Ankara'da darbe girişimine ilişkin ilk dava görülüyor

Ankara'da 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ilk dava 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. 15 Temmuz gecesi Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında yaşananlar davada ele alınıyor.

Ankara'da darbe girişimine ilişkin ilk dava görülüyor
Yayınlanma:
Güncelleme:

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 27 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi'ndeki duruşma salonunda yapılıyor. Duruşmaya suç tarihinde albay rütbesiyle Özel Hava Alay Komutan Yardımcısı olarak görev yapan tutuklu sanık Ahmet Balaban’ın savunmasıyla başlandı. 15 Temmuz gecesi evindeyken kendisini arayan nöbetçi amir Kara Pilot Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu'nun, "Alarm verildi. Acilen birliğe gelmeniz lazım" dediğini, bunun üzerine birliğe gittiğini belirten Balaban, alayda ilk kez bir alarm durumuyla karşılaştığını ve terör endişesi nedeniyle alarm verildiğini değerlendirdiğini ifade etti.

Sanıklardan Kara Pilot Yarbay Halit Kabil'in kendisine, "Genelkurmay Birinci Başkanının emriyle kritik personelin Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ın, acilen Akıncılar Üssü'ne götürülmesi gerekiyor" dediğini aktaran Balaban, Kabil'in, bu emrin Özel Kuvvetler Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak tarafından kendisine verildiğini söylediğini anlattı.

Bu durum karşısında şaşırdığını ve Bak'a ulaşmaya çalıştığını bildiren Balaban, Bak'ın, "Genelkurmay Başkanının emriyle alay komutanının kritik personel olduğunu, gerekirse alıkonularak götürülmesi" gerektiğini söylediğini de sözlerine ekledi.

Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın şehir dışında olduğunu öğrendiğini anlatan Balaban, daha sonra Tatan'ın helikopter ile Akıncılar Üssü'ne götürüldüğünü ifade etti.

“Ben de en kıdemli personel olarak Semih Terzi'nin yanına gittim, 'Hoşgeldiniz' dedim"
İlerleyen saatlerde nöbetçi amir Çakıroğlu'nun, Diyarbakır'dan Tuğgeneral Semih Terzi'nin bir taburla geleceğini ve Oğulbey Gölbaşı'na geçeceğini bildirdiğini söyleyen Balaban, "Zekai Aksakallı makamında olmadığı için Semih Terzi'nin Oğulbey'e geçmesinin normal olduğunu değerlendirdim. Konuştuğum Ümit Bak, Diyarbakır'dan gelen personelin karayoluyla Oğulbey'e gitmesinin güvenli olmadığını söyledi. Görüşmede, personelin hava yoluyla gönderilmesi gündeme geldi. Alaydaki en kıdemli personelin generalleri karşılaması gerekir. Ben de en kıdemli personel olarak Semih Terzi'nin yanına gittim, 'Hoşgeldiniz' dedim. Ümit Tatan'ın, Genelkurmay Birinci Başkanının emri gereği Akıncılar Üssü'ne bırakıldığını söyledim. 'Emir komuta bende. Bu saatten sonra alay nizamiyesinden giriş çıkış olmayacak’ dedi” ifadelerini kullandı.
Gece boyunca iki helikopterin üç uçuş gerçekleştirerek, Terzi'nin de aralarında bulunduğu personeli Oğulbey'e taşıdığını kaydeden Balaban, bu uçuşların planlı değil, acil uçuşlar olduğunu bildirdi.

"Ankara içindeki uçuşların izin makamı Alay Komutanlığıdır"
Balaban, şunları kaydetti:

"Ankara içindeki uçuşların izin makamı Alay Komutanlığıdır. Personeli Diyarbakır'dan Ankara'ya getiren pilotlar nasıl suçlanmıyorsa, helikopter pilotları da suçlanamaz. O sırada elimde Semih Terzi hakkında olumsuz hiçbir bilgi yoktu. Tam tersine, Semih Terzi hakkında olumlu bir inanç ve güven duygusu vardı."
Helikopterler geri dönerken Bak'ın kendisini arayarak, Terzi'nin yaralandığını ve acilen helikopterle GATA'ya nakledilmesini istediğini ifade eden Balaban, "Normal yöntem helikopterle intikaldi. Ümit Bak benden helikopter istedi. Yaralı tahliyesine öncelik verdim. Halit Kabil, 2 helikopterden birine ulaşıp tahliyeyi başlattı" diye konuştu.

Balaban, Zekai Aksakallı ile telefonda görüştüğünü, yaptıkları işleri anlattığını söyleyerek, Aksakallı'nın kendisine, Semih Terzi için "Hain geberdi" dediğini ifade etti.

En büyük şoku burada yaşadığını söyleyen Balaban, bu yaşananların ardından Özel Kuvvet Tim Komutanı Ahmet Kemal Yılmaz'ın kendisine odasında kalması gerektiğini söylediğini, odasının kapısında nöbet tutanlar bulunduğunu kaydetti.

Bu süreçte yaptığı telefon görüşmesinde, Aksakallı'nın kendisine güvendiğini söylediğini ve Genelkurmay Başkanının, Akıncı Üssü'nden alınması için güvendiği personelden tim oluşturmasını istediğini belirten Balaban, daha sonra bu uçuşa ihtiyaç kalmadığının söylendiğini aktardı.

Sabah saatlerine doğru, odadaki personelin kendisine ters kelepçe taktığını, gözlerinin bağlandığını belirten Balaban, 24 saat su dahi verilmediğini, işkence ve kişisel hakarete maruz kaldığını iddia etti.
Bugüne kadar TSK dışındaki kimseden emir ve talimat almadığını söyleyen Balaban, “Askerlik mesleğinin değerlerine önem verdim. Mutlak itaat ilkesi gereği emirleri yerine getirdim. FETÖ/PDY ile herhangi bir iltisakım yok. Bu örgüte üyeliğimi iddia edecek kimse yok. 15 Temmuz 2016'da ülke genelinde bir terör eylemi olduğu düşüncesiyle alaya geldim. Televizyonlar haber verebilir ama bir askeri alanda ne yapılacağını söylemez. Tüm şoklara rağmen ben rutine uygun davrandım. Hiçbir zaman darbe yaptığımı düşünmedim. Darbecilerle fikir ve eylem birliğim yok. Gece yarısı Diyarbakır'dan havalanan uçağa kim kalkış izni vermişse, helikopterlere de aynı kişi izin vermiştir. Beraatıma karar verilmesini istiyorum” dedi.

"Şehidimiz Ömer Halisdemir, Semih Terzi’yi vururken bunu sorguladı mı? Bende emir komuta zincirini yerine getirdim"

15 Temmuz’da yarbay rütbesiyle Pilot Tabur Komutanı olan tutuklu sanık Halit Kabil ise savunmasında, birliğe alarm emri verildiğini, emir komuta içinde hareket ettiğini anlattı.
Alarm talimatının gerekçesinde, Genelkurmay Birinci Başkanının emriyle kritik personel Alay Komutanı Alay Ümit Tatan'ın, acilen Akıncılar Üssü'ne götürülmesi gerektiğinin belirtildiğini aktaran Kabil, Fransa'da çok ciddi terör saldırısı olduğunu, ortada ciddi bir durum olduğu için bu nedenle alarm verildiğini değerlendirdiğini kaydetti.

Alarm emri verildiği sıralarda darbe lafının geçmediğini, emrin gereğini yerine getirdiklerini söyleyen Halit Kabil, şöyle konuştu:

"Terzi'nin vurulması bazı soru işaretlerini oluşturdu ama başka şansımız yoktu. Ortada bir çift başlılık olduğunu da anladım. Bekleme kararı aldım. Zaten bir icraatımız yoktu. Darbenin bir parçası olsam niye alayda kalayım. Baktım işler kötüye gidiyor kaçardım.”

Kabil, Ümit Tatan'ı helikoptere bindirirken koluna girerek, "Şu an darbe gerçekleşiyor, zorluk çıkarmayın" dediğinin hatırlatılması üzerine, koluna girdiğini ancak bu sözü söylemediğini savundu.
Tatan'ı neden Akıncı Üssü'ne götürdüğünü sorgulayıp sorgulamadığının sorulması üzerine ise Kabil, "Şehidimiz Ömer Halisdemir, Semih Terzi’yi vururken bunu sorguladı mı? Bende emir komuta zincirini yerine getirdim” yanıtını verdi.

Kabil, Albay Ümit Bak'tan emir aldığını, aldığı alarm emrini, Fransa'daki terör saldırılarının ardından önemli terör olayları olacağı ve ülkenin sıkıyönetime doğru gideceği şeklinde algıladığını anlattı.
Duruşmada, savunmaların alınmasına devam ediliyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.