Bakan Soylu: "Türkiye terör belasından kurtulmanın arifesinde”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, terörle mücadele hiç olmadığı kadar kararlı olan Türkiye’nin terör belasından kurtulmanın arifesinde olduğunu belirtti.

Bakan Soylu: "Türkiye terör belasından kurtulmanın arifesinde”
Yayınlanma:
Güncelleme:

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığının, bin 771 güvenlik korucusu için düzenlediği yemin törenine katıldı. Törende konuşan Soylu, Türkiye’nin uzun yıllardır terör belasıyla meşgul edildiğini ifade ederek, “Kendini etnik köken üzerinden Türk-Kürt ayrımı üzerinden tarif etmeye çalışan hain bir örgüt koalisyon dönemlerini her zaman fırsat bilmiş ve bir şekilde bugüne kadar varlığını idame ettirebilmiştir. 2002’den sonra kendisini etnik kimlik üzerinden tanımlamaya çalışan bu örgüte karşı hükümetlerimizin önceliği sivil siyaset kanallarını açık tutmak, güçlendirmek ve sorunu demokratik yollarla çözümlemek olmuştur. Vatandaşların zarar görmesini engellemek ve herhangi bir ötekileştirmeye meydan vermemek adına ortaya koyulan bu iradeyi sorunu çözme noktasında irade koyması beklenen yerel siyasi aktörler yanlış değerlendirmiş, özerklik ilanı, hendek ve barikatlarla hakimiyet sağlamaya çalışmak gibi sonu olmayan boş bir maceraya alet olmuşlardır. Devletimiz bugüne kadar gelinen süreçte toplumu oluşturan değişik kesimlerin demokratik haklar noktasındaki birçok haklı talebini yasal zemine oturtarak karşılamaya çalışmıştır. Başörtüsü yasaklarının kaldırılması, alevi vatandaşlarımızın ibadet özgürlüğüne ilişkin düzenlemeler, Kürtçe eğitim hakkı, Kürtçe ifade özgürlüğü, TRT Kürdi gibi daha birçok konularda atılan adımlar adet bir sessiz devrim olarak ortaya konmuş, Türkiye’de kimsenin dini ve mezhepsel anlamda ayrıma tabi tutulmadığı demokratik bir ortam hayata geçirilmeye çalışılmıştır” diye konuştu.

“TÜRKİYE TERÖRLE MÜCADELEDE BÜTÜN İMKANLARA SAHİPTİR”

Türkiye’nin terörle mücadelede olması gereken bütün imkanlara sahip olduğuna dikkat çeken Bakan Soylu, şunları kaydetti:

“Türkiye, siyasi istikrarını temin etmiş, ekonomisini güçlendirmiş, hukuki alt yapısını hem demokratik hakları hem insan hakları hem de terörle mücadelenin hukuki alt yapısında olması gereken seviyeye ulaştırmış ve teknolojisini güçlendirmiş ve millileştirmiştir. En önemlisi de çağdaş bir terörle mücadele stratejisini ortaya koymuştur. DEAŞ ile mücadelede kendi inisiyatifiyle Fırat Kalkanı operasyonunu gerçekleştiren ve uluslararası alanda gıpta ile bakılan bir başarıya imza atan Türkiye yepyeni bir anlayışa adım atmış, yeni güvenlik konseptiyle hem terörle hem de terörizmle mücadele eder hale gelmiştir. Silahlı unsurlarımız, jandarmamız, polisimiz, güvenlik korucularımız, askerlerimiz birlik ve beraberlik içerisinde eli silahlı teröristleri dağlarda kovalarken devletimiz de cazibe merkezleri projesiyle doğu ve güneydoğu illerimize yönelik olarak ortaya koyduğu diğer projelerle buralarda ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmekle gençlerimizi işle, aşla, istihdamla buluşturmak için gereken bütün adımları atmaktadır. Biz sadece terörle değil, onu besleyen unsurlarla da mücadele etmekteyiz. Bizim terörizmin onay verilmesine dahi tahammülümüz yoktur. Bu noktadan hareketle terör örgütünün propagandasını yapan, ona lojistik destek sağlayan, bütün unsurlarla mücadele halindeyiz. Özellikle siyasi uzantıları vasıtasıyla ele geçirdikleri belediyeler üzerinden ortaya koydukları istismarlara yaptığımız görevlendirmelerle son vermiş bulunuyoruz. Onlar her ne kadar Muhammed Safitürk kardeşimizi şehit etmiş olsalar da bu milletin evlatları görevden kaçmamış, yine bu belediyelerde hizmet üretmeye, yol yapmaya asfalt dökmeye, çocuklara oyun parkı yapmaya, su kanalları yapmaya talip olmuşlardır. Bu belediyeler, terör örgütüyle iktisatlı olduğu belgelenen, hatta bir değil birden fazla olayla belgelendiği için bu işleme tabi tutulmuşlardır. Belediye araçlarıyla terör eylemlerinin yapıldığı, örgüte silah taşındığı, belediye binasında yapılan aramalarda roketatar, havan mermisi, el bombası gibi silahların yakalandığı, belediyeye alınan erzakların dağa gönderildiği, belediye kayıtlarının şüpheli şekilde yok edildiği, belediye işçilerinin maaşlarından bağış adı altında düzenli para kesildiği. 12-13 yaşındaki kızların dağa kaçırılmasına doğrudan aracılık edildiği, bir değil birden fazla raporlarla belgelenmiş hadiselerdir.”

“GÖREVLENDİRMEYİ BİZ DEĞİL O ANNELER YAPTI”

Belediyelere görevlendirme yapılmasıyla ilgili konuşan Soylu, “Diyarbakır Belediyesinin bahçesinde evlatlarının geri verilmesi için çadır kuran annelerin verdiği mesajı bal gibi de anlayan malum partinin yöneticileri günlerce kafalarını çevirip görmezden gelmişler, zorlanınca da o anneleri birilerinin maşası olmakla suçlama aciziyetini göstermişlerdir. İşte bu belediyelere görevlendirmeyi biz değil belediyenin bahçesine çadır kuran o anneler yapmışlardır” dedi.

“SONA YAKLAŞILMIŞTIR”

Türkiye’nin terörle mücadelede hiç olmadığı kadar kararlı olduğunu ve sona yaklaşıldığını vurgulayan Bakan Soylu, şunları söyledi:

“Diyarbakır’da bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Teşbihte hata olmaz. Türkiye bu mücadelesinde asla hiçbir şeyi karıştırmayacaktır. İçişleri Bakanı olarak bunun garantisini hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız yıllardan beri ortaya koydukları mücadelelerle vermektedirler. Bizim derdimiz elinde silah olan teröristledir. Doğu ve Güneydoğu’da terörden zarar görmüş her taşı onaracağız ve bu güzel medeniyet toprağını hak ettiği ihtişamlı haline geri döndüreceğiz. Türkiye’nin hiçbir vilayetinin ismini terörle anılır halde bırakmamız mümkün değildir. Dün Van’daydım. Van’daki o İran’dan gelen turistlerin ne kadar memnun olduğunu, ne kadar mutlu olduğunu, ne kadar huzur içerisinde olduklarını, Türkiye’ye nasıl kucakladıklarını hatırlatmak isterim. Bu medeniye sahipsiz bir medeniyet değildir. Ahlakı bellidir, imanı, inancı, milliyeti, kardeşliği, geleneği, göreneği, taziyesi, düğünü, Allah’a olan bağlılığı, milletin birbirine olan bağlılığı bellidir ve bunu hiç kimse bozamayacaktır. Bozmaya da cesaret edemeyecektir. Siyaseti burada huzurun garantörü haline getireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu mesele artık Türkiye’nin beka meselesi haline gelmiştir ve bunu çözmeden kendimizi başarılı adletmemiz mümkün değildir. Bunu çözeceğiz ve bunu çözerken de illaki yerel aktörlerle istişare halinde olacağız. Hali hazırda bunu yapmaktayız. Yaklaşık 6 aydan beri Doğu ve Güneydoğu illerimizde geziyorum. Bölge halkıyla, aşiretlerimizle, kanaat önderlerimizle yaptığımız istişareleri, onların değerlendirmelerini, bir taraftan da güvenlik kuvvetlerimizin değerlendirmelerini hiçbir yazılı raporda bulamam. Bu önemli bir paylaşımdır. Biz bunu arttırarak devam ettireceğiz.”

“KORUCULUK KARDEŞLİK PROJESİDİR”

Koruculuğun bir kardeşlik, milletin devletiyle el ele verip bir grup haini def etme projesi olduğunu anlatan Soylu, şu ifadelerde bulundu:

“PKK’nın Kürt vatandaşımızı istismar ederek kendini meşrulaştırmasının önüne geçilmesi projesidir. Uzun bir dönemden beri beklenen ve kurumsal bir yapıya arzu edilen ve özlük hakları bakımından da rehabilite edilmesi istenen koruculuk sistemi hükümetlerimiz döneminde ele alınmış ve özellikle son dönemde atılan adımlarla bu sistemde ciddi bir iyileşme sağlanmıştır. Bu talimat kıymetli Cumhurbaşkanımızın talimatıdır. Korucu kardeşlerimizle birlikte bu coğrafyada yarına umutla, kardeşlikle birlikte adım atma talimatı Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızla birlikte bizlere verdiği bir talimattır. Ayrıca bu talimatla korucularımıza operasyonlarda ek tazminat alma imkanı sağlanmıştır. Korucularımızın kendi bulunduracakları bir silahla ilgili olarak da silah ruhsatları, harçları alınmayacaktır. Muafiyet getirilmiştir. Operasyonlarda askerimiz ve polisimizle aynı silah, aynı teçhizat kullanma imkanı tanınmıştır. Korucularımızın tek bir yere bağlanmasını, işlemlerinin tek bir yerden yürütülmesini sağlamak için korucular daire başkanlığı kuruldu. Maaşlarında belli bir iyileştirmeyi ve emeklilik haklarında da belli bir iyileştirmeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. 41 buçuk yaş olan ortalamayı bu yaptığımız projeyle birlikte ortalama yaşı 32’ye indirdik. Ek kadrolarla güvenlik korucularımızın sayılarını arttırdık. Artık güvenlik korucularımız daha güçlü ve teknik açıdan daha geniş imkanlara sahiptir. İnşallah bu adımlarımız artarak devam edecektir. Milletin canı, malı, namusu sizlere emanettir. Biz bu emanetlerimizi tıpkı askerimize, jandarmamıza, polisimize teslim ettiğimiz gibi sizlere de büyük bir gönül rahatlığıyla teslim ediyoruz.”

“ÇOCUKLARIMIZIN HAYATININ KARARTILMASININ HESABINI ÖDETECEĞİZ”

Vicdanının sabah akşam bir acıyla kavrulduğuna dikkat çeken İçişleri Bakanı Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“12, 13, 14 yaşında, Diyarbakır’da, Siirt’te, Şırnak’ta, Batman’da ailelere musallat olup onların o yaştaki çocuklarını dağa terörist yapmak için götürenlerle bilin ki hesabımız var. Bilin ki onlardan bu çocuklarımızın hayatının karartılmasının hesaplarını sonuna kadar hem de acı ve maliyeti yüksek bir şekilde onlara ödeteceğiz. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Eğer bu ülkede bu çocuklar annelerinin babalarının, sevgilerine ihtiyaç olduğu dönemde eğer dağa götürülür, orada bu çocuklarımızla ilgili, onların terörist yapılması hususu gerçekleştirilmeye çalışılırsa İçişleri Bakanlığı bize haram olsun. Siz benim arkadaşlarımızsınız biz başka medeniyetlere benzemeyiz, batı medeniyetlerine hiç benzemeyiz. Bizim için namus, ahlak, din, aile, millet en kutsal kavramlardır. Kim ailelerimizin birliğine el uzatıyorsa, biliniz ki devletin kılıcı uzundur ve o eli biz keseriz, şimdi yapmamız gereken de budur. Allah şahittir ki 780 bin kilometrekaredeki bu ay yıldızlı bayrak bizim özgürlüğümüzün, kardeşliğimizin, birliğimizin timsalidir ve bizim onurumuzdur. Bunu hep birlikte yarına taşımak zorunluluğumuz vardır. Bizde dikey inanç yoktur. Birlikte bu ülkenin kardeşliğini ve hukukunu bozmaya, bu ülkenin birliğini ve zenginliğini bozmaya çalışanların hakkından gelmek bizim namus meselemizdir ve biz bunu gerçekleştirmek zorundayız. Millet söz konusu olduğunda gözünüzü budaktan sakınmayacağınızı biliyoruz. Bu manada bütün güvenlik birimlerimiz gibi korucu şehitlerimiz de olmuştur. Asla hiçbir canlıya zulmetmeyiniz. Eğer zulmedersek biz de o zalimlerden oluruz. Türkiye bu terör belasından kurtulmanın arifesindedir.”

Törene, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri Galip Ensarioğlu ve Ebubekir Bal, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Ali Sivri, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil, Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ali Demir, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, AK Parti İl Başkanı Muhammed Dara Akar, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, kurum müdürleri ve güvenlik korucularının aileleri ile vatandaşlar katıldı.

Tören, korucuların yemin etmesiyle sona erdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.