Âşıkların arasına bürokrasi girdi!
Brezilya’dan Şanlıurfa Harran’a gelin gelen Sara ile eşi Mahmut Budak'ın arasına bürokrasi girdi. Geçen yıl çiftin evlerini ziyaret eden Türkiye gazetesi yazarı Burcu Çetinkaya yaşananların ardından Mahmut Budak ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
İşte Burcu Çetinkaya'nın bügünkü köşesinde paylaştığı o röportaj
Brezilya’dan Şanlıurfa Harran’a gelin gelen Sara (Cheyenne da Silveira Soler) ile eşi Mahmut Budak’ı geçen yıl evlerinde ziyaret etmiştim. Hatta röportajı pazar sayfasında sizlerle paylaşmıştım. Geçen 11 aylık süreçte size son gelişmeleri aktarmak istiyorum. Röportajdan kısa bir süre sonra Mahmut ve Sara sırasıyla kaymakamlık, büyükelçilik, noter gibi makamlarla iletişime geçerek evlilik için gerekli evrakları toparlamaya başladı. Fakat iki aile arasındaki iletişim dilinin olmayışı yüzünden hem evraklar geç ulaştı hem apostil anlaşması olan Brezilya ile apostilsiz evrakların geçersiz olması vesilesiyle iş uzadı ve başa döndü. (Apostil, “bir ülkede düzenlenen resmî bir belgenin diğer ülkede tanınmasına imkan sağlayan onay” demek.)
Sonuçta Sara’nın Türkiye’de bulunabileceği yasal süre doldu ve ülkesine dönmek mecburiyetinde kaldı. Çünkü evrak, kargo masrafları vb. konular her iki aileyi de maddi anlamda çok zorladı. Mahmut ise, şartlarını zorladı, aşkının peşinden gitti. Dilini bile konuşamadığı bir ülkede mücadeleyi sürdürdü. 6 ayın sonunda evrakları halledip imzayı attılar. Şimdi Sara, yarıda bıraktığı üniversitesini tamamlıyor. Mahmut, neredeyse tamamen öğrendiği Portekizceyi geliştiriyor ve çalışıyor. Bugünkü sayfam, “Çok dayanamaz, ayrılırlar” diye konuşanlara gelsin. Yaşadıkları, sevgiye olan inancımı artıran, ümit veren, mücadele ve sabrın olumlu sonucunu hatırlatan bir ilham hikayesine dönüştü. Sevgiye inancı azalanlara olumlu etkisi olması duasıyla...
- Mahmut, oradaki hayat nasıl?
Ayak uydurmak gerçekten çok zordu. Kültür farklılıkları çok. Bize göre yemek kültürleri zayıf. 205 milyonluk ülke sabah margarin ekmekle kahvaltı yapıyor. En fazla peynir eklerler. 1 ay boyunca barbunya, pilavla karınlarını doyurabiliyorlar. İnsanlar da biraz farklı. Biz biriktirmeyi severiz, tutumluyuz. Onlar günlük kazançlarını az olsa bile harcıyor. Burada yaşamak o anlamda zor. Kuralları katı. Kazanç az.
Farklı olan âdetler var mı?
Mesela tokalaşma mevzusunda zorlandım. Burada erkek erkeğe sadece uzaktan tokalaşmakmış âdet. Bizdeki gibi değil. Öperseniz, ayıp olarak anlaşılıyor. 2 ayda ancak alıştım.
- Nerede kalıyorsunuz?
Kaynanamın evinde...
- Sara’nın ailesini sevdin mi?
Her ailede iyi de vardır, kötü de... 300 kişilik bir ailesi var ve ben genelini çok sevdim. Sara da benim ailemi çok sevmişti “Türkiye’de gördüğüm aile ve sofra kültüründen çok etkilendim” diyor hep zaten.
Harran’a gelin gelen Sara, resmî nikâh işlemlerini halledemeyince Brezilya’ya dönmek zorunda kaldı. Mahmut budak ise, eşinin yanına gitti
En büyük eksik ezan
- Şehir ve insanlar sizi nasıl karşıladı?
Sara’nın ailesi “Şanslısın, burada 600-700 Türk var” dedi. Çok sevindim bu habere. Bir mağazayı gösterdiler, meğer Filistinliymiş. “Neden sizi Türk biliyorlar?” diye sordum. Osmanlı zamanında göçmüşler buralara. Pasaportlar Osmanlı. Şehirdeki bütün Arap kökenlileri Türk zannediyorlar. Bir de buradaki halk, Türk insanını çok seviyor; belki de ondandır. Sokakta yürürken “Türk geçiyor” diye beni gösterip saygı gösteriyorlar. Bir de Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorlar.
- Nikâh süreciniz neredeyse 10-11 ay uzadı, bu sizi zorladı mı? Vazgeçtiğiniz oldu mu?
Çok sıkıntılar yaşadık. Vazgeçmeyi düşündüğümüz zamanlar da oldu. Hemen toparladık, aklı selim davrandık. Çok şükür şu an her şey yolunda. Evraklarım olmadığı için çalışamıyordum. Kıyafetlerimizi sattık. Bu vesileyle eve biraz destek olabildik. İnşallah artık her şey daha da iyi olacak.
Portekizcen ne durumda?
Zor bir dil. Ama kendimi anlatabilecek kadar okuyup yazabiliyorum. Sara, maalesef hâlâ Türkçe öğrenemedi. Burada yaşayan bir Brezilyalı kardeşimizden ders alacak. Üniversitesini bitirsin, Türkçe ve İngilizce’yi öğrensin sonra Türkiye’de çalışırız.
- Brezilya’da Müslüman olarak yaşamak nasıl?
Değişik. Bizim bulunduğumuz şehirde Müslüman çok ama dinimizi çok yaşamıyorlar. Ezan sesi zaten yok, en büyük eksiğimiz bu.
- Yaşadığın yerde başka Türk var mı?
6 ay sonunda ancak bir Türk’e denk geldim; Arif Ağabey. Kendisi ithalat ve ihracatla uğraşıyor. Portekizcesi kötü olduğu için beni görünce çok sevindi. Onun yanında işe başladım. Şu anda 250 bin kişi arasında 2 Türk’üz.
Sara nasıl? Mutlu musunuz? Türkiye’yi özledi mi?
Evlilik sürecimizde vazgeç diyen çok oldu: Paran bitecek, biletler pahalı, evrakları halledemezsin, anlaşamazsınız, kültürler farklı... Hep vicdanımı ön planda tuttum, kalbimin sesini dinledim. Rabb’im eşimi İslam ile şereflendirdi. Ben sırtımı dönüp gitsem ufak bir zoru görüp kaçan olacaktım. Müslümanları da böyle tanıyacaklardı. Bütün gücümüzle mücadele ettik. Aileme yük olamazdım. Şimdi inşallah her şey düzelmeye başladı. Sara; lahmacun, gözleme ve biber salçasını çok özledi. Türkiye’yi çok özledi. Herkese çok selam yolluyor.
Mahmut Budak: Ailesi Sara’yı Türkiye’ye göndermek istememiş, bana inanmamış. “Orada seni kötü yolda kullanırlar” demişler. Sara gelince bütün fikirleri değişti. Sonra beni tanıyınca da Müslümanlık ve Türkiye hakkında düşünceleri değişti. Hatta benden çok bilgi aldılar ama sadece bilgi :)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.