Kılıçdaroğlu: Darbe girişiminin siyasal ayağının ortaya çıkarılması lazım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütün partiler MHP, HDP, CHP araştırma komisyonuna üyelerini verdiler. Üye vermeyen sadece Adalet ve Kalkınma...

Kılıçdaroğlu: Darbe girişiminin siyasal ayağının ortaya çıkarılması lazım
Yayınlanma:
Güncelleme:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütün partiler MHP, HDP, CHP araştırma komisyonuna üyelerini verdiler. Üye vermeyen sadece Adalet ve Kalkınma Partisi. Şu soruyu sormak zorundayım Binali Bey'e, neden arkadaş siz araştırma komisyonuna milletvekili görevlendirmiyorsunuz? Hangi gerekçeyle görevlendirmiyorsunuz? Bu darbe girişiminin siyasal ayağının, ana sorumlularının ortaya çıkarılması lazım. Yasama organının TBMM’nin bu olayı araştırması lazım" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 17 Ağustos depreminin 17. yılı olduğuna değinerek, "Türkiye iyi yönetilmiyor. İyi yönetimden ne anlıyoruz. İyi yönetim şudur; iyi yönetici, ülkeyi yöneten adam riskleri görür, o risklere göre önlemini bugünden alır, tedbirini bugünden alır. Risk gerçekleştiğinde de ya hiç kimse zarar görmez veya en az zararla o işten kurtulmuş olur. Aklı başında olan yönetici budur. Ama biz ne yapıyoruz, deprem olduktan sonra tedbir alıyoruz, deprem olmadan önce değil. Ağlayanların arkasından ağlıyoruz, Allah rahmet eylesin diyoruz. Peki bu işin sorumlusu kim? Onu da Allah’a havale ediyoruz. Allah bize akıl vermiş, mantık vermiş, diyor ki risk olabilir, tedbirini al. Japonya’da 7 oranında deprem oldu 35 kişi hayatını kaybetti. Bizde 7,5 şiddetinde deprem oldu 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. Japonya önlemini, tedbirini alıyor. Deprem olursa en az zayiat nasıl olur bunun tedbirlerini alıyor. Bilim var, teknik var, hepsi var” diye konuştu. “Aradan geçmiş 17 yıl, önlem almamışız” Vatandaşlara ‘Senin de burada sorumluluğun var’ diyen Kılıçdaroğlu, “Gerekli tedbirleri almayan insanı iktidara getirmeyeceksin. Kendi riskini kendin doğuruyorsun. 493 yer toplanma yeri olarak ayrıldı. 300’den fazla yer imara açıldı. Peki deprem olursa bu insanlar nerede toplanacak, nerede bunlara hizmet verecek? O açıdan hepimizin düşünmeye ihtiyacı var. Yaptığımız temel eksiklik yeteri kadar düşünmemek. Düşünmek sorgulamaktır. Deprem değil tedbirsizlik insanı öldürür. Biz tedbir almadığımız için 18 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetti. Şimdi uyarıyorlar, yeni bir depremle Türkiye karşı karşıya kalabilir diyorlar. Aradan geçmiş 17 yıl, önlem almamışız. 2004’te birinci deprem şuarasını toplamışız. Sonra 2009’da da kentler şurasını toplamışız. Ama hiçbirisi yapılmamış. İnsanın hayatına değil, ranta yatırım yapılmış. Sonuçta İstanbul, bugün bütün Marmara Bölgesi ciddi bir deprem riskiyle karşı karşıya” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin bugün temel sorunları olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “2002’de iktidarı devraldılar. Terör var mıydı? Yoktu. Bugün Türkiye’nin bir bölgesi yanıyor. Yeni şehitlerimiz geliyor. Soru şu; 2002’de sıfı terör varken niçin Türkiye şimdi terör batağının içinde. 14 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birisini yaşıyor. Ama bugün bütün gerçekler bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Türkiye tarihinin en derin krizlerini yaşamaya devam ediyor. 14 yılın sonunda nasıl oluyor da Türkiye bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalıyor. Bu ortam nasıl oluşturuldu ve bu ortam Türkiye’nin başına nasıl bela edildi? Tarihi tekerrür ettirmemek zorundayız” değerlendirmesinde bulundu. “TBMM’nin bu olayı araştırması lazım” Geçmişle hesaplaşılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Darbe girişimiyle de hesaplaşalım, hesabını soralım. Bu süreçte en dik duran kurum TBMM olmuştur. Bu parlamento sabaha kadar darbecilere karşı direndi, onurlu durdu, vatandaşın onurunu korudu. Grubu olan 4 siyasi parti de onurlu bir duruş sergiledi. 4 siyasi parti de darbeye karşı ortak bir metin hazırladı ve 4 siyasi partinin genel başkanları bu metinleri imzaladılar. Parlamento bu bağlamda darbeye karşı görevini yaptı. CHP milletvekilleri dediler ki, bir araştırma önergesi verelim. Bu darbe girişimini araştırmamız lazım. Nasıl oldu bu, bunu sorgulamamız lazım. ‘Ben bombalar altında bu parlamentonun onurunu koruyorsam bu işi araştırmak, soruşturmak da benim görevimdir’ dedi. 26 Temmuz’da oybirliğiyle TBMM’de karar alındı. Araştırma komisyonu kurulmasına karar verildi. Bugün 17 Ağustos, bütün partiler MHP, HDP, CHP araştırma komisyonuna üyelerini verdiler. Üye vermeyen sadece Adalet ve Kalkınma Partisi. Şu soruyu sormak zorundayım Binali Bey'e, neden arkadaş siz araştırma komisyonuna milletvekili görevlendirmiyorsunuz? Hangi gerekçeyle görevlendirmiyorsunuz? Araştıracaksak buyurun araştıralım. Bu darbe girişiminin siyasal ayağının, ana sorumlularının ortaya çıkarılması lazım. Parlamento bunu çıkaramazsa kim çıkaracak. Yargının ne olacağını bilmiyoruz. Yasama organının, TBMM’nin bu olayı araştırması lazım. Pek çok kişiyi davet edip ne oldu, nasıl oldu, kimler destekledi bu FETÖ denen terör örgütünü, kimler yerleştirdi, bunu devletin bütün kademelerine bunu herhalde parlamentonun sorgulaması lazım. Biz bunu araştırmazsak görevimizi yapmamış oluruz.”
 “Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset sokmayın” “Yıllar yılı biz CHP olarak 'F' tipi örgütlenmeden söz ettik” diyen Kılıçdaroğlu, “Devletin bütün kademelerine yerleşiyor bunlar, yanlıştır dedik. Yargıtay'a atamalar yapıldı. Bunların tamamı yanlıştır dedik. Bütün bunların hepsini söyledik. Başımıza bu geldi. Bu musibet başımıza geldi. Demek ki bizim bir şeyler yapmamız lazım. Ne yapmamız lazım? Eğer bunu düşünebilirsek siyasetçiler olarak bunun gereğini yerine getirebilirsek emin olun bu ülkede bir daha darbe olmaz. Bütün siyasilere, il, ilçe başkanları, genel başkanlara, milletvekillerine hepsini söylüyorum; camiye, kışlaya, adliyeye siyaset sokmayın. Herkes inancında özgürdür. 79 milyon yurttaşın arasında bir Allah’ın kulu çıkıp da ‘ben ibadetimi özgürce yerine getiremiyorum’ diyorsa gel kardeşim beni bul. Vallahi de billahi de önüne düşeceğim, ibadetini özgürce yerine getirinceye kadar senin yanında olacağım ve hakkını savunacağım” dedi.
“Eğer bir bakan 15 gün içinde soru önergelerine cevap vermiyorsa Meclis başkanının çıkıp ‘sayın bakan derhal o koltuktan istifa et’ demesi lazım” Demokrasi olmadan bir ülkede darbenin önlenemeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Tam demokrasi istiyoruz biz. 3. sınıf demokrasiyi istemiyoruz. 3. sınıf demokrasiyi bize layık görüyorlar. 1. sınıf demokrasiyi yakalamanın yolu Türkiye’yi darbe hukukundan arındırmaktır. Türkiye’yi yüzde 10 seçim barajından arındırmaktır. Adam gibi çıkacağız, mademki demokrasiyi savunuyoruz, mademki diyoruz ki Türkiye darbe hukukundan arındırılsın, bu seçim sistemini, bu yüzde 10 barajı ayıbından Türkiye demokrasisini kurtarmak zorundayız. Çağrım bütün siyasi partilere. Tam demokrasinin kurallarından birisi de parlamenter sistemi güçlendirmektir. Bu sistem yani yasama organını, yani milli iradenin tecelli ettiği bu organı güçlendirmektir. Bunu söyleyince hepsi çok iyi diyorlar, Meclis’in güçlendirilmesi lazım. Meclis çok güçlü. Meclis güçlü değil, buradan özellikle Sayın Meclis Başkanına bir çağrı yapmak istiyorum, milletvekilleri soru önergeleri verirler. İç tüzüğe göre soru önergelerinin bürokrasi, bakanlar tarafından 15 gün içinde cevaplanması lazım. Biz bıraktık 15 günü, 15 ayı, 20 ay, 3 yıl, 4 yıl yanıtlanmayan soru önergeleri var. Bu parlamentonun itibarına gölge düşürmektir. Meclis Başkanı bu aşağılamaya aracı olmamalıdır. Eğer bir bakan 15 gün içinde soru önergelerine cevap vermiyorsa Meclis başkanının çıkıp şunu söylemesi lazım, ‘sayın bakan derhal o koltuktan istifa et’ demesi lazım. ‘Sen buradan güvenoyu aldın, gereğini yap’ demesi lazım” açıklamasında bulundu. Numan Kurtulmuş’a istifa çağrısı Devlette liyakatın önemine değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Siyasetçi gerçekten Türkiye’nin geleceğini düşünüyorsa, demokrasiyi, insan haklarını düşünüyorsa, kadın erkek eşitliğini düşünüyorsa liyakat sisteminin ne kadar önemli olduğunun da farkına varmak zorundadır. Liyakat sistemi eğer yoksa orada devlet çökmüş demektir. Liyakat sisteminin özünde bilgi, birikim, deneyim vardır. Bizim cemaatten, tarikattan bunu getirelim, bu bizim akrabamız bunu getirelim. Hak ediyor mu önemli değil, bizim cemaattense gelsin, bu devleti yok saymak, devleti çökertmek demektir. Bugün eğer Türkiye bu noktaya taşınmışsa liyakat sisteminin olmamasından taşınmıştır. Liyakat sistemi çöktüğü için taşınmıştır. Hükümet Sözcüsü Sayın Kurtulmuş kalktı dedi ki, ‘Devlette liyakat sistemi, bilgi, birikim olacak, vatana, bayrağa saygı ve bağlılık olacak'. Ama bugün bir KHK yayınlandı. Özel Harekatçı olarak alınacaklar KPSS’ye girmeyecekler. Niye girmeyecekler? Yani ayakkabı boyacısının oğlu, genel müdürün oğlu, diğerlerinin çocukları da giriyor. Hakkarili'nin, Şırnaklı'nın çocuğu bu sınava giriyor. Ama diyorlar ki şimdi OHAL var, biz bir yolunu bulalım, Özel Harekatçı alacaksak bunlar sınavlara girmesin. Nasıl seçeceksin? Bizim partililere sesleneceğim; gelin çocuklar sizi Özel Harekatçı yapıyorum. Bu doğru değildir. Bir adam sözünün eri olmak zorundadır. Sayın Numan Kurtulmuş’a sesleniyorum, sözünün eriysen ve bu sözün arkasında duruyorsan Bakanlar Kurulu adına bu açıklamayı yapıyorsan bu uygulamayı ya değiştir ya da o görevden ayrıl, istifa et. Onurlu bir tavır takın. Ben liyakatı söyledim. Bunlar liyakata uymadılar, benim bu hükümetle görev yapmamın bir anlamı kalmadı de ve adam gibi istifa et. Ben bunu istiyorum. Liyakat budur.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.