İşçi çocuğundan çocuk işçiye
Yazımı iki kısma ayırıp ilkinde gerçek çocuk bayramından manzaraları ikinci kısmında ise devletin gözünden çocuk bayramına değinmenin daha sağlıklı...
Yazımı iki kısma ayırıp ilkinde gerçek çocuk bayramından manzaraları ikinci kısmında ise devletin gözünden çocuk bayramına değinmenin daha sağlıklı olacağı kanaatindeyim.
Bana göre 23 Nisan:
Devletimizin en anlamlı ve en kutlanılası bayramı. Aynı zamanda adına ve ruhuna en uzak kutlama şekline sahip bayramı.
Kuruluş felsefemizin hatırlandığı bayram.
İlk meclis olarak bilinen 'Gazi Meclis'e duyulan özlem ve şimdilerde ki ahvalin tasavvuru.
Sadece Milli Eğitim Bakanlığı'na kayıtlı çocukların hatırlandığı bayram.
Çalışan çocuklar es geçilir bu bayramda.
Cezaevleri ve Islahevlerindeki çocuklar da çocuktan sayılmazlar bu bayramda. Belki vizyonu diğerlerine oranla geniş bir iki vekil tarafından sayılarının ne kadarda arttığı konusuna bir iki dem vurulur hepsi bu.
Bu bayram, henüz haber izlemeyi çizgi filme değişmeyecek milyonlarca çocuğun akşam haberlerinde sırf cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık koltuklarına kimlerin oturduğunu görüp iç geçirmek için haber izlediği bayram.
Sabahın yedi buçuğunda bilmem nerenin yöneticisinin koltuğuna oturmak için değil de, nicedir çalıştığı fabrikanın servis aracındaki koltuğa oturan, eğer çalıştığı işyerinin servisi yoksa dolmuşlarda, otobüslerde; sırf yaşça kendisinden büyük oldukları için emekli olmuş ama hala çalışmak zorunda olan büyüklerine de yer vermeyi ihmal etmeyip ,ayakta uyuklaya uyuklaya işe giden 15’liklerin koca bir hiç sayıldığı bayram.
Dev dalgalı hayat okyanusunda yaşıtları gibi eğitimine devam edememiş, akşam eve geldiğinde ödevinin çokluğundan değil de belinin ağrısından elinin nasırından şikayet eden ve sayıları yaşıtlarına oranla daha az olan o çocuk işçilerin hakkının gözetilemediği bayram.
İşçi çocuğuyum demekle, çocuk işçi olmak arasındaki o kısacık mesafeyi hayat yolculuğunda çabucak katedip, çocukluklarının ne ara hiç olduğunu anlayamayanların bayramı.
Ya da işçi olmaya bile fırsat bulamadan feleğin çelmesini yiyip cezaevlerine düşenlerin hesaba katılmadığı bayram.
Belki de hayatlarında maaş günü beklemenin acılı ızdırabını hiç çekmemiş meclisteki efendiler, ceplerindeki para daha maaşa haftalar kala tükenmiş ve kimseye boyun eğmeyelim az daha sıkalım dişimizi diyerek Eyüb sabrı ile helal kazançlarının peşinden koşan işçi ve çocuk işçilerin durumunu hiç anlayamayacaklar.
İkinci kısma nazaran daha hayati olan bu çocuk işçilerin halini tasvir etmeyi burada bırakıp devlet geleneklerinde 23 Nisan'a şöyle bir göz atalım.
Her 23 Nisan'ın klasiğidir başbakan ve cumhurbaşkanı koltuklarına birer çocuk seçilir. Burası meselenin kolay kısmı. Birer çocuk seçmek basit ve temsili.
Ama teamüllere uymayıp bu 23 Nisan'da 550 milletvekili koltuğuna karşı Anadolu'dan 550 tane içlerinde Türkmen-Kürt, Alevi-Sünni, Ermeni-Süryani, Laz-Çerkez çocuklarının bulunduğu bir kafile getirtilse ve meclisin kapıları açılsa…
Çocuklara haydi geçin yerleşin bakalım dense ve isteyen çocuk istediği kişiyle istediği yere otursa sizce nasıl otururlardı?
MHP'linin çocuğu HDP'linin yanına Ak Partili'nin çocuğu CHP'linin yanına otururken bir şeylere dikkat eder miydi yoksa safiyane, insancıl olarak arkadaşça güle oynaya yan yana otururlar mıydı?
Küçükken aynı sıralarda yan yana oturan çocuklar vekil olduklarında birden gruplar halinde aralarına aşılması zor dağlar girmişçesine ve adeta karşı siperlerde ki tarafların askerleriymişçesine net çizgilerle ayrılmak zorunda kalmıyorlar mı?
Bir koltuğa çocuk oturtmak kolaydır, gelin bu bayram 550 koltuğa tamamı Anadolu'dan 550 çocuk oturtalım.
Başta çocuk işçiler ordusuna erken yaşta katılmış olan kardeşim Miraç'ın ve tüm çocukların 'Çocuk Bayramı' kutlu olsun
Hep sağlıcakla derdik, oysa bugün 'Çocukça' kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.