ile Akut dissemine ensefalomiyelit (beyin ve omurilik iltihabı) ve Transvers Miyelit (omurilik iltihaplanması) riskinde artış arasında bir ilişki olabileceğini öne sürüyor. Ancak makale bunu kanıtlamıyor. Araştırmacılar, bu hipotezin ayrı ve daha büyük bir popülasyonla doğrulanması gerektiğini vurguluyor. Yani bu ilişki, mRNA Covid-19 aşılarında gözlemlenmemiş.
Çalışma, pandemi öncesindeki vaka sayıları ile aşılama sonrası raporlanan vaka sayısını kıyasladığında, hem vektör hem de mRNA aşısında beklenenden biraz daha fazla Akut dissemine ensefalomiyelit (beyin ve omurilik iltihabı) ve Transvers Miyelit (omurilik iltihaplanması) vakası raporlandığını tespit etmiş. Ama makalede, bu ilişkiler tam olarak kanıtlansa dahi, aşılama sonrası oluşabilecek potansiyel riskin son derece küçük olduğu söyleniyor. Milyon doz başına tahmini 0,78 Akut dissemine ensefalomiyelit (beyin ve omurilik iltihabı) vakası ve 1,82 Transvers Miyelit (omurilik iltihaplanması) vakasından söz ediliyor.
Bu tür nadir olaylar için nedensellik kurmanın zor olduğu ve bugüne kadar aşılama sonrasında beyin ve omurilik iltihabı riskinin arttığına dair net bir kanıt belirlenmediği de ifade ediliyor. Mesela araştırmacılara göre dolaşımdaki SARS-CoV-2 enfeksiyonuyla ilişki de dahil olmak üzere birçok faktör, gözlemlenen vakaların fazlalığına neden olabilir.
Araştırmacılar, makalede Covid-19 aşılamasının faydalarının zaten kanıtlanmış olduğunu vurguluyor.
Makalede bir risk faktöründen söz edildiği doğru. Ancak bu risk, Covid-19 aşısı yaptıran kişilerin beyin ve kalp hastalıklarına yakalanma ihtimali olduğu anlamına gelmiyor. Zaten makale yazarları, aşı güvenliği açısından beklenen ve gözlenen olumsuz olay oranların yakın olduğunu ifade etmiş. Ki bu, aşıların etkili ve güvenilir olduğunu ortaya koyuyor.
Yani yayılan iddialardaki tek doğru ifade, araştırma için 99 milyon kişinin verileri kullanıldığı. Haricinde Covid-19 aşısı yaptıranların kalp ve beyin hastalıklarına yakalanma risklerinin fazla olduğu ifadesi doğru olmadığı gibi, beklenen ve gözlenen olumsuz olayların yakın olması, aşılar için son derece güven verici.
Pandemi öncesi vaka sayısına beklenen, aşı sonrası rapor edilen vaka sayısına da gözlemlenen deniyor. Gözlemlenen ve beklenen olumsuz olaylar, bir hastalığın tarih boyunca tespit edilen vaka sayısı ile aşılama sonrası rapor edilen vaka sayısını kıyaslayarak, aşı ile ilişkili potansiyel nadir veya her türlü olumsuz olayların belirlenmesinde değerli bilgiler sağlıyor. Bu çalışmalar, olumsuz bir olayın aşıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığını kesin olarak kanıtlayamıyor ancak diğer kanıtlarla birlikte kullanıldığında aşının güvenliği konusunda önemli bilgiler sağlayabiliyor.
Her aşı ve ilaç belli risklere sahip. Ancak bilim dünyası, aşı sonrası gözlemlenen olumsuz ve ciddi olaylar aşının koruma oranı ile kıyaslandığında, Covid-19 aşılarının etkili ve güvenilir olduğu konusunda hemfikir.
Ek olarak Küresel Aşı Veri Ağı’nın (GVDN) çalışmasında kullandığı veriler ve sonuçlar, GVDN'nin veri kontrol panelinde herkesin erişimine açık.
Teyit makale yazarlarına ulaştı
Teyit, konuyla ilgili bilgi almak için makale yazarlarından, Avustralya'da Victoria Eyaleti Aşı Güvenliği Servisi'nden (SAEFVIC) Prof. Dr. Jim Buttery’e ulaştı. Jim Buttery, işlerinin "veriler doğrultusunda aşılarla bağlantı olma ihtimali olan istenmeyen ve ciddi olayları izlemek ve aşı programını zedeleyen iddiaları araştırmak" olduğunu aktardı.