Abdullah Güven yazdı: Tebessüm vaktidir…
Gazetemizin misafir kalem yazarı Abdullah Güven Anadolu Gazete okurları için yeni yazısı "Tebessüm vaktidir..." yazısını okuyucularıyla buluşturdu.
BAHAR geldi bütün güzelliği ile rengarenk çiçekler açtı, nimetin bereketin, bolluğun habercisi olarak, kuşlar, böcekler adeta seranad yapıyorlar bizlere. Bütün coşkusu ile getirdiği rengarenk çiçeklerin envai kokuları ile birlikte ilahi rahmeti nefes nefes içimize çekmeden ıskalamak üzereyiz, Baharı… Korona kapıyı çalınca bedenimiz ile birlikte, gönlümüzü, ruhumuzu ve basiretimizi de kapattık kapıların arkasına sanki.
HAYAT güzeldir oysa her yönü ile ve sera ser nimettir. Basiret, feraset ve hikmet nazarıyla bakarsak elbette. Biliyoruz ki, Allah yaratıklarının en şereflisi olarak insanı yarattı ve küçük, büyük bütün mevcudatı hizmetkar kılıp hayatın merkezine oturttu basiretli bir nazır olarak…
HEPİMİZ görüyoruz her gün güneşin aksatılmadan önce yüzümüzü sonra ruhumuzu okşasın diye gönderildiğini. Sonra uyanıp kuş seslerini dinleyince nefes alıyor ruhumuz, etrafımıza bakınca görüyoruz ki pervane olmuş koyun, keçi, inek, sütünü uzatıyor bizlere tebessüm ederek, Ağaçlar meyvelerini cömert elleri ile sunuyor, sararmış buğday başaklar el sallıyor bizlere.
Birde göremediklerimiz var bedenimizde ve rahmetin mahzeni toprakta bizim için sessizce çalışan adlarını bakteri ve virus diye koyduğumuz muazzam kalabalık ordular var.
ÇOĞUMUZ Tanımadığımız ve mesajlarını doğru okuyamadığımız için sevmiyoruz bu kalabalık mahlukatı tıpkı felaket diye adlandırdığımız deprem vb. hikmetini bilmediğimiz hadisat gibi. Çoğu zaman önemli ancak geçici maddi zararlar veren bu mahlukat ve hadisatın kadiri mutlak olan rabbimizin emri ile bizlere gönderilen görevlileri olduğunu bilip getirdikleri mesajlarını doğru okursak elbette yanlışlarımızdan kaynaklı kalıcı zararlardan verdikleri geçici zararlarla kurtulur böylece faydalanmakta mümkün. Tıpkı önemli bir kanserden ameliyat ile kurtulmamızı sağlayan mesajcı ağrılardan faydalandığımız gibi.
YARATILANLARIN en şereflisi olan biz insanlara rabbimiz tarafından sürekli olarak gönderilen nimetleri hakça paylaşmak ve şükretmek yerine rabbimize karşı nankörlük bazen de haddini aşıp şirk koşunca veya birbirimize zulüm edince felaket ya da musibet olarak adlandırdığımız. Korona, veba, kolera, deprem, sel, tufan, gibi bazı mikrop ya da olaylarla rabbimiz bizleri bazen uyarıyor bazen de cezalandırıyor. insanlık tarihi boyunca örneklerini bildiğimiz ve bu gün küresel düzeyde insanlığı bir çok yönü ile etkileyen bu süreçte yapmamız gereken asıl şey, hangi hatalarımızın bu sürece sebebiyet verdiğini bilmek ve nedamet duymaktır.
RABBİMİZİN bizleri hangi hatalarımızdan dolayı uyarmakta olduğu hususunda düşünecek olursak hemen hepimiz, dini, unvanı, ülkesi fark etmeksizin kendimize ve başkalarına o kadar çok ve çeşitli zulümler yaptık ki insani duygularımızı kaybettik adeta acıma ve utanma duyguları başta olmak üzere. Güya gelişmiş batılı ve güçlü ülkeler bir taraftan Birleşmiş Milletler ve Avrupa insan hakları adı altında insan haklarından dem vururken öte tarafta Bireysel ya da ülkelerinin küçük menfaatler için kimi fakir ülke insanlarını sömürmekle kalmadılar hem açlığa mahkum ettiler hem de başlarına bomba yağdırdılar. Allah’ın emri ve efendimizin öğretisi gereği kardeşlerini nefislerine tercih etmesi gereken kimi sözde Müslüman ülke ve kesimlerin ise özellikle birbirine yaptıkları zulüm karşısında bizler her gün utanır olduk.
Mazlumlar adına bizleri teselli eden tek husus ise, her toplumsal musibette olduğu gibi bu süreçte de zarar gören mazlumları mutlak adalet sahibi Allahın ebedi hayatlarında misli ile mükafatlandıracak olmasıdır.
NASİHAT odur ki yapılan hatadan dolayı gelen uyarıları doğru okuyarak hatalardan uzaklaşıp hakka ve hakikate tabi olmaktır. Toplum ve şahıslar için buradan çıkış ve sağlıklı kalmak ise kuran ve efendimizin bizlere yazılı ve sözlü olarak ilettiği her alanla ilgili yazılı reçeteler ile mümkün olacaktır. Temennimiz odur ki, toplumlar ve fertler olarak bedenimizin ve ruhumuzun ağrılarını dindirecek ameliyat misali bu süreçlerden gerekli dersleri alıp çıkar ve kuran başta olmak üzere evrensel olarak ifade edilen insani değerlerle komaya girmiş hayatlarımıza yeniden hayat kazandırırız.
İNSAN mademki Şu kainat sarayının şerefli bir misafiri ve basiretli bir nazırıdır. Hayat ise çok kısa bir öğrenme ve uygulama sürecidir. Gelin, baharın güzellikleri ile bize tebessüm eden rabbimize layık kullar olarak, gönül dünyamızda ve toplumsal hayatımızda bir bahar temizliği yapalım, tanıdık olsun olmasın tebessümle paylaşalım lokmamızı, çünkü yaşamak, paylaşmak demektir. Yunus’un dediği gibi “Gelin sevelim, sevilelim dünya kimseye kalmaz” Gelin baharı ıskalamayalım.
RAHMET Peygamberi, Sevginin, şefkatin, merhametin timsali efendimiz buyuruyor, “Tebessüm Sadakadır.”
Vakit tebessüm vaktidir. Allaha emanet olunuz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.