Jafar Shahir: Ankaralılar sanata önem veriyor
Bundan 5 yıl önce İran’daki rejim baskısından kurtulmak ve sanatını özgürce yapabilmek için Ankara’ya gelen Jafar Shahir ressamlık yaparak geçimini sağlıyor.
JAFAR SHAHİR’İN İRAN’DAN ANKARA’YA UZANAN SANAT SERÜVENİ;
Bundan 5 yıl önce İran’daki rejim baskısından kurtulmak ve sanatını özgürce yapabilmek için Ankara’ya gelen Jafar Shahir ressamlık yaparak geçimini sağlıyor. Shahir “Ankara bence kaliteli bir yer ve çok yetenekli insanlar var. Burada sanatsever insanlar var, sanatıma önem veriyor bana da saygı gösteriyorlar” dedi.
İran’da ressamlık yaparak hayatını sürdürürken İran hükümeti tarafından baskı görüp çeşitli şekilde sansüre maruz kaldığı için Ankara’ya gelerek sanatını icra etmeye çalışan, bir yandan da resim kursu veren Jafar Shahir sanatını daha geniş kitlelere duyurabilmek için Ankaralılardan destek istiyor. İran’da 3800 kişiye verdiği eğitimlerle adından sıkça söz ettiren Shahir Ankara’da da ressamlık eğitimi almak isteyen vatandaşlara kapısının sonuna kadar açık olduğunu söylemeden geçemiyor. Ressamlık eğitimlerinin yanı sıra Hollandalı ressam Van Gogh’un eserlerinden esinlenerek hazırladığı 50 tablonun olduğu derleme kitabının yayınlanarak insanlara ulaşmasını istiyor. Bizde İran’dan Ankara’ya başlayan bu sanat yolculuğunda Jafar Shahir’in yaşadığı zorlu süreci sizler için kaleme aldık.
RESİM SAYESİNDE YALNIZLIKTAN ÇIKTIM
Orhun Yıldız: Her şey nasıl başladı Sanat sizi nasıl çekti?
Jafar Shahir: İran’da başladım çocukluğumdan beri bu işi seviyordum. Çünkü çocukluğumda yalnızdım. Bir ailem yoktu, annem babam kardeşim yoktu yalnız yaşıyordum sanat bana aile gibi oldu. Hiçbir şeyim yoktu o yüzden sanat beni cezbetti, her zaman okulda bir şeyler çiziyordum üniversitelere gidiyor ders veriyordum, benim çizdiklerimi numune alarak çiziyorlardı ben hepsinden küçüktüm. Resim sayesinde yalnızlıktan çıktığımı fark ettim.”
GEMİLERDE ÇALIŞTIĞIM İÇİN 93 ÜLKE GEZDİM
Orhun Yıldız: Sanat dışında başka işlerle uğraştınız mı gençliğinizde?
Jafar Shahir: Mecburen başka işler yaptım. Gemilerde çalıştım şahın şirketinde çalıştım dünyayı gezdim. 93 ülkeye gittim Gezdiğim ülkelerde resim üzerine eğitimler de aldım onların tarzında resim yapabilmek için. İngiltere’de Bizim Gemide İngilizler çalışıyordu ve bize ihanet ediyorlardı. Onlar çalışırsa biz çalışmayız dedik ve işi bıraktık. Onlar ayrılınca tekrar başladık. Bu yaklaşık 43 sene önceydi. Liverpool da Beni tehdit ettiler. Ben şef gibiydim gemiyi idare ediyordum. Bunu üzerine kaçıp İran’a geldim. Kendi vatanıma kaçak girdim ki İnterpol beni bulamasın diye. Kendimi kaybettim. İran da Gizlice ressamlık yapıyordum Tablo yapıp satıyordum.
3800 ÖĞRENCİYE İRAN’DA DERS VERİYORDUM
Orhun Yıldız: Devrimden sonra sanatınızda nasıl değişimler yaşandı?
Jafar Shahir: Devrimden sonra işlerime yasaklar koydular. Hep görevliler gelip kadın yüzü, boynu neden çiziyorsun diyorlardı. Engel oluyorlardı. Her hafta 3 kere müfettişler geliyordu. Bana sıkıntı veriyorlardı. Benimde kalbim hastaydı 7 yaşından beri. Ders veriyordum galerimde, 3800 öğrencim oldu şimdi onlarda dünyanın her yerinde ressamlığa devam ediyorlar.
UNESCO BENİ YALNIZ BIRAKTI
Orhun Yıldız: Bu engellemelere karşı siz nasıl bir yol çizdiniz kendinize?
Jafar Shahir: Evde Van Gogh’un yıl dönümü için ayçiçekleri üzerine çalışmaya başladım.12 sene sürdü, 3 yılda bu 50 tablonun derlenip sunulduğu kitabın tamamlanması sürdü. Bu kitabı isteyen UNESCO olmasına rağmen kitabı sansürlediler. Kitabın adını barış çiçekleri koydum. Tüm masraflarını kendim yaptım. Yardım etmediler ama Hazırlanmış haline sahip çıkmak istediler UNESCO’nun logosunun koyulmasını istediler. Her şeyini kendilerine göre sansür ederek bir sergide sergilediler. Bakanlar ve Hollanda büyükelçisi Johannes Duma da geldi. UNESCO’nun bakanı da vardı 5000 kişi katılmıştı. Kendi konuşmalarını yapıp kameraya çektiler yayınladılar. Sonra da beni yalnız bıraktılar. Her şeyi kendilerine yaptılar. Her şeyi ben karşıladım masrafları ben yaptım onlar kendi reklamlarını yaptı. Param bitmişti yardım da olmayınca tablolar ve kitap ortada kaldı. İzin de vermiyorlardı çalışmama. Sonra da çeşitli iftiraları sebep göstererek galerimi kapattılar. Aslında dertleri kadınlara ders vermemi engellemekti. Benimde öğrencilerimin büyük çoğunluğu kadındı. Galerim 1 ay kapalı kaldı. Açıldığında da her şey dağılmıştı. Yine yalnız kaldım bende her şeyi satıp Türkiye’ye geldim.5 senedir de Ankara’da yaşıyor ve çalışıyorum.
İRANLILARIN İKİNCİ VATANI TÜRKİYE
Orhun Yıldız: Burada hayatınız nasıl?
Jafar Shahir: Hala bekliyorum bu ayçiçekleri sergilensin diye yerimde küçük 400 tablo var burada. Ne yapacağımı bilmiyorum. Âmâ devamlı çalışıyorum. Yeni tarzlarım var. Burada en iyi dostlarımdan bana her şeyde yardımcı olan Oktay var. Benim ailem dostum her şeyim şu an da o. Buradaki diğer dükkanlardaki insanlarla da aramız çok iyi burada artık sıkılmıyorum. Tek sıkıntım yerim küçük tablolarımı satamıyorum. Büyük işler yapmak istiyorum sanat adına, Türkiye adına. Çünkü burası artık benim evim gibi. 93 ülkeye gittim ama Türkiye de yaşıyorum çünkü biz İranlılara Türkiye 2. Vatan gibi. Burayı tercih ettim ama şimdide yardıma ihtiyacım var. Yere ihtiyacım sponsora ihtiyacım var.
Orhun Yıldız: Hangi sanat tarzında çalışmalar yapıyorsunuz?
Jafar Shahir: Ben 21 farklı tarzda çalışıyorum. Çünkü farklı tarzlarda öğrencilerim var o tarzda eğitim vermem gerek. Öğrenci ne sorarsa Öğretmen, usta ona cevap verebilmeli. Veremezse iyi öğrenciler yetiştiremez. Benim öğrencilerim kendi çalışmalarını da sürekli üretiyor. Âmâ yerim küçük 1-2 öğrenci anca alıyor. İstiyorum ki yerim büyük olsun daha fazla insana eğitim verebileyim.
Orhun Yıldız: Profesörlük unvanınızı nasıl aldınız?
Jafar Shahir: Bu unvanı bana Hollanda’nın İran’ın Başkenti Tahran’daki Büyükelçisi Johannes Duma verdi. Eğer Hollanda’ya gidebilseydim bu unvanı alabilirdim. Âmâ gidemedim. Johannes Duma’yı da kısa bir süre sonra büyükelçilikten alıp yerine başkasını getirdiler. Ama bunların belgeleri duruyor.
FİKİRLERİM HER ZAMAN BÜYÜKTÜ
Orhun Yıldız: Doğuyu da batıyı da resmeden hem doğu kültüründen hem de Avrupai tarzda resimleriniz var. Nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi?
Jafar Shahir: Her zaman fikirlerim büyüktü, kendimi hiç sınırlamadım, Amerika’da Kızılderilileri resmettim, ama Kur’an ayetleri üzerine de çizimler yaptım. Bence 1 tarzda gitmek yolu kapatıyor. Ben hep farklı farklı yollardan gittim. Farklı tarzları tecrübe ettim ve iyi de oldum. Avrupa’da Van Gogh’un tarzına yöneldim Amerika’da Ohio sanatçılarının yolundan gittim, İran’ın minyatürlerini resmettim, Arapların Arabi çizgilerini çalıştım
Orhun Yıldız: Kitabınızı yayınlayabildiniz mi?
Jafar Shahir: İngilizce ve Farsça olarak hazırlanmıştı bu kitap. Kitabın İran’da yapılan tanıtımından sonra, Unesco beni ortada bıraktı. Bende kitaplarımı satamadım, Yayınlatamadım.
SANAT BİR REHBER OLABİLİR
Orhun Yıldız: Türkiye’nin Sanata bakışı nasıl görüyorsunuz?
Jafar Shahir: Türkiye’de yetenek çok ama destek görmeliler. Televizyonlarda bu iş üzerine kanallar programlar olsa sanatçıları gösterse. Her memlekette gençleri kendine çeken sorunlar var uyuşturucu alkol gibi terörizm de var. Sanat onları bu şeylerden uzak tutabilir. Burada genç yaşlı yetenek çok var sadece bunlara destek gerek. Sanat bir rehber olabilir. Hiç bir şeye zararı yoktur. Faydası çoktur. Neden Türkiye gibi insanı dili her şeyi güzel memleketten en iyi sanatçılar çıkmasın.
BİR YARDIMLA ÇOCUKLAR SANATA YÖNELEBİLİR
Orhun Yıldız: Türkiye’de birçok insan yeteneği olmadığını düşünüyor bu konuda neler yapılabilir?
Jafar Shahir: Yetenek var sadece onlara güzelce bu yeteneği olduğu konusunda konuşmak onlara bunu göstermek gerekir. İnsanlar bu konuda kendileriyle konuşulmadığı için bu yeteneklerini keşfedemiyor. Bunun da alfabesi var sadece öğretmek gerek. Bir okulda öğretmen haftada ayda 1 saat bile olsa çocuklarla sanat konusunda konuşsa okullarda üniversitelerde belediye salonlarında insanlar toplanıp konuşulsa insanların yetenekleri ortaya çıkar. Bunun bir masrafı da olmaz. Bunlar olmazsa ufacık çocuklar kötü alışkanlıklar edinir sanat onları koruyabilir. Sadece biraz yardım gerekiyor.
ANKARA’DA İNSANLAR BANA SAYGI GÖSTERİYOR
Orhun Yıldız: Beş yıldır Ankara’dasınız Ankara’nın sanatına bakışını nasıl görüyorsunuz?
Jafar Shahir: Ankara bence kaliteli bir yer burada büyük yetenekler var. Herkes gelip benim galerimi dolaşıyor ilgi gösteriyorlar. Burada sanatsever insanlar var, sanatıma önem veriyor bana da saygı gösteriyorlar. Satış çok yapamıyorum, çünkü burada herkes emekli, seviyorlar ama alamıyorlar, bazı müşterilerim var on kere gelip bir tabloya bakıyorlar ama alamıyorlar. Sanat herkesin içinde var bu zengine özgü değildir. Sanat ilahi bir şeydir ve herkesin içinde vardır. Sadece bunları dışarı çıkarmak gerekir. Bazen satın almak istiyor parası yok alamıyor kendisi yapmak istiyor yeteneği var ama imkânı yok yapamıyor ama bu konuda bir yardım olsa, bir yol gösteren olsa burada her sanattan insanlar yetişir.
MÜZİK DIŞINDA DİĞER SANATLARA İLGİ YOK
Burada müzik sanatına önem veriliyor ama diğer sanatlara pek ilgi yok. Çünkü müzik programları olduğu gibi TV de diğer sanatlarla ilgili programlar yok. Diğer sanat dalları müzik kadar hayatımızın içine giremiyor aslında girebilir. Moda müzik programları yapılıyor istesen de istemesen de o programlar yapılıyor ama diğer sanatlarla ilgili heykelle resimle el sanatlarıyla ilgili programlar yok olsa da çok nadir ve kısa zamanlı. Yemek programları yapılıyor insanlara sadece yemek değil sanatta lazım. İnsanlar resme ilgi göstermiyor değil aslında buraya gelip tablolara hasretle bakıyorlar.
ÜNİVERSİTELERDE MÜMKÜN OLMAYAN EĞİTİMLER VERİYORUZ
Orhun Yıldız: Çankaya Belediyesi bazen resim sergileri düzenliyor bunlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Jafar Shahir: Bu tarz etkinlikler iyi oluyor ama bir tane billboard ile yada 1 yazı ile olmaz. Bu reklam şehrin her yerinde olmalı. Umuma yayılmalı. Kuğulu parka bir yazı asmakla olmuyor. İnsanlar oraya çocuklarını oynatmaya kuğulara yem vermeye getiriyorlar insanların kafası orada sanatta olmuyor. Bin kişiden 20 si okuyor 19 u önem vermiyor 1 kişi veriyor onda da para yok çare yok. 4 ay Survivor gösterene kadar bu tarz programlar yapılırsa insanlar bunlara da ilgi gösterecektir. Bob Ross’u İran’da da gösterdiler insanlar onu sevdi ilgi gösterdi. Demek ki insanlar resme ilgi gösteriyor ama 20 dakikalık program yeterli değil. İnsanlar galerilerde öğretmenlerine sorarak bunları öğrenmeliler. Orada 50 yılın tecrübesi 15 dakikaya sığdırılıyor tabi ki insanlar denediklerinde onun gibi yapamayınca vaz geçiyorlar. Orada insanlara dürüstçe burada 50 yılın tecrübesi var denilmeli. 25 sene öncesinin programları tekrar yayınlanana kadar sanatçılara daha uzun süreli ders verdirmek gerekir. Benim öğrencilerim buraya gelip 2 sene çalışıyor sonucunda 35 tane tablo yapıyor. Hangi üniversitede bu mümkün olabilir. Sadece teori ile olmaz. Ben fırçayı nasıl tutacağını dahi öğretiyorum. Annesinin dudaklarına bakıp konuşmayı öğrenen çocuk gibi bunu da göre göre öğrenecek insan.
Sayın Jafar Shahir bu güzel röportaj için vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Umut ediyorum ki resim sanatınızı istediğiniz gibi bütün dünyaya duyurursunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.