Ayasofya yeniden camii olarak 3. yılında
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın çağrısıyla birçok vatandaş sabah namazında Ayasofya'ya akın etti. Erbaş, Ayasofya Camii’nin önünde açıklamalarda bulundu.
ÖZEL HABER: YASİN ŞAHİN
Ayasofya'nın 86 yıl sonra ibadete açılmasının 3. yıl dönümü kutlanıyor.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın çağrısıyla birçok vatandaş sabah namazında Ayasofya'ya akın etti. Erbaş, Ayasofya Camii’nin önünde açıklamalarda bulundu.
86 YILLIK HASRET SON BULMUŞTU
Sabah namazı sonrası açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Bugün en mutlu günlerimizden, en mutlu anlarımızdan birisini idrak ediyoruz. Bundan üç sene önce yine 24 Temmuz 2020 tarihinde 86 yıllık hasret son bulmuştu. Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla Ayasofya yeniden ibadete açılmış idi. İşte üç yıl geçti. Üç yılda yapılan araştırmalara göre Ayasofya'yı 21 milyon insan ziyaret etti. Ben diyorum ki inşallah kıyamete kadar milyonlarca insan Ayasofya'da kıyam eder, rüku eder. Secde eder, ibadet eder.
ALİ ERBAŞ: ''TÜRKİYE'NİN EN ÜCRA KÖŞESİNDEN DAHİ AYASOFYA'YI GELİP ZİYARET ETSİNLER"
Erbaş, ‘’Camilerde ibadet etmek, ibadetlerin en makbul olanlarından. Buradan gençlerimize özellikle çağrıda bulunuyorum. Ayasofya inşallah bundan sonra Ayasofya'yı hem ziyaret etme noktasında hem ibadetlerimizi bu büyük mabette yapma noktasında daha hassas olalım, daha gayret içerisinde olalım diyorum ki Rabb'im Ayasofya özlemiyle yanan o gençlerin Ayasofya ruhuyla yetişmesini inşallah nasip eylesin. Biz gençliğimize bu konuda çağrıda bulunuyoruz. Türkiye'nin neresinde olursak olalım en ücra köşesinden dahi Ayasofya'yı gelip ziyaret etsinler. O heyecanı yaşasınlar diyorum" açıklamasında bulundu.
AYASOFYA TARİHİ
Ayasofyacamii.gov.tr internet sitesinde bahsedilen Ayasofya Tarihi şöyle:
Ayasofya aynı yere üç kez inşa edilmiş bir eserdir. Günümüzdeki Ayasofya “Üçüncü Ayasofya” olarak bilinmektedir. Ayasofya’nın ilk inşaatı Hristiyanlığı Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak kabul eden I. Konstantin döneminde başlatılmıştır.
İLK İKİ AYASOFYA İSYANLARLA YIKILMIŞTI
İstanbul’un yedi tepesinden birincisi üzerinde ahşap çatılı bir bazilika olarak inşa edilen ve o dönemde ‘Büyük Kilise’ ismiyle anılan bu yapının açılışı, 360 yılında II. Konstantin döneminde gerçekleşmiştir. 404 yılında başlayan isyanda çıkan bir yangın neticesinde büyük ölçüde harap olan bu yapıdan günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır.
İkinci Ayasofya, İmparator II. Theodosius tarafından birincisinin üzerine inşa ettirilmiş ve 415 yılında ibadete açılmıştır. Yine bazilika şeklinde ve ahşap çatılı olarak inşa edilen bu yapı ise, 532 yılında İmparator Jüstinyen aleyhinde çıkan Nika Ayaklanması’nda isyancılar tarafından yakılıp yıkılmıştır.
İmparator Jüstinyen isyanın hemen ardından ilk ikisinden çok daha büyük ve görkemli bir Ayasofya yaptırmaya karar vermiştir. Üçüncü Ayasofya Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 532-537 yıllarında inşa ettirilmiştir.
Doğu Roma’nın İmparatorluk Kilisesi olarak kullanılan Ayasofya, tarih boyunca isyanlar, savaşlar ve doğal afetler yüzünden sık sık tahrip olmuştur. Ayasofya en büyük yıkımlardan birini 1204’te 4. Haçlı Seferi’nde şehrin istila edilmesiyle yaşamıştır. Haçlılar tüm şehirle birlikte Ayasofya’yı da yağmalamıştır. İstanbul’da 1204 yılından 1261 yılına kadar süren Latin işgali müddetince Ayasofya, Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı bir katedrale dönüştürülmüştür.
Ciddi hasarlar almış olan Ayasofya, İstanbul’da tekrar Doğu Roma idaresinin sağlanmasının ardından tamirlerle ayakta tutulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, yapılan tamiratlar yetersiz kalmış ve 1346 yılında Ayasofya’nın doğudaki başkemeri ve kubbenin bir kısmı çökmüştür.
FETİHTEN SONRA BAMBAŞKA BİR AYASOFYA
Osmanlı, fethin nişanesi olarak kabul ettikleri ve kıymet verdikleri Ayasofya Camii’ne Fatih Sultan Mehmed Han’dan itibaren büyük özen göstermiş, bakım-onarım faaliyetlerini sürekli hale getirmiş ve camiyi eskisinden çok daha sağlam bir yapıya kavuşturmuştur. Bilhassa Mimar Sinan’ın Ayasofya’ya yaptığı eklemeler ve düzenlemeler, bu insanlık mirasının bugün hâlâ ayakta kalmasında çok büyük rol oynamıştır.
Ayasofya Camii’ni kendi hayratı olarak vakfeden ve çok sayıda akar bağlayarak bakım-onarım maliyetlerini garanti altına alan Fatih Sultan Mehmed Han, önce caminin yanına bir de medrese inşa ettirerek eğitim faaliyetlerini başlatmıştır. Ayasofya’nın ilk minaresi de Fatih Sultan Mehmed Han döneminde ahşaptan inşa edilmiştir. Uzun yıllar varlığını sürdüren bu minare 1574 yılındaki büyük tamiratta kaldırılmıştır. Ayasofya Camii’nin ikinci minaresi ise, Sultan II. Bayezid Han döneminde tuğladan inşa edilmiştir.
Ayasofya’ya en fazla ilgi gösteren Osmanlı padişahlarından biri de Sultan II. Selim Han’dır. Binanın yorgunluk emareleri göstermesi üzerine II. Selim Han, Mimar Sinan’ı Ayasofya’nın bakım ve onarımı için vazifelendirmiştir. Doğu Roma döneminde defalarca kubbeleri ve duvarları çöken Ayasofya, Mimar Sinan’ın düzenlemelerinden sonra, İstanbul’da yaşanan nice büyük depreme rağmen bir daha hiç çökmemiştir. Ayasofya etrafında padişah türbelerinin yapımına da Sultan II. Selim Han için Ayasofya Külliyesi’nin haziresine Mimar Sinan tarafından inşa edilen ilk türbe ile başlanmıştır.
1453 İstanbul Fethi le birlikte camiye dönüştürülen ve 481 yıl cami olarak hizmet veren Ayasofya, 1930’lu yıllarda restorasyon çalışmalarının başlamasıyla halka kapatılmıştır. Ardından, 24 Kasım 1934 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüştür.
Danıştay, 10 Temmuz 2020 tarihinde söz konusu Bakanlar Kurulu kararını iptal etmiştir. İptal kararının ardından Ayasofya Camii, 24 Temmuz 2020 tarihinde tekrar camii olarak halka açıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.