Başbakan Yıldırım: '30 bin kişiye ihtiyacımız var'

Başbakan Binali Yıldırım, siber güvenlik alanındaki ihtiyaca işaret etti.

Başbakan Yıldırım: '30 bin kişiye ihtiyacımız var'
Yayınlanma:
Güncelleme:

Başbakan Binali Yıldırım, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) düzenlenen ‘ISCTurkey 2017 10. Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansında’ konuştu. Yıldırım, konferansın bilgi güvenliği konusunda farkındalık oluşturmak, bu alanda çalışmalar yapan kesimleri bir araya getirmek için on yıldır düzenli olarak gerçekleştirildiğini belirterek, uluslararası camiada da kabul görmüş etkinlik haline geldiğini ifade etti. Bu yılki konunun ‘siber güvenlik ve yapay zeka’ olduğunu anlatan Yıldırım, "Aslında geleceği konuşacağız. Buraya katılan bilişimciler geleceği konuşacak. İki gün boyunca akademisyenler, sektör temsilcileri bütün tecrübelerini paylaşacaklar. İkinci gün de eğitimler verilecek" ifadelerini kullandı.

2012’nin Ekim ayında Siber Güvenlik Kurulunun kurulduğunu kaydeden Yıldırım, "Bu işin kurumsal bir yapıya sahip olması gerektiğine karar verdik. Ulaştırma Bakanlığının sorumlu olduğu yasal altyapıyı o zaman gerçekleştirdik. Amaç, herhangi bir altyapılarımıza, bilişim altyapılarımıza saldırı olması halinde gereken adımları, karşılığı anında vermek, herhangi bir olumsuzluk ve tahribat yaşamamak. O zaman biz bunu kurduğumuzda, dünyada bu işin farkında olan bir düzine olan ülke vardı, onlardan biri de Türkiye’ydi. Acaba geldiğimiz nokta, hızımız aynı mı orasını konuşacağız, orada yapacak çok işimiz var. Bugünkü hesaplara göre 30 binden fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var. Yetişmiş insan açığımız da ciddi bir boyutta" diye konuştu.

"Artık teknoloji hayatın her alanına girmiş olacak"


Bilgiyi korumaya yönelik anlayışın çok değiştiğini belirten Yıldırım, "Dünya tarihinde kırılma anları vardır, şu an bunları yaşıyoruz. Dördüncü sanayi devrimi diye bir mefhumdan bahsediyoruz. Alışkanlıklarımızı, hayatımızı derinden sarsacak, tamamen değiştirecek yeni bir olaydan bahsediyoruz. Artık teknoloji hayatın her alanına girmiş olacak. Gözümüzün gördüğü her nesne akıllanmaya başladı, bütün nesneler akıllı olmaya başladı. Makineden makineye iletişim. Nesneler kendi arasında konuşmaya başladı. Kısa süre içinde makinelerle nesneler konuşmaya başlayacak, aslında başladı bile. Bir şey söylüyorsunuz otomobil sağa dönüyor, park ediyor. İnsan ve makine arasındaki iletişimde, zihin makineye uygulanabilir hale geldi. Vücudumuz öyle bir zaman gelecek ki sensörlerle dolup taşacak. Hastane ile ilgili bir işimiz var, o sensör harekete geçecek, doktorlarla görüşecek bütün hikayene bakacak, ondan sonra tedavi olacak. Kapsamlı check-up için saatler harcamayacaksınız, tam teşekküllü hastaneye gitme ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Bunlar hayal değil, gerçeğe çok yakın şeylerden bahsediyoruz” açıklamasında bulundu.

"Artık bir siber güvenlik tehdidi söz konusu olduğunda aslında hayatımızın tehdit altında olduğunu anlamamız gerekiyor" diyen Yıldırım, "Eski dönemlerde ulusal güvenlik politikaları anlatılırken, güçlerden bahsediliyordu, hava, kara, deniz kuvvetleri, özel kuvvetler, jandarma. Şimdi artık bir de başka bir boyut var, o boyutun adı ne? Siber güçler. Şimdi artık siber güçlerden bahsediyoruz. Milyarlarca, milyonlarca para vererek elde ettiğimiz uçaklar, tanklar, yüz dolarlık bir yazılımla devre dışı bırakabilir. Binip gittiğiniz araba dışarıdan bir müdahale ile durdurulabilir. Dolayısıyla, siber tehditler ucuz maliyetle elde ediliyor. Ancak, buna karşılık da koruma tedbirleri ve caydırıcılık için ciddi bir insan kaynağına ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.

Bu yıl içinde, İngiltere’de hastaneye yapılan siber saldırı sonucu hastanelerin bütün verilerinin şifrelendiğini ve çalışamaz hale geldiğini hatırlatan Yıldırım, "Şu anda siber dünya ile bağlantılı 5 milyar insan, 5 milyar makine var. Bu 10 milyar bağlantı anlamına geliyor. 2020 yılında bu 20 milyarı aşacak, bu çok ciddi bir durum. Ciddiyetiyle orantılı olarak da ülkelerde alınacak tedbirler artıyor. Amerika, 2009’da Siber Savaş Komutanlığı kurdu. Siber saldırıların ülke ekonomilerinde ciddi yıkıcı etkileri var. Geçtiğimiz sene dünyada bilişim güvenliğine harcanan para 81 milyar dolar. Bu rakam önümüzdeki sene 170 milyar dolara çıkacak. Her geçen yıl katlanan bir hızla bu maliyetler artacak. Dünyada haberleşme, iletişim teknolojilerine yaptığımız alt yatırımlarla hızlı bir dönüşüm sağladık. Türkiye’de geniş bant internet yoktu. Çeviriyorsun çeviriyorsun daha bitmeden numaralar karın gurultusu gibi bir ses geliyor, düştü diyor. O devirler hayal gibi oldu, bunlar gitti. Şimdi geniş bant da var. İletişim alt yapısında büyük bir mesafe kat ettik. 21 milyar, bilgi iletişim teknolojilerinin oluşturduğu ciro varken bu 100 milyarı aşmış durumda. 77 milyon mobil, 11 milyon sabit geniş bant abonemiz var. Aslında, bilgi toplumu demek internet erişimi demek, bilgi toplumu oldu Türkiye. Ortalama 65’in üzerine çıktı. Neredeyse gelişmiş ülkelerin düzeyine geldi. Türkiye, bu altyapı iletişim, internet konusunda ciddi bir mesafe aldı. Doğal olarak bilgi ve iletişim teknolojilerindeki kullanım ağının gelişmesiyle birlikte sorun başlıyor. Bu iletişim öyle bir şey ki yerinde kullanırsan ilaç, yerinde kullanmazsan zehir. Burada tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. İleride karşılaşacağımız sorunları şimdiden görmemiz, sorunları torunlara havale etmememiz için tedbir almamız lazım" açıklamasında bulundu.

"30 bin tane gencimize bu alanda ihtiyaç var. Gençlerimizin bu alana yönelmesini istiyoruz"

Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:

"Tabii bu tedbirlerin alınması için 3 tane temel unsur var, birincisi insan. İnsanın olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bütün iyilikler de kötülükler de insanın olduğu yerde. Makine kendi kendine bir iş yapamaz. O yapay zekayı üreten de insan. Siber güvenliğin ilk halkasında insan var. Teknolojiyi hayatın merkezine alan insanı, yani kullanıcıyı bilinçlendirmek işin başlangıç, burada da atılacak ilk adım farkındalık. Bu, işin başı. Okul çağında gençlerimiz gelirken gördüm, daha ilkokulda siber güvenlik, bilgi güvenliği bunlarla ilgili dersler başlatılmış, çok memnun oldum. Bu çok önemli. Bu farkındalığın oluşturulması bizim için en güzel bir başlangıç. Çok yönlü bilinçlendirme farkındalık faaliyetini sürdürmeliyiz. Bunu yaparken de bir yandan uzmanların yetişmesi lazım. Siber güvenlik uzman eksikliği kurumsal güvenliği de tabiatıyla yakından ilgilendiriyor. Gelecek 5 yıl içinde dünyada 1,5 milyon siber güvenlik uzmanı ihtiyacı olacak. Bu hesabı Türkiye’ye uyarladığımızda, 30 bin en az siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var. Gençlerimiz iş diyor, işte iş önünüzde. Demek ki 30 bin tane gencimize bu alanda ihtiyaç var. Gençlerimizin bu alana yönelmesini istiyoruz."

İkinci unsurun ‘düzenleme’ olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bunun bir yasal yapısı olacak. Bunun adımlarını da geçtiğimiz yıllarda attık ve bu işin sahibi, sorumlusunu ulaştırma bakanlığı olarak belirledi. Bunun stratejik planları yapıldı. Bu işte bir düzen tutturuldu gidiyor o da tamam. Üçüncüsüne geldiğimizde buraya yönelik teknolojiye yoğunlaşmamız gerekiyor. Milli yazılım, milli donanım, yerli. Eğer işin aklı sizde değilse, o iş sizin değil. Uzaya uydu gönderiyorsunuz, uydu dışında özel malzemeden yapılmış kaportanın tabi önemi var ama önemli olan yazılımdır. O sizin elinizde olduğu zaman o sizin elinizde. Dolayısıyla beyninin başkasına at olduğu makine size sadakatle hizmet etmeyebilir. Sahipleri onun kafasını karıştırarak size zarar vermesini sağlayabilir. O yüzden milli ve yerli yazılım. Bu konuda istediğimiz yerde değiliz, çok mesafe almamız lazım" diye konuştu.

"Yerli yazılım geliştirme programlarının inşa edilmesine azami önem göstermemiz lazım"

"Hükümet olarak Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde en temel hedefimiz, siber güvenliği milli güvenliğe entegre etmek" diyen Yıldırım, "Bunun yolu da tehdit unsurlarını saldırı yapılmadan önce karşılamak ve bertaraf etmek. Bu yönde adımlar atıldı. Saldırıya karşı savunma yönünde önemli bir kapasite oluşturduk. İlk ondan ikinci ona geçmiş durumdayız. BTK, Ulaştırma Bakanlığımız ve Havelsan bu konuda öncü çalışmalar yapıyor, yapmaya devam edecekler. Yeter mi, yetmez. Yol haritası da var, bu harita da hazırlandı. 2019’a kadar ne adımlar atacağız, bunlar da belirlendi. Siber güvenliği en etkin şekilde sağlamak ve dışa bağımlılığı en aza indirmek için milli ürünler. Başkasının aklıyla yapılmış ürünlere bel bağlamak, ileride bizi yalnız bırakabilir, çaresiz bırakabilir, o halde kendi aklımızın içinde olduğu ürünlere daha çok zaman ve para ayırmamız lazım. Teknoloji ve yerli ürün noktasında demek ki daha çok gayret edeceğiz. Ekonomimiz ve milli güvenliğimiz de çok daha gelişmiş olacak. Buradaki en önemli alanlarda yerli mikro elektronik sanayi. Yani yerli çip üretimi, yerli yazılım ve teknolojilerine geçiştir. Yerli yazılımı sadece kastetmiş olmuyoruz. Bizim iyi kod yazan yazılım mühendislerimiz var, ancak yerli yazılım platformları üzerinde yazılan yazılımlara ihtiyacımız var. İçeride tarlayı süren adam lazım ama tarlanın da bizim olması lazım. Tarlaya sahip olmazsak günün birinde çeker altımızdan alır, ondan sonra ortada kalır. O bakımdan bunu çok önemsiyoruz. Bu yerli yazılım geliştirme programlarının inşa edilmesine azami önem göstermemiz lazım" açıklamasında bulundu.
Yıldırım, "Bütün Türkiye’de içten yanmalı motor yapabilen bir kabiliyet var ama bu içten yanmalı prensibin üzerine geliştirilmiş patentli teknolojilere sahip değilsiniz asla maliyette avantajlı konuma gelemiyorsunuz, küresel piyasalarda tanınmıyorsunuz.

Kendi aklımızda, teknolojimizde daha çok çalışacağız, gayret edeceğiz. Fuzuli işlerle birbirimizin enerjisini tüketmeyeceğiz. Daima ileri bakacağız, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine nasıl çıkacağız buna yoğunlaşacağız. Gerçekten de güvenliğimizi sağlayabilecek çözümleri o zaman gerçekleştirmiş olacağız. Aksi halde başkalarının teknolojileriyle, onlara bağımlı olarak sesimiz kısık olarak devam ederiz. Siber güvenliğin diğer unsurlarından biri de ulusal kamu veri entegre merkezini kurup kamu verilerini yüksek muhafazalı ortamda korumak. Siber güvenlik alanında uzman yetiştirmek üzere, YÖK ve üniversitelerle birlikte çalışmalarımız devam ediyor. Uzman açığımızı artık koşar adımlarla tamamlamak zorundayız. Siber suçlarla etkin mücadele için veri altyapısı oluşturmaya da karar verdik" diye konuştu.

Ulaştırma Bakanı Arslan, siber güvenlik alanında yerliliğin önemine dikkati çekerek, "Biz bu sektörde yerlilik önemliydi, ancak artık milliliği de ön plana çıkardığımız dönemde elimizden bütün gayreti öne koyacağız. Bu, sektörün paydaşları olarak daha çok mesafe almamız lazım. Sektörün, tarafların işin içine daha çok girmesi gerektiğini, bizim de koordinasyon görevini daha iyi yapmamız gerektiği bilincindeyiz. Özel sektörümüze de diyoruz ki daha fazla koordineli çalışmak, olası zararları engellemek için önemli" dedi.
BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan, bin 285 kayıtlı siber güvenlik uzmanının olduğunu belirterek, sektörde yerlilik ve millilikle alakalı çalışmaların devam edeceğini ifade etti.

Programa, Başbakan Yıldırım’ın yanı sıra Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Fatih Sayan da katıldı. Programda, siber güvenlik konulu tanıtım filmi izletildi.  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.