CHP Lideri Kılıçdaroğlu: 'Bu AYM asla ve asla topluma güven veremez'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesi anayasa ve hukuku dışlayarak 'ben OHAL kararnamelerine bakmam' diye eskiden iki kez verdiği kararı değiştirdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: 'Bu AYM asla ve asla topluma güven veremez'
Yayınlanma:
Güncelleme:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde gerçekleştirilen Parti Meclisi (PM), Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) ve TBMM Grubu’nun ortak toplantısının açılışında konuştu.

Türkiye’nin en karamsar süreci yaşadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Belki kendi tarihinde bu kadar karamsar bir süreci hiç yaşamamıştı. Ama bu karamsar süreç içinde herkesin umudu olan tek bir parti var, o da biziz CHP. Herkesin gözü üzerimizde.

Demokrasi isteyenlerin, cumhuriyeti savunanların uygarlığı savunanların bilimi savunanların kadın erkek eşitliğini savunanların hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir Türkiye’yi savunanların tek ama tek umudu CHP Bu bağlamda hepimize tarihi sorumluluk düşüyor. Bu umudu yeşertmeli ve büyütmeliyiz. Karamsar tablonun olduğunu, büyük baskıların olduğunu da biliyorum. Özellikle havuz medyasındaki arkadaşlara sesleniyorum. Onların özel toplantı yaptıklarını biliyoruz. Bundan sonra sadece ve sadece CHP’ye saldıracaksınız diyenleri de biliyoruz. Bu kadar olmaz biraz insaf diyenlere ya kapıyı gösteriyorlar ya çıkacaksınız veya burada gereğini yapacaksınız. Ben bunu da gayet iyi biliyorum. Arkalarında ciddi bir hükümet desteği olduğunu da biliyorum. Ama bu baskılar bizi yıldıramayacak. Bildiğimiz doğru yoldan devam edeceğiz" diye konuştu.

"MGK, hangi gerekçelerle OHAL’i tavsiye etti?"

15 Temmuz darbe girişiminin püstürtüldüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bütün siyasi partiler STK’lar bir araya geldik. Parlamentoda bombaların altına sabaha kadar özveriyle çalıştı ve biz demokrasi sürecini başlattık. Baskıya, silahlara rağmen bu ülkede demokrasiyi hep birlikte savunduk. Bu bizim tarihimizde çok önemli bir süreçtir. Yapılması gereken neydi? Süratle darbecilerin bulunması, yakalanması, delillerin toplanması ve bunların yargıya sevk edilmesiydi. Mademki parlamentoda bütün siyasi partiler darbeye karşı çıktılar, madem ki parlamentoda bütün siyasi partiler demokrasiyi savundular o zaman yapılması gereken parlamentonun bu süreci süratle sonlandırmasıydı.

Hükümet her türlü desteği vermeseydi. Geldiğimiz noktada bu olmadı. 20 Temmuz’da dediler ki; ‘Türkiye’de olağanüstü bir hal var. Bir darbe dönemini yaşadık. Normal yasalarla normal süreçle bunu aşmamız mümkün değil. Bizim OHAL’i ilan etmemiz lazım. Parlamentonun yetkilerini bir süreliğine yürütme organına devretmemiz lazım.’ Buna karşı çıktık. Dolayısıyla normal yasalarla normal süreçle bunu aşmamız mümkün değil. Bizim OHAL ilan etmemiz lazım. Biz demokrasi savunduk ve OHAL uygulamasına karşı çıktık. Unutuyoruz toplum olarak MGK, OHAL konusunda hükümete tavsiyede bulunurken ne düşünüyordu acaba, hangi gerekçelerle OHAL’i tavsiye etti?" ifadelerini kullandı.

"MGK’nın sadece ve sadece demokrasiye vurgu yaptığı bir bildirinin 180 derece tersine bir uygulamayla karşı karşıyayız"

MGK kararının 20 Temmuz 2016 tarihli kararın 3'üncü maddesini okuyan Kılıçdaroğlu, "‘Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Anayasamızın 120'nci Maddesi gereği hükümete OHAL ilan etmesi tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır. Bu tavsiye sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacına yöneliktir.’ Peki geldiğimiz süreç, demokrasi var mı? Yok. Hukuk devleti var mı? Yok. Temel hak ve özgürlükler güvence altında mı? Hayır. Bilim dünyası, medya dünyası güvence altında mı? Hayır. MGK’nın sadece ve sadece demokrasiye vurgu yaptığı bir bildirinin 180 derece tersine bir uygulamayla karşı karşıyayız" değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye’yi bugün bir kaos ortamına sürükleyen temel öge AYM’dir"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu hafta yayınlanan KHK’larla seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda değişiklik yaptılar. YSK'yı devredışı bıraktılar. Referandumun adil koşullarda olmayacağının mesajını verdiler. Bizim üzerimize gelecekler, tek yanlı günün 24 saati yayın yapacaklar, eşit koşullarda bir referanduma gitmeyeceğiz. Bunu açıkça OHAL KHK ile ilan ettiler. Bankacılık mevzuatını değiştirdiler. Geçmişte bankaları hortumlayanlar için özel bir af getirdiler. Ne işi var bunun OHAL ile? Buna kim izin verdi, bunun gerçek sorumlusu kim? Hükümet değil, yürütme organı da değil. Bu işin gerçek sorumlusu Anayasa Mahkemesi. AYM anayasa ve hukuku dışlayarak ben OHAL kararnamelerine bakmam diye eskiden verdiği, iki kez verdiği kararı değiştirdi. Böylece anayasada temel temel hak ve özgürlükleri güvence altına alınan bir ülkede anayasasında bunlar yazılı olan bir ülkede, AYM temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması konusunda siyasi iktidara ‘her şeyi yapabilirsin, ben bakmayacağım’ dedi. Bu AYM ve yargıçları bu topluma güven vermiyor. Arzu ederim ki vicdanlarını sorgulayıp koltuklarından ayrılırlar. Türkiye'yi kaosa sürükleyen temel öğe Anayasa Mahkemesi'dir. Bu AYM ve yargıçları topluma da, dünyaya da, hukuk dünyasına da güven vermiyor. Arzu ederim ki ve beklerim ki vicdanlarını sorgulayıp koltuklarından ayrılırlar. Ettikleri yemine sadık kalmıyorlar.

Türkiye’yi bugün bir kaos ortamına sürükleyen temel öge AYM’dir. Bu AYM asla ve asla topluma güven veremez. Hiçbirimizin haklarını güvence altına alamaz. Anayasada yazılı, uygulaması yanlış yapılıyor, denetleyecek olan kurum görevini yapmıyor. Asıl sorunumuz burada başlıyor. O kadar ileri gittiler kolektif suç ilan ettiler. Hiçbir evrensel değerde olmayan kolektif suç. Ceza hukunda olmayan bir suç niteliğini ürettiler ve AYM buna sessiz kaldı. ‘Yapabilirsiniz’ dedi. Öyle bir atmosfer yaratıldı ki hakim önüne her geleni tutuklamak zorunda kaldı. Tutuklamazsa acaba beni de FETÖ terör örgütüyle irtibatlandırırlar mı? Kim geldiyse dosyasında bilgi var yok yeter ki önüne dosya gelsin, aldılar doğru içeri attılar. Niçin atıyorsunuz? Delile gerek yok. Bu tabloyu AYM yarattı. Kim bu tablodan yararlandı hükümet. Yine bu süreçte bütün muhalif medya susturuldu. Hapisteki gazeteci sayısı 150’nin üstünde. Bir ülkede 150’nin üstünde gazeteci hapiste olursa siz o ülkede demokrasi vardır diyebilir misiniz?" 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.