Bozdağ: 'Kınamadan öte bir duruşun ortaya çıkması lazım'

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu

Bozdağ: 'Kınamadan öte bir duruşun ortaya çıkması lazım'
Yayınlanma:
Güncelleme:

Bozdağ, Kudüs’ün ABD Başkanı Donald Trump tarafından İsrail’in başkenti ilan edilmesine tepki göstererek, “Birleşmiş Milletlerin, Kudüs’ün statüsü, bu statünün korunması konusunda kararı var. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde de kararlar var. O zaman bizim yapmamız gereken ne? Kudüs’ün statüsüne uymaktır. Çünkü, Kudüs’ün statüsü, hem uluslararası anlaşmalar, hem BM Güvenlik Konseyi kararları, hem de Birleşmiş Milletlerin kendi kararlarıyla teminat altına alınmıştır. Tartışmasız bir defa uluslararası hukuka aykırı. BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin uluslararası anlaşmaları teminat altına alması bir anlamda şunu da ifade eder, bu statüyü korumak BM üyesi ülkelerin tamamının Kudüs konusunda dünyaya taahhüdüdür, namus sözüdür ve teminatıdır” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Trump’ın, barış sürecini sona erdirdiğini ilan ettiğini söyleyen Bozdağ, “Barışa daha yakın olmak için bunu yaptığını ifade ederken esasında barışı istemediğini ve herkesin kendi dediği noktaya gelmesi durumunda orada bir barış olacağını, yoksa böyle bir barışı arzu etmediğini ilan etmiştir. Bu kararıyla adeta barış sürecini yok etmiştir. Bundan sonra bölge barışa yakın değil. Bölgede Trump’ın aldığı bu karar, kriz, kaos, yeniden çatışmaların artması, derinleşmesi kararıdır, bölgeyi ateşe atma kararıdır” diye konuştu.
Bozdağ, “Yaptım olduyla, Kudüs’ün kutlu bir şehir olma vasfı, Filistin devleti başkenti olma vasfı değiştirilemez, değiştirilmesi de söz konusu olamaz. Kendi yaptım oldu der. Kendi açısından, kendini tatmin edecek bir sonuç belki ortaya koyabilir. Ama bölgenin gerçekleri, tarihi gerçeklik ve dünyamız, yaşadığımız her şeye baktığımızda burada yaptım olduyla netice alma imkanı yoktur. Bunu herkes öğrenecektir" açıklamasında bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Burada Müslümanlar, bir de İslam ülkeleri var. İslam ülkelerini yönetimler temsil ediyor. Yönetimler neye bakarak ülkelerini temsil ederler? Yönettikleri halkların, insanların hassasiyetlerini hep dikkate alırlar. Ben gelinen bu noktada birinci derecede sorumlu bizzat kendimi, benim gibi bütün Müslümanları sorumlu görüyorum. Çünkü, eğer Müslümanların tamamı bu noktada hassasiyetlerini ortaya koymuş olsalar, bunları yöneten yöneticiler, bu konudaki gelişmeler konusunda kendi yönettikleri halkların ortaya koyacağı iradeyi dikkate alarak ona göre tavır geliştirirler. Burada, Müslüman topluluklarda ben gördüğüm kadarıyla, bir zayıflama az da olsa var gibi geliyor. İkinci nokta, İslam ülkelerinde yönetimlerdedir. Eğer İslam ülkelerinde birlik beraberlik olmuş olsaydı, Trump, bırakın böyle bir kararı açıklamayı, böyle bir kararı açıklamayı aklına dahi getiremez, istişaresini dahi yapamazdı. Çünkü, bunun ortaya çıkaracağı fatura herkesi endişeye sevk ederdi. Ama bakıyorsunuz, İslam ülkelerini yönetenlerde bu konuda tam bir birlik havası yok. Verilen tepkilere baktığınızda da görüyorsunuz, birisi günah salma kabilinden bir tepki veriyor, birisi ya bu kadar önemli olay oluyor, hiç tepki vermediniz demesinler diye tepki veriyor, öbürü ise gerçek anlamda bir tepki veriyor. Şimdi, o tepkilerin yoğunluğunu, şiddetini ölçebilecek herkesin elinde bir ölçü var, bir ayar var. O yüzden de burada, Türkiye’nin duruşu son derece önemli. Gözden çıkaramazlar, belki akıllarından geçen olabilir ama onların yönettikleri halklarda Müslümanlar tamamı burayı kimsenin gözden çıkarma hakkı yoktur. Öyle bir yetkisi de yoktur. Birilerinin karar almasıyla olacak bir işte değildir. Ama Müslüman ülkelerin bu süreçte birlikte ve tonajı yüksek, samimi, cesur, her şeyi göze alan bir iradeyle ortak tavır koyma noktasında bir eksikliği var. Ortaya çıkan tepkilere göre görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı toplanacak. Bu toplantıda liderlerin ortaya koyacağı iradeyi ve ne yapmak istediğini somut olarak görme imkanımız olacak. Kudüs’ü, kendi onuru kabul eden bir İslam dünyası duruşu, kendi şerefi, haysiyeti kabul eden bir İslam ülkeleri duruşu ortaya çıktığı zaman bu çok şeyi etkileyecektir. Buradan tabi ne karar çıkacağını kestirmek zor ama kınama konusu herkes tanıdı şu anda kınamayan bir İslam ülkesi yok. Kınamadan öte bir duruşun ortaya çıkması lazım. O da somut iradelerle tescil edilmesi gerekir. Bunu Çarşamba günü açıklanan bildiride hep beraber göreceğiz. Müslümanların kendi onurlarına haysiyetlerine şereflerine itibarlarına sahip çıkıp, çıkmadığını hep beraber göreceğiz.” 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.