Ankara resmen savaşı yaşadı

15 Temmuz gecesi yapılan askeri darbe teşebbüsünün ardından 4-5 gün geçmesi ile birlikte darbe girişiminin detayları da ortaya çıkmaya başladı. O gece Türk tarihinde görülmemiş olaylar yaşandı. Türkiye özellikle İstanbul ve Ankara resmen savaşın ortasında kaldı. Tarihimizde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bombalanması görülmemiştir. İngilizler bile İstanbul’u işgal ettiklerinde Osmanlı Meclisi’ne dokunmamış, silahlı müdahalede bulunmamışlardır. 15 Temmuz darbecileri, özellikle Ankara’da TBMM, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Emniyet Müdürlüğü gibi Türkiye can damarını oluşturan kamu binalarını bomba yağmuruna tutmuş, silahsız sivil halkın üzerine bomba ve kurşun yağdırmıştır.  Bu bir savaş değil de nedir? Şimdi darbe konusunu biraz açmak istersek, ben şahsen 12 Eylül 1980 darbesini yaşamış biri olarak, 15 Temmuz 2016 darbe girişimini (Başbakanın yorumuyla kalkışmasını) son derece yetersiz, akılsız, iyi planlanmamış, aklını kaybetmiş, psikolojik sorunları olan bazı akıl hastalarınca yapıldığı kanaatindeyim. Bu kişilerin de 30-35 seneden beri taa öğrencilik yıllarından bu yana devletin çeşitli kademelerine, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerine, Emniyet Teşkilatına, Yargı kurumlarına, bakanlıklara, çeşitli devlet dairelerine, eğitim kurumlarına sızdırılan ve buralarda yıllarca çeşitli kademelerde çalışarak ve makam, mevki, rütbe sahibi oluncaya kadar normal vatandaşmış gibi kendilerini gizleyerek, fakat kendi aralarında iyi örgütlenerek bu günlere hazırlanan Fethullahçı diye adlandırılan grubun üyeleri oldukları bir aşikardır. Bunların lider kadroları tarafından yıllarca beyinlerinin yıkandığı, kendi görüşleri doğrultusunda inandırıldığı ve gözlerinin kin ve nefretten başka bir şey görmediği bu darbe girişiminde görülmüştür. Günümüzde (teknoloji bilgi çağının son haddine vardığı çağımızda) darbe yapmak artık bir hayaldir. Bunlar kendilerine 12 Eylül darbesini örnek almışlarsa son derece yanılmışlardır. Kaldı ki ülkemizde şu anda darbe yapılacak bir ortam kesinlikle yoktur. Türkiye PKK illetine rağmen dünyada büyüme noktası olarak hemen hemen ilk 5’e giren bir ülkedir. 12 Eylül ortamı kesinlikle olmamış, emaresi dahi görülmemiştir. 12 Eylül öncesini hatırlayanlar bilir, hergün sokaklarda yüzlerce insan, polis, asker kurşunlanmakta, ekonomi darboğazı kapıya dayanmış, hemen hemen her temel gıda maddesinin bulunması imkansız olmuş ve bulunulan yerlerde de metrelerce kuyruklar oluşmuştu. Siyasi partiler istikrarsızlık ve iç çekişmeleri ile uğraşmakta, TBMM bir türlü Cumhurbaşkanını seçemekte idi. Hemen hemen devletin hiçbir kademesi işletilemiyor, çok kısa süreli hükümetler kurulup, 3-4 ay sonra istifa etmek zorunda kalıyorlardı. Sokaklar savaş alanlarına dönüşmüş, can güvenliği hiç kalmamıştı. Halk bu ortamda askeri darbeyi ister durumda idi. İşte o ortamda TSK tüm camiası ile birlikte topyekün darbe yapmış ve ülke yönetimine elkoymuştu. Günümüz Türkiyesi ise demokratik ortamda seçimlerini yapmış, bir partiyi tek başına iktidara taşımış, devletin tüm kurumları takır takır çalışmakta, yatırımlar yapılmakta, Türkiye son hızla büyümekte devam ediyor, TBMM ve tüm kurumlar çalışabiliyorken bu ortamda “askeri darbe”nin  gayesi ne olabilir. İşte bu yüzdendir ki tüm TSK darbeye iştirak etmemiş, sadece zavallı bir grup akılsızca bir maceraya girişmiştir. Bunların başarılı olması zaten mümkün değildir, belki bunu kendileri de biliyordu, ama ok yaydan çıkmıştı. Özellikle bu teknolojik ortamda, bilginin saniyeler hızı ile edinildiği ve tüm dünyaya saniyeler hızında dağıldığı bir ortamda darbe yapmak mümkün olamaz. Dünya kadar TV kanalı, internet, mobil ağlar, cep telefonları, uydular vs. vs. tüm bunları altedip, aynı anda tüm Türkiye’de ve her sokakta aynı anda ve hiç fire vermeden her ferdi ile tüm güçler birleşip aynı anda ve hiç sızıntı yapmadan tüm noktalara darbe indirebiliyor musunuz işte ancak o zaman başarılı olursunuz. Yoksa bu devirde sadece görüldüğü gibi girişimde kalırsınız. Kulağınıza küpe olsun geri zekalı darbeciler…