Abi, yapalım bir ortaya karışık
Şu içinde bulunduğumuz günler, kapitalist sistemin çarklarının anne sevgisini, ütü, mikser, elmasa bağlayarak yetim öksüz ve fakirleri öğütme günleridir,...
Şu içinde bulunduğumuz günler, kapitalist sistemin çarklarının anne sevgisini, ütü, mikser, elmasa bağlayarak yetim öksüz ve fakirleri öğütme günleridir, mübarek ola! Etik değerler, olmayana saygı falan diye son yılların popüler pozu yemek fotoğrafları; bugünlerde yerini anneyle çekilmiş pozlara bıraktı. Yemek olmayan var da anne olmayan yok mu? Nedir bu göstermelik sevgiler, bir güne sığdırılmış telaşlar? Ben anneler gününü, kadınlar gününü, sevgililer gününü samimiyetsiz buluyorum. Farkındaysanız konuyu bu günlerin Hıristiyan yortusu olduğuna bağlamıyorum. Tek bir hadis verip geçelim. “Kim bir kavme benzerse, o kavimden olur” ve Hz. Peygamberin sıddık arkadaşı Hz. Ebubekir de demişti ki: “ siz küçük olduğunu düşünerek öyle günahlar işliyorsunuz ki, biz bunları ateşe götürdüğünü biliyorduk” fazla söze gerek yok. Ne diyorduk? Öksüz ve yetimler! Evet siz poz poz anne fotoğrafları paylaştığınızda, ya da annenize aldığınız hediyeyi alem-i cihana ifşa ettiğinde annesini kaybedenleri düşündünüz mü hiç? Hayatı boyunca annesinin yokluğunu dolduramayanları? Ya savaş mağdurlarını? Annesini, babasını, kardeşlerini kaybetmiş binlerce çocuk, ayıp olmuyor mu onlara? Hangimizin hediyesi daha güzel diye girdiğiniz yarışla, başta dediğimiz kapital sistemin çarklarına omuz vermiş olmuyor musunuz? Bir ay sonra da babalar günü olacak, anneler günü kadar popüler değil. Ne olacak şimdi o halde babalar annelerden daha mı az seviliyor? Kendinize gelin, silkinin! Siz anne babaya of bile denilmemesini emreden dinin hâkim olduğu topraklardasınız yapmayın. Samimi olun! Anne babasını huzurevine bırakıp sonra da anneler günü diye ziyarete gidiyorsanız samimi değilsiniz! XXXXX Birbirinden bağımsız iki konu ama arayı açmamak gerek. Sizin de gazetemiz "Çınar Kırşehir"de okuduğunuz gibi gazetemiz yazarlarından, bizim de çok sevdiğimiz kardeşimiz Mevlana Baş; Genç Bakış programına katılmıştı. Kırşehir'de yazıları çok sevilen Mevlana Baş, kendisine yakışan bir performans sergiledi hiç şüphesiz. Yalnız algıda seçicilik midir bilemem biraz da ilahiyatçı olmanın verdiği bir durum bu, bir konu dikkatimi fazlaca çekti. Çalışma saatlerinin namaz vakitlerine göre ayarlanması durumu. Konuklardan birisi CHP Grup Başkanı Özgür Özel’di. Sayın Özel uygulamayı gereksiz bulduğunu söyledi, çünkü zaten bu ülkede kimsenin ibadetine karışılmıyormuş! Sayın Özel sahur vakti lambası yandığı için açığa alınan askeri personeli unutmuş gibi duruyor. Ya da herkese sigara ve çay izni verildiği halde namaz izni verilmeyen personeli, ya da pantolonunun dizlerinde secdeye gittiği için iz oluşan personelin açığa alınmasını hatırlamıyor. CHP’de unutkanlık kronik olsa gerek, ya da insanları saf yerine koymaya çalışıyorlar! Her neyse programa dönelim. İbadet hürriyeti konusunda konuşulurken Hıristiyanlık ve İslam’ı karşılaştırdılar, Mevlana Baş çok güzel bir yanıt verdi. Hıristiyanlığın tek gün ibadet ritüeli var. Onun haricinde gündelik hayatta bir yaptırımı yok. Fakat İslam, insanı hiç başıboş bırakmıyor. Hatta ben bir ekleme de bulunayım. Onların ibadet günü Pazar ve bizim ülkemizde de tatil günü Pazar yani Hıristiyanlar rahatça ibadetini yapabilirler. Mesele burada çok komik bir hal alıyor Sayın Özel; sanki uzmanlık alanıymış gibi, zaten diyor en önemli ibadet çalışmak! Orada bir dur mübarek! En önemli ibadetin çalışmak olduğunu nereden çıkardın. Evet, bir Müslüman yaptığı işi en iyi yaparsa ve bu arada namazlarını da aksatmazsa yaptığı iş ibadettendir diyor Said Nursi. Ama arkadaş meseleyi tamamen farklı anlamış ve yetmiyor diyor ki: “Yaptığınız işe engel olacaksa kaza mekanizması var” bak seenn! İbadeti kabul mercii kendisiymiş gibi kaza mekanizması var diyor. Sen namazı kasten terk et, kaza de, oldu! Yahu kimse kendini kandırmasın, ben namazlarımı huşu içinde kılıyorum dört rekat namazım en az yirmi dakika sürüyor diyen var mı aranızda? En fazla bir namaz süresi on dakika! Madem öyle personele sigara yasağı da koyun. Devlet dairesi görmemiş insanlar değiliz. Çayını sigarasını alan ya balkona, ya kapı önüne çıkıp hem sohbet edip hem içiyor en az yarım saat. Ne oldu yani, kamu yararını sadece namaz vakitlerinde mi düşünür oldunuz da kaza mekanizması devreye girdi? Bir Türk sözü der ki "Bu ülkede herkes ya doktor ya hoca!" Ya Allah aşkına, meclis kürsülerinde yeterince konuşuyorsunuz, bari ibadetin nasıl olacağını bilenlere bırakın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.