Emine Erdoğan: Derin bir üzüntü içindeyiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Adana Aladağ’da çıkan yurt yangını ile ilgili, "İçlerimiz yandı, derin bir üzüntü içindeyiz. Allah...
Yayınlanma:
Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Adana Aladağ’da çıkan yurt yangını ile ilgili, "İçlerimiz yandı, derin bir üzüntü içindeyiz. Allah bir daha böyle facialar hiç kimseye yaşatmasın" dedi.
Hak İşçi Sendikalar Konfederasyonu (HAK-İŞ) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin (ÇASEM) ortak yürüttüğü ’Sosyal Diyalog Yoluyla Kadın Dostu İş Yerlerini Belgelendirme Projesi’nin kapanış toplantısı, sertifika ve ödül töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ Kadın Komitesi Başkanı Fatma Yavuz’un katılımıyla Rixos Grand Ankara Hotel’de gerçekleşti. Törende bir konuşma yapan Emine Erdoğan, Adana Aladağ’da meydana gelen yurt yangınında hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek, "Ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum, yaralı evlatlarımıza acil şifalar temenni ediyorum. İçlerimiz yandı, derin bir üzüntü içindeyiz. Allah bir daha böyle facialar hiç kimseye yaşatmasın. İş dünyasında kadın dostu bir kampanyada yer almaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. 7 Mart’ta Cumhurbaşkanımızla katıldığımız ’Dünya Kadınlar Günü’ programında başlatılan bu çalışma, bugün anlamlı bir sonuca ulaşmıştır. Gayretleri nedeniyle HAK-İŞ’i gönülden kutluyorum. Kadınların aklı, zekası, şahsiyeti ve değerleriyle üretim hayatında yer alması adalet ve hakkaniyetin gereğidir. Bu hakkaniyeti gözeten şirket ve kuruluşları tebrik ediyorum. İş yerlerinde kadın varlığını destekleyen ve cinsiyet adaletini gözeten uygulamaların artmasını diliyorum. Yüce Allah kadını ve erkeği birbirinin velisi kılmıştır. Bizlere düşen bu hakikati toplumsal hayata yansıtmaktır. Kadın varlığı, adaletin hassas terazisidir. Şayet biz kadına toplumda hakettiği yeri verirsek adaleti de tesis etmiş, yaradılıştan gelen hakları gözetmiş oluruz ki bu da insaniyetin gereğidir, toplumsal huzurun da zeminidir" diye konuştu.
"KADIN RUHUNUN SOSYAL HAYATA DOKUNMASINI ÇOK GEREKLİ GÖRDÜK"
Kadınların metalaştırıldığı, emeklerinin sömürüldüğü, haklarının elinden alındığı bir dünyada yaşandığını belirten Erdoğan, "Özellikle sanayi devriminden sonra kadınların yükünün arttığını hepimiz biliyoruz. Gerek aile içinde aldığı sorumluluklar, gerekse çalışma hayatının getirdiği yükümlülükler kadınların işini daha da zorlaştırmıştır. Kadınlar eşit şartlarda olmadıkları halde çalıştıkları işlerde rekabet etmeye mecbur bırakılıyorlar. Bizler, kadınlarımızın eğitimlerine de, yeteneklerine uygun iş alanlarında yer almasını önemsiyor ve bunun yolunu açmaya çalışıyoruz. Gençlik yıllarımdan bu yana içinde bulunduğum sivil toplum çalışmalarında kadınlarımızla birlikte bunun mücadelesini verdik. Siyasette, akademide, iş dünyasında ve diğer alanlarda kadın varlığını hep destekledik. Çünkü kadın ruhunun sosyal hayata dokunmasını çok gerekli gördük. Ne yazık ki yakın tarihimiz içinde kadınları kılık ve kıyafetleri nedeniyle ayrıştıran uygulamalar da oldu. Aynı eğitim seviyesine sahip nice başarılı kadın sırf başörtülü olduğu için hemcinslerinden ayrı muameleye tabi tutuldular, haklardan mahrum edildiler. Genç kızlarımızın okuma hakkı ellerinden alındı. Bunlar Türkiye’deki kadın hakları mücadelesini sekteye uğratan uygulamalar olmuştur. Neyse ki o günler geride kaldı, devletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın çabasıyla bugün pek çok alanda dünden daha iyi bir durumdayız çok şükür" ifadelerini kullandı.
"TOPRAĞIMIZIN BEREKETİ, İNSAN EMEĞİNE VE ALIN TERİNE DUYDUĞUMUZ SAYGIYA BAĞLIDIR"
Erdoğan, son 14 yılda kadınların her alanda önemli kazanımlar elde ettiklerine vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devletimiz, Medeni Kanun’un yanı sıra İş, Ceza ve Gelir Vergisi Kanunlarında kadınların haklarını koruyan özel düzenlemeler yaptı. Özellikle eşit işe eşit ücret politikası son yıllarda siyasetin kadınlara en büyük hak iadesi olmuştur. İş dünyasında kadınların istihdam oranı son 14 yılda yüzde 20’lerden yüzde 30’lara yükselmiştir. 2003’te 114 bin olan kadın yönetici sayısı 2016’da yüzde 82’lik bir artışla 208 bine çıkmıştır. Öte yandan kamu kurumlarında istihdam edilen kadın oranı yüzde 37’yi bulmuştur. Elbette hedefimiz bu rakamları daha da arttırmaktır. Türkiye uluslararası alanda da kadın haklarının takipçisidir. Geçtiğimiz yıl dönem başkanlığını yaptığımız G-20 bünyesinde ilk kez Türkiye’nin girişimleriyle kurulan Kadın 20 bunun en güzel örneğidir. Bu oluşum kapsamında Türkiye, dünya liderlerinin bulunduğu toplantılarda küresel hedefler ortaya koymuştur. 2025’e kadar kadınların iş gücüne katılımını yüzde 20 oranında arttırmak bunlardan birisidir. Öte yandan İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yapılan 13. İslam Zirvesi’nde Müslüman dünyasındaki kadın sorunlarının ele alınacağı bir Kadın Konseyi’nin de temelleri atılmıştır. HAK-İŞ gibi kurumlarımızın yaptığı faaliyetler de ülkemizdeki farkındalığı daha da arttıracaktır. Adalet ve emeğe saygı üzerine kurulu sendikal çalışmalar, ülkemizin sadece maddi refahını değil manevi gelişimini de güçlendirecektir. Emeğe saygı, alın terine hürmet, parçası olduğumuz medeniyetin temel değerleridir. Yusuf Has Hacip, ’Alın teri ile ıslanan toprak kurumaz’ diyor. Toprağımızın bereketi, insan emeğine ve alın terine duyduğumuz saygıya bağlıdır."
“ÇOCUK VE KADIN HAKLARI SAVUNUCULARI NE YAZIK Kİ HİÇ SESLERİNİ ÇIKARMIYOR"
Dünyada kurulan ilk kadın örgütü olan Bacıyan-ı Rum’un Ahilik ruhunun kadına bakan yönünü temsil ettiğini ifade eden Erdoğan, "Kadını adalet paydasında erkekle eşitleyen bu ruh, Anadolu kadınına büyük değer vermiştir. Bizler de tarihimize bakarak ve ondan ilham alarak geleceği inşa etmek durumundayız. Türkiye olarak kadınıyla, erkeğiyle dayanışma içinde daha çok üretmeye, ülkemizin potansiyelini açığa çıkarmaya mecburuz. Çünkü bu ülke mazlumların umududur. Biz güçlü olduğumuz sürece onların da yaralarını sarabilir, dertlerine deva olabiliriz. Bugün 3 milyon mülteciyi misafir edebiliyorsak, bu ülkemizin sahip olduğu güç sebebiyledir, engin gönüllü insanların vesilesiyledir. Allah ülkemizi veren el olmanın gururu ve şuuru ile yaşatmaya daim kılsın. Dünyada insani yaşam şartlarının tesisi kadınların da gerçek anlamda haklarını almasıyla mümkündür. Bu noktada kadınların hak mücadelesini aynı zamanda bir insanlık mücadelesi olarak da görüyoruz. Aynı şekilde kadın mücadelesi de yalnızca bir cinsiyet mücadelesi değildir, insanı insan yapan tüm değerlerin gözetilmesidir. Dünyada gerçek anlamda bir kadın savunuculuğu olsaydı Suriyeli kadınlar bugün kendi sıcak yuvalarında olmaz mıydı? Kendi sokaklarında yürüyüp, kendi şehirlerinde dolaşmaz mıydı? Fakat ne yazık ki milyonlarca insanın yerinden yurdundan edildiği Suriye iç savaşında en büyük zorluğu kadınlar ve çocuklar çekiyorlar. Çocuk ve kadın hakları savunucuları, ne yazık ki hiç seslerini çıkarmıyor. İşte bu nedenle kendimizi önce insanlığın savunucusu olarak görmek durumundayız. Bu temel üzerinde de kadınların varlığının güçlendirecek adımlar atmalıyız" şeklinde konuştu.
Kadınların Allah’ın muhteşem vasıflarla donattığı varlıklar olduğunu söyleyen Erdoğan şunları kaydetti:
"Anne olma sorumluluğu bunların başında gelir. İşte bu noktada kadınlarımızın bu özel sorumluluklarını gözetecek çalışma şartlarının tesisi için daha çok gayret sarf etmeliyiz. Hükümetimiz geçtiğimiz yıl bu konuda önemli bir düzenleme yaptı; doğum sonrası izinler yanında iş yerlerinde kreşlerin yaygınlaştırılması gibi kayda değer adımlar attı. Umuyorum ki bu düzenlemelerin devamı da gelecektir. İş dünyasında kadınlara adil bir alan açan şirketleri ve kuruluşları tebrik ediyorum. Kadın duyarlılığının, sezgi gücünün kurumlarına güç katacağına inanıyorum, onların bu örnekliğinin yaygınlaşmasını temenni ediyorum."
Erdoğan, konuşmasının ardından Kadın Dostu İş Yeri Sertifika ve Ödül Töreni’nde dereceye giren üç işletmeye ödüllerini takdim etti. Törende Kredi Yurtlar Kurumu Doğu Karadeniz Yurt Müdürlüğü üçüncü, Kerevitaş Gıda, Sanayi ve Ticaret A.Ş. Güney Marmara Müdürlüğü ikinci, Antalya Büyükşehir Belediyesi ise birincilik ödülünü aldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.