Kira bedelinin tespiti davalarının en çarpıcı özelliğinin kamu düzeni ile ilgili olduğu, bununla ilgili yöntemleri tarafların belirleyemeyeceğinin yargısal uygulamada kabul edildiği dile getirildi.
'USUL VE YASAYA AYKIRIDIR'
Emsal nitelikteki kararda şu ifadelere yer verildi:
"Hakim, bu davalarda kanun, içtihadı birleştirme kararları ve Yargıtay içtihatları ile belli edilen yöntemlere uygun olarak kira bedelinin tespiti yoluna gitmek zorundadır. Somut olaya gelince, davacı ile davalı arasında 5 yıllık sözleşme imzalanmıştır.
Kira sözleşmesinin 3. maddesine göre kira bedelinin ilk yıl için 4 bin 500 TL olarak belirlendiği, sonraki yıllarda kira bedelinin (ÜFE+TEFE)/2 oranında artırıldığı, sözleşmenin 3. maddesinin son fıkrasında tarafların ilk üç yılın sonunda kira bedelinde yapılacak olan artışa ilişkin mutabakata varamazlar ise kira bedeli artışının bilirkişi marifeti ile tespit ettirileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Ancak davalının kira bedeli konusunda ortak mutabakata varılmaksızın 3. yıl için 5 bin 693 TL ödeme yaptığını ileri sürerek taşınmazın kira bedelinin aylık 8 bin TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Islah dilekçesi ile de davayı brüt 8 bin TL kira bedeli üzerinden açtıklarını belirterek, kira bedelinin brüt 9 bin 200 TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Daha önce de belirtildiği gibi kira bedelinin tespiti davaları kendine özgü bir dava olup, inşai davalar sonunda verilen kararlara yakın bir niteliktedir. Bu davalarda sadece ilgili kira döneminde geçerli olacak kira bedelinin tespiti istenir ve kira bedelinin tespiti davasının sınırlı bir konusu vardır. Dava sonucunda hâkim, ileriye yönelik olarak bir yıllık süre zarfında uygulanacak olan kira bedelini belirler ve kira sözleşmesinde yer alan kira bedeli, hâkim kararı ile değiştirilmiş olur.