Kırşehir isminin değiştirilmesi hakkında geç kalmış bir yazı
Her şehrin isimi ya orada yaşayan bir ulu zatın adının verilmesi veya orada hizmeti sonsuz derecede olan birisinin yaptıklarına hürmeten onun isminin verilmesi...
Her şehrin isimi ya orada yaşayan bir ulu zatın adının verilmesi veya orada hizmeti sonsuz derecede olan birisinin yaptıklarına hürmeten onun isminin verilmesi şeklinde tecelli eder. Devlet adamları, komutanlar, devlete üstün hizmeti olanlar da bu hizmetlerinden dolayı ismi bir yere bir bölgeye veya caddeye verilerek hem adının yaşaması sağlanır hem de ölse bile dualarla anılmasına rahmet okunmasına vesile olsun diye adı verilir. Günümüzde ise siyasi tercihler, siyaset erbabına hoş görünmeye çalışan insanların bir adanmışlık ruhuyla isimlerini oraya verirler. Bursa’da Orhangazi, Osmangazi bir tarih bir yadigar olma adına verilmiş isimler. Giresun’da Piraziz isminin o beldeye verilmesi de haklı bir sebebe dayanır. Osmaniye civarında pek çok ismin orada yaşayan bir büyük adamın hatırına verilen isimlerdir. Bu tür isimler bir de Bursa civarında rastlamak mümkündür. Yalova’da bir hastaneye ismi verilen iğrenç varlığın adını her geçişimde lanet okurdum. Şimdi kaldırıldı da biz de lanet okuyup günahkar olmaktan kurtulduk. Tabii güzelliklerden dolayı ismi verilen yerle de vardır. Ceyhan ve Seyhan nehirlerinin kenarındaki iki şehir de aynı isimle anılır. Çünkü bu şehirler oranın hayat kaynağı can damarı durumundadırlar. Alanya’nın kurucusunun ismiyle anılması kadar güzel bir isim olabilir mi? Özel bir paragraf açmak istediğim ve adının değiştirilmesi gündeme gelen, başından felaket eksik olmayan benim şehrim Kırşehir. Hemen yanı başımızdaki Nevşehir de Damat İbrahim Paşa’nın kurduğu ve yeni şehir olarak adlandırdığı tabii güzellikleri olan bir yer. Ya Kırşehir evet ya Kırşehir… İçinde yaşayan ululardan bir veli olan Ahmed-i Gülşehri ismi bile buranın “kır” değil “gül “olduğu kanaatini pekiştiren izler vardır. Bozkırın ortasında, kırların uçsuz bucaksız olduğu bir mekana kurulan bu şehir, gülleriyle meşhur, güller arasında bir gönül okşayıcı yerdi. Bir şair Beyrut için “Bir cam vazo içerisindeki kırmızı gül” tabirini kullanır. Gerçekten de bir kızıl gül ama cam vazoda da ne kadar kibar ne kadar gönül alıcı bir şehir. Şimdi vazo kırıldı gül soldu. Burayı batılılar önce “Ortadoğu’nun Parisi” yaptılar. Bu vesileyle eğlence adıyla ahlaksızlık merkezi yaptılar. Sonra burasını ikinci basmak olan “kumar merkezi” yaptılar. Ve şimdi evet şimdi “harap şehir” durumunda Çatıştırdılar, vuruşturdular ”bizim olmayacaksa sizin de olmasın” diyen batılı haydutların oyununa geldi. Beyrut’u anlatan her belgesele baktığımda “cam vazo içerisindeki kırmızı gül” aklıma geldi. Beyrut ne kadar hak ediyorsa Kırşehir de Gülşehir olmayı hak eden zaten ön adı sıfatı ünvanı gül olan bu kelimeye şehrimizin layık olması en tabii bir olaydır. Kırşehir’in son valisi, gönül adamı, duygu adamı, şair sayın Necati Şentürk Beyefendi, ilk başladığı zamanlarda bir teklif sunmuş, “kır” kelimesinin “gül” kelimesi ile değiştirilmesini teklif etmiş, “hangi fikirlerin ortaya çıkacağını denemek” istemişti. Karşı çıkmasam da en azından rıza göstermeyenlerden birisi de bendim. Alışılmış bir ismin yeniden değiştirilerek alışmanın yeniden zor olacağını ileri sürmüştüm. Yoksa elbette “kır” dan “gül” daha güzel bir kelime. Üstelik eskiden sahip olduğumuz bir unvan. Bu konudaki hislerini bakınız nasıl ifade etmiş sayın vali: Sana giden yollar hep çiçekten yol olaydı Kadim zamanlar gibi ipekten yol olaydı Anadolu’da eşin benzerin yoktur amma No’la başındaki “kır” değil “gül” olaydı. Ne güzel bir temenni! Allah uzun ömür, güzel bir ömür, gül kokulu bir hayat nasip etsin bu gönül adamına. Geçmişte, “gül” isminin “kır” ismi ile değiştirilmesi elbette sevimsiz ve itici. Lakin kır isminin gül ile yer değişmesi ne kadar da hoş ne kadar da mutluluk vericidir. Bizim soğuk bakmamız alışılmışlıktan ibarettir. Kaç yıl sonra tekrar gül ismi ile anılacak şehrimizin isminin Gülşehir olmasına ne kadar zamanda alışacaktık bilemem ama bir müddet sonra alışacağımız kesindir. Cam vazo içerisindeki gül gibi kırın ortasındaki gül de solmuş bu günkü halini almıştır. Ankara’da “Tandoğan Meydanı” nın adı “Anadolu” olarak değiştirildi. Zamanın tek parti istibdadının olduğu dönemde en hızlı faşizan tedbirleri uygulayan bu vali, bu adam halkı küçümseyerek, ”Komünizmi getireceksek biz getiririz” diyerek adeta yok saymış, alay etmiş bir adam. Yanlış bir adam, yanlışları bol olan bir adam. Lakin alışılmış bir isim. Gerek ANKARAY da gerekse başka mekanlarda ANADOLU ismine alışamayan, aşina olamayan insanlara çokça rast geldim. Benzer bir endişeyle şehrimin isim değişikliğine sıcak bakmamıştım. İsmi değiştirilen yerin, hatıralarını da yok ediyorsunuz. Belki tarihi bir şahsiyetse ona gönderilecek duaların kesilmesine sebep oluyorsunuz. İsmi değişen şehirle ilgili devletin bütün arşivini, hafızasını yenilemek, değiştirmek gerekir. Sadece yol kenarlarındaki tabelaların değişikliği bile ne kadar külfete mal olacağını hesaplamak bile uzun zaman alır. Zamanla o şehirde yaşamış hatıraları olan adamların yeniden hatırlamak istediklerinde her şeyin değiştiğini eskiye dair hiçbir şeyin kalmadığını görecek bedbaht olacaktır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Şehrin ismini tek celsede ortadan kaldırmak yerine bu şehre yeni yapılacak ilave yapılacak uydu şehir, dönüşen şehir, örnek şehir adı ne olursa olsun yeni yapılan bu bölüme verilmelidir. Adı güllerle anılan, güller arasından gelen, gül ile dost olan bu şehri kim istemez ki. Bu arada şehrimizin fiilen gül bahçesine dönüştüğünü ekilen sayısını bilemediğim güllerle donatılması elbette taktire şayan güzel bir iştir. İlgilileri tebrik etmek de vazifemizdir. Bütün uzuvları caddeleri gülle donatılan şehrimin bir de “ismiyle müsemma” hale gelmesini kim istemez acaba? Necip Fazıl’ın söylediği gibi “Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk” tabiri içki içmesiyle meşhur hale gelen şehrimin de ağzını “şarap kokan yer” durumundan “gül kokana çevirecektir. Ne güzel bir iştir. Başarabileceklere teşekkürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.