Bahçeli: "Ülkücünün fiyatı yoktur, Ülkücülüğün pazarı yoktur"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’na girerken, yeni bir sistemi planlayıp hayata geçirirken pazarlık yapmadık, al ver sürecine heves ve tevessül etmedik.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin ardından geçen süreçteki siyasi ve stratejik gelişmeleri değerlendirmek amacıyla bir basın toplantısı düzenledi. Konuşmasında "Cumhur İttifakı’na girerken, yeni bir sistemi planlayıp hayata geçirirken pazarlık yapmadık, al ver sürecine heves ve tevessül etmedik. Bazı aklı evveller, beyni menkulleşmiş bir kısım mankurtlar çok gizli pazarlık yaptığımızı söylüyor. Bunların ihmal ettikleri yalın gerçeği yeri gelmişken hatırlatmak isterim: Ülkücünün fiyatı yoktur, Ülkücülüğün pazarı yoktur. Biz ya yurdum ya da yokuz deriz. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan kanda gizli olduğunu çok iyi biliriz. Başka da gizlilik tanımayız, tanımayacağız. Hafızası silinmiş olanları ikazen uyarmak isterim ki, pişman olacak söz söyleyemeyiz, söylediklerimizden de hamd olsun pişman olmayız. Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi bilir. ’Apolet tartışmasını fazla uzattım’ diyen zavallılar için, HDP’ye ’Kürt siyasi hareketi’ diyerek, Kürt kökenli kardeşlerimizi töhmet altında bırakan ve PKK’ya umut aşılayan fikir ve ülkü yoksunları adına pişmanlık olabilir. Ama bizde pişmanlık asla yoktur. Geçmişimize yabancılaşmayız, yabancı kaldıklarımızla yan yana olmayız. Duruşumuz millettir. Durduğumuz yer Türkiye ve Türklüğün ağırlık merkezidir. Milliyetçi Hareket Partisi kaçak güreşmez, kaçak dövüşmez. Siyaseti ülke menfaatine göre yaparız, vatan için yaparız, millet için yaparız, mertçe yaparız, adam gibi yaparız. Biz ki, vatan ve bayrak uğruna övülmeye de ölüme de razıyız, bunlara seve seve hazırız. Zamanı gelmiş bir fikrin önünde hiç kimse duramaz. Mayası tutmuş hamur teknede durmaz. Kaynayan kazan kapak tutmaz. Doğan güneşin önüne perde çekilmez, çekilemez. Taş yerinde ağırdır, ama şartlar oluştuğunda her sorumluluğun içinde sonuna kadar oluruz, sonuna kadar da hizmetimizi heyecanla yaparız. Nitekim biz, merhum Cemil Meriç’in dediği gibi, yürüyen mezar taşı değiliz. Bu ülkenin, bu milletin kıymetini bilmezsek, ne kıymet bulabilir, ne de kıymet yetiştirebiliriz. Atfettiğimiz kıymetin ederi ise bizim nazarımızda paha biçilemez ölçüdedir. Türkiye’nin aydınlanan geleceğini güvenceye almak, yeni teamüllerin oluşmasına katkı sağlamak, yasa ve anayasa uygun yönetim sistemini bütün yönleriyle kurumsallaştırmak gayemizdir, gayretimiz bu yönde olacaktır. 2’nci Meşrutiyet’in siyasetimizin laboratuvarı olduğuna dair genel kabul görmüş bir fikir vardır ve bu tespit çok da yanlış değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle başlayan dönem siyaset ve devlet hayatının sıçrama tahtası, önümüzdeki bin yılların altın anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılırsa Türk milletini ebedi yurdundan söküp atmaya hiçbir namert ve hainin nefesi yetmeyecektir. Al Bayrak Sistemi diye sembolleştirdiğim, anlam koordinatlarını belirlediğim yeni sistem, ruhuna ve dokusuna muvafık şekilde tatbik ve tesis edilirse, inanıyorum ki, geçmişin kronik anlaşmazlıkları, kriz çıkartan anormallikleri bir daha asla yaşanmayacaktır. Milletin istediği de budur. Biliniz ki, mazlum milyonların, gönül ve kültür coğrafyamızın beklenti ve özlemi bundan farklı değildir.Türkiye yükselişe geçmiş, ölü toprağını üzerinde atmıştır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.