ANTALYA’DA TSUNAMİ RİSKİ OLABİLİR”
Depremin heyelanı harekete geçirebildiğini izah eden Prof. Dr. Görür, Antalya’da birtakım bölgelerin heyelan oluşumuna yatkın bulunduğunu söyledi. Antalya amacıyla tsunami riskine ilgi çeken Prof. Dr. Görür, “Antalya’da tsunami riski olabilir; Helen Kıbrıs yayında.
Dalma batma zonları, dünyada tsunami yapan faylardan. Antalya, her vakit tsunamiye maruz kalabilir. Tsunaminin etkisi, deniz oranınden yüksekteyseniz gelmez ama dalga boyunun 10 metreyi bulduğunu düşünün. 10 metre alçakta olan her yeri kaplar. Deprem tedbirleri alıp, tsunami tabelaları koyarak, nerelerde etkili olma ihtimalini belirtmek şart” diye konuştu.
“CESETLERİ SOĞUMADAN UNUTULDU, GİTTİ”
Kahramanmaraş odaklı depremleri de anımsatan Prof. Dr. Naci Görür, “6 Şubat asrın felaketi gibi söylemleri öneme almayın. Bu asırda daha felaketler oldu. Bu deprem bağıra bağıra geldi. Kendini gizlemedi, birdenbire gelip de vurmadı. Bu depremin geleceğini yıllardır söylüyoruz. Elazığ depreminden sonra ‘Maraş’a Malatya’ya Çelikhan’a Hatay’a ilgi. Büyük deprem gelme mümkünlülüğü arttı’ dedim. Cevap basitti. Büyük bilim adamı olmaya lüzum yok. Yer bilimleri kaidesi. Elazığ depremi 6.8 oldu. O fay kırılmamış yerlere mühim miktarda enerjiyi aktarım eder. Elazığ, Malatya’ya kadar kırıldıktan sonra batısı Maraş. Depremde on binlerce insanımız öldü.
Cesetleri soğumadan unutuldu, gitti. Ailesinden ölen insanlar da dahil kentinden binlerce ölünün çıktığı belediye diğernları, valiler, merkezi idare depremle yüzleşmedi. İnsanlar öldü gittiler, olan ölenlere oldu” diye konuştu.
“DEPREMİ AFETE DÖNÜŞTÜREN BİZLERİZ”
Depremin Türkiye’de en mühim gündem bulunduğunu altını çizen Prof. Dr. Görür, “Deprem amacıyla kader vesaire deniyor. O da mübarek dinimizin çıkarları amacıyla kullanım oluyor. Kader katiyen değildir. Dinimizde kader, bilimin lüzumlerini yaparsın; sonra işi Allah’a bırakırsın. Önlemini almadan ‘kaderdir’ demek; dinimizi çıkarlar amacıyla hatalı kullanmak manasına gelir. Deprem, afet değildir. Depremi afete dönüştüren bizleriz. İlk insanlar yaşama lüzumsinimi duyuyor, genelde deprem kUşaklarına doğru yerleşmişler. Deprem kUşakları yer yüzünde cennettir. Akarsuyun, sıcak ve soğuk su kaynaklarının, ağaçların bulunduğu yerdir.
Deprem kUşaklarının tamamı öyledir. Başta bilinmemiş ama depremi öle öle öğrenmişler. Bugünkü aleminde deprem kUşaklarının bilhassari biliniyor ve o kUşakta yaşayacaksan; modern insanlar, yerleşim alanlarını bilim ve teknoloji ışığında depreme dirençli yapmış ve ölmüyorlar. Türkiye’de olan depremden daha çoksı, diğer ülkelerde oluyor ama o gün yaşam durmuyor, insanlar ölmüyor. Ölse bile tesadüfen ölüyor” dedi.
“ANTALYA’DA DAĞLIK BÖLGELERİN ZEMİNİ SAĞLAM”
Antalya’nın jeolojik yapısı ve deprem riski üstüne görüşlerini bildiren Prof. Dr. Görür, şunları söyledi: “Antalya’nın jeolojik özelliğinden kaynaklı kuzeyindeki dağlık bölgeler zemin olarak dayanıklı. Yaşça büyük olan kayalar, fakat dinamitle kırarsın. Antalya Körfezi’nde işler biraz değişiyor.
Antalya’nın batı evresinde genelde dayanıklı bulunduğunu düşündüğümüz traverten var. Antalya’nın mühim alanı, bunların üstüne inşa edilmiş. Zemin içerisine su girdiğinde işler karışır. Travertenlerin üstünde olan evler, inşaat mühendisliğinin, mimarlığın öngörüldüğü şekilde yapılırsa; mesele yok.”
“KÖRFEZ’İN DOĞUSUNDA SORUN VAR”
Antalya Körfezi’nin doğusundaki yerleşim yerlerinin zemin yapısına ilgi edilmesi lüzumtiğine ilgi çeken Prof. Dr. Görür, “Antalya Körfezi’nin doğusuna gelince oralarda meseleumuz var. Alüvyonlar, yer altı su oranı yüksek olan yerler. 5 metre kazıldığında su çıkan yerler. Burada yüksek katlı binaların yapımı düşünülmeli. Her zeminin depremsellik özelliği var. Killi zeminse; deprem dalgasını yediği vakit, deprem etkisini 3-5 kat artırır. Depremde sıvılaşma yapar, binanız batar. Antalya’da, kentin varbulunduğu yerlerde aktif fay yok, zemininin büyük alanı dayanıklı. Sadece doğu alanına ilgi edilmeli” dedi.
“24 İL FAY HATLARI ÜZERİNE KURULU”
Türkiye’de 24 ilin fay hatları üstüne kurulduğunu altını çizen Prof. Dr. Görür, “Antalya’ya yakın Akşehir fay zonu var. Burası büyük depremler üretme kapasitesine sahip Fethiye- Burdur fay zonu ile Kıbrıs fayı ile teması var. Antalya’nın kuzeyinde göller bölgesinde Beyşehir, Eğirdir, Burdur bölgesinde graben yapılar var. Onlar da ciddi deprem üretebilir.
Fethiye-Burdur zonu çok ciddi. Bunun üstünde 7.2’ye kadar deprem olmuş. Antalya’ya 90 kilometre uzakta. Akşehir fay zonu 115 kilometre uzaklıkta, bir de Kıbrıs fay zonu 116 kilometre uzakta. Canlı faz 7 ve üzeri deprem üretirse; 100 kilometre alan amacıylade zarara namacıyla olabilir” diye konuştu.
“ANTALYA KOMŞULARININ DEPREMİNİ SIK SIK HİSSEDECEK”
1900-2017 yılları arasında Antalya etrafında 6 üzeri ortaya gelen depremlerden bahseden Prof. Dr. Görür, “Antalya’yı direk doğruya vuracağı fay yok ama komşularının depremini devamlı hissedecek. Ondan da kaçamazsınız. Antalya deprem kentidir ama direk doğruya üstünde oturduğu aktif fay yoktur. Kent sınırları amacıylade mesele yok ama çevreleyen alanlarda 6 ve üzeri depremler üretecek bölgenin amacıyladedir.
Bu komşularda olabilecek büyük depremler Antalya’ya ciddi hasar verebilir” dedi. İstanbul’da 90 binden çok riskli bina varbulunduğuna da değinen Prof. Dr. Görür, mümkün depremde 4 milyon insanın ölümle burun buruna geleceğini söyledi.