Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi:
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Okul yöneticilerine yönelik sistematik protestolarda öğrenciler dışarıdan manipüle ve istismar edilmektedir....
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Okul yöneticilerine yönelik sistematik protestolarda öğrenciler dışarıdan manipüle ve istismar edilmektedir. Yeni bir Gezi kalkışması zemini arayanlar, bugün liseliler üzerinden yeni bir hazırlık içerisindedir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen- Genel Başkan Vekili Selvi, 2015-2016 eğitim-öğretim döneminin sona ermesi nedeniyle yazılı açıklama yaparak önerilerde bulundu. Eğitim-öğretimin düşü, gerçeği, ideali, kabiliyetleri ile doğrudan insanı, insan kaynaklarını yetiştirme faaliyetlerinden dolayı milletin bugünü ve yarını için hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Selvi, “İdeolojik kaygılarla bezeli, köhnemiş, verimsizliği ortada bir eğitim programıyla başarıya ulaşılamaz. Araçların, amaç ve yöntemlerin değiştiği, her şeyiyle başkalaşan dünyada sistemi hem maddi hem de milli ve medeniyet değerlerimize uygun formatta yenilemek mecburiyete dönüşmüştür. Yeni müfredat, biçimi ve muhtevasıyla akıllı, bilgili, ahlaklı, vicdanlı, özgür, ekip çalışmasını bilen, başaran, cesur, araştırmacı bireyler yetiştirmeyi amaçlamalıdır. Yeni anayasa ile taçlanacak toplumsal bütünleşme ve olgunluk, hazırlanacak yeni müfredatın da daha yararlı sonuçlar almasını kolaylaştıracaktır. Genel yetkili sendika olarak, yeni döneme kadar, 19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan kararların uygulanması başta olmak üzere, eğitim çalışanlarının huzuru ve istihdamı, milletimizin geleceği ve ülkemizin nitelikli bir eğitim sistemine kavuşması için yetkilileri aşağıdaki sorunları çözmeye davet ediyoruz” diye konuştu.
“ÖĞRETMEN İHTİYACI, ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK/VEKİL ÖĞRETMENLİK GİBİ PALYATİF UYGULAMALARLA DEĞİL, KADROLU ÖĞRETMEN İSTİHDAMIYLA GİDERİLMELİDİR”
Eğitim sistemindeki reformların kalıcı olabilmesi için, okullarda boş dersin kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olması gerektiğini vurgulayan Selvi, “Bu konuda köklü bir çözüme gidilmesi ve öğretmen ihtiyacı olan yerlere öğretmen adaylarının dengeli bir şekilde atanması konusunda bir planlama yapılması gerekmektedir. Bu amaçla, bir yandan YÖK ile daha sıkı bir iş birliği içerisinde Bakanlığın orta ve uzun vadeli öğretmen ihtiyacı ile yükseköğretim kurumlarının eğitim ve fen-edebiyat fakülteleri ile pedagojik formasyon kontenjanlarının müştereken belirlenmesi; diğer yandan norm kadro esaslarında köklü değişikliğe gidilerek ders saatinin yanında öğrenci sayısı, okul büyüklüğü, coğrafi konum, bulunulan bölgenin sosyo-ekonomik durumu ve OECD kriterleri gibi çok sayıda değişkenle belirlenen bir norm kadro düzenlemesi yapılmalıdır. Öğretmen ihtiyacı, ücretli öğretmenlik/vekil öğretmenlik gibi palyatif uygulamalarla değil, kadrolu öğretmen istihdamıyla giderilmelidir” değerlendirmesinde bulundu.
Kalıcı öğretmen istihdamında güçlük çekilen bölgelere teşvik uygulaması yapılması gerektiğine vurgu yapan Selvi, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere, kalıcı öğretmen istihdamının sağlanması için zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan öğretmenlere, illerin veya yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik, kültürel ve ulaşım imkanları dikkate alınarak, kalkınmada öncelikli hizmet tazminatı verilmesiyle ilgili düzenleme yapılmalıdır. Bu tür uygulamalar, hem açığın kapatılması hem de bölgenin zorluğuna göre eğitim çalışanlarının yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi bakımından gereklidir” açıklamasında bulundu.
Yeni eğitim-öğretim yılında yapılması gereken yeniliklere yönelikte önerilerde bulunan Selvi, “Alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi, değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışla yer verilmesi, öğretmenlere 3600 ek gösterge ve 4 yıla bir yıpranma payı verilmesi, Osmanlı Türkçesinin Anadolu İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinde zorunlu, diğerler liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması, ortaokullarda 5, 6 ve 7. sınıflarda birer saat rehberlik dersinin konulması başta olmak üzere, 19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan kararlar hayata geçirilmelidir” ifadelerini kullandı.
“DEMOKRASİYE VE İNSAN HAKLARINA AYKIRI KILIK-KIYAFET YÖNETMELİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ İÇİN İLK ADIMI ATMAK MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA DÜŞMEKTEDİR”
Selvi açıklamasına şöyle devam etti:
“1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan, “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır’ ibaresi değiştirilmeli, karma eğitim dayatması yerine, tek cinsiyetli eğitim veya karma eğitim görme konusunda veliye ve öğrenciye seçme hakkı tanıyan bir düzenleme yapılmalıdır. Darbe ürünü, demokrasiye ve insan haklarına aykırı kılık-kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi için ilk adımı atmak Millî Eğitim Bakanlığı’na düşmektedir. Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı tüm kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar, mesai saatleri içinde ve resmi görevlerinin ifasında, mevcut yönetmelik hükümlerine bağlı kalmaksızın, milletimizin değerlerine ve toplumca genel kabul görmüş esaslara göre kılık-kıyafetlerini serbestçe seçebilmelidir. Bu konuda başlattığımız sivil itaatsizlik eylemi, talebimiz karşılanıncaya kadar devam edecektir. Okul yöneticilerinin görevlerini yapmalarının önündeki en büyük engel olan okulların bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Milli Eğitim Şûrası’nda, sendikamızın sunduğu tekliflerden olan ve şûra genel kurulunca da kabul edilen okullara bütçe verilmesi kararı, yeni eğitim-öğretim yılında uygulanmalıdır. Merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlık dönemi artık kapanmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme uygulamasına yönelik olarak verdiği iptal kararı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun mahkeme kararıyla kariyer basamağı unvanı elde edilemeyeceği noktasındaki içtihadı sonrasında kariyer basamakları sürecinin yasal belirliliğe kavuşturulmaması, adeta unutulmaya terk edilmesi pek çok hak kaybına neden olmuştur. 9 yıldır öğretmen kariyer basamaklarına ilişkin uygulama yapılmamaktadır. Öğretmenler haklı bir beklenti içerisindedir. Bu çerçevede paydaşların görüşleri ve talepleri doğrultusunda herkesin yararlanmasına açık, özgün, maddi ve manevi açıdan tatminkâr bir kariyer sistemi ivedilikle tatbik edilmelidir.”
“EĞİTİM ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET SON DÖNEMLERDE İYİCE ARTTI”
Selvi, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının son dönemlerde iyice arttığını ve okullarda yaygın bir sorun halini aldığını belirterek, “Millî Eğitim Bakanlığı, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olarak, suçluların cezalandırılmasını sağlamalıdır. Bakanlık, Hukuk Müşavirliği kanalıyla yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin yanında olduğunu göstermeli, nerede duracağı belli olmayan bu şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gereğini yapmalıdır. Ayrıca, öğretmenlerimizin özlük, mali, sosyal hakları ve çalışma şartları, itibar ve saygıyı temsil edecek şekilde düzenlenmeli ve geliştirilmelidir” dedi.
“Geride kalan eğitim-öğretim yılında, maalesef bazı taciz ve istismar olayları gündeme gelmiştir” diyen Selvi, “Eğitim kurumlarında cinsel taciz ve istismar istatistikleri incelendiğinde, konunun acil tedbir gerektiren bir boyuta ulaştığı görülmektedir. Taciz yapan her kim olursa olsun, hak ettiği muameleyi görmeli, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bakanlık, taciz ve istismar iddialarının üzerine giderek konu adli makamlara intikal etmeden evvel gerekli tahkikatı tamamlayıp inisiyatifi eline almalı, öğretmenlerin ve eğitim kurumlarının yıpratılmasının önüne geçmelidir” diye konuştu.
Son günlerde bazı liselerin birilerinin provokatif eylemleriyle gündeme geldiğini vurgulayan Selvi, “Okul yöneticilerine yönelik sistematik protestolarda öğrenciler dışarıdan manipüle ve istismar edilmektedir. Yeni bir Gezi kalkışması zemini arayanlar, bugün liseliler üzerinden yeni bir hazırlık içerisindedir. Eğitim-öğretim ortamlarını, oradaki çocuklarımızın masumiyetini perde arkasında tezgahlanan kirli emel sahiplerinin istismar etmesine fırsat verilmemelidir. Velayeti velilerde olan çocuklarımız illegal yapıların telkinlerine terk edilmemeli, velilerimiz çocuklarıyla bu dönemde daha sıkı ilgilenmelidir” eleştirisinde bulundu.
Tatil döneminin sorunların çözümü için bir fırsat olduğunu kaydeden Selvi şunları söyledi:
“Milli Eğitim Bakanlığı, sona eren eğitim-öğretim yılının bilançosunu çıkararak, başta eğitim çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile çalışma şartları olmak üzere, eğitim-öğretimin kalitesine ve çıktılarına olumsuz etkisi olan sorunlara, yeni eğitim-öğretim yılından evvel çözüm bulmalıdır. Öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz, insan varoluşunun doğal işleyen mahiyeti gereği, anlama ve düşünme faaliyetlerini tatile çıkarmak gibi bir yanılgıya düşmeden, ‘insan, bilmekle yorulmaz, tersine bilmemekle atalet kazanır. Asaletle atalet yan yana duramaz’ ilkesi doğrultusunda hareket etmelidir. Bizler, çalışmak için dinlenir, dinlenmek için çalışırız, çalışmalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize iyi bir dinlenme ve yenilenme dönemi diliyor; yeni eğitim-öğretim yılının daha nitelikli ve verimli geçmesi için, dikkat çektiğimiz sorunların çözülmesi gerektiğini bir defa daha ifade ediyoruz".
googletag.cmd.push(function(){ googletag.display('div-gpt-ad-1463407549250-146'); }); googletag.cmd.push(function(){ googletag.display('div-gpt-ad-1463407549250-205'); });
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.