Laiklik tartışma konusu olmamalı
Laiklik ile gelişmeler Devletin ve Hukukun daha Osmanlı döneminde 2.inci Mahmut zamanın da başladığını Cumhuriyetin kurulmasıyla da bunun hız kazandığını...
Laiklik ile gelişmeler Devletin ve Hukukun daha Osmanlı döneminde 2.inci Mahmut zamanın da başladığını Cumhuriyetin kurulmasıyla da bunun hız kazandığını unutmayalım. Türkiye, demokratik laik ve Sosyal bir Hukuk Devletidir. Bu yapıyı bozmakla ait olduğumuz coğrafya da yer almamız mümkün olmaz. Bütün bunlar bilindiği halde, dert ne? Neden ikide bir de konu gündem oluşturuyor ülkemizde? Laikçi baskıların hüküm sürdüğü günler çok geride kaldı. Geçmişte kalan fosilleşmiş düşünce kalıntılarının günümüze de taşınmasında amaç ne? Geldikleri yerin ve zamanın önemini kavrayamamış olanların bunu gündeme taşıması hem Anayasal bir suç oluşturur hem de toplumu tetikler. “Laiklik bir kere yeni yapılacak Anayasa da olmamalıdır. Yeni ve dindar bir Anayasa olmalıdır” diyen TBMM Başkanı sayın İsmail Kahraman laik demokrat hukuk Devleti olan Cumhuriyet Türkiye’sinin yüreğine hançer saplamıştır. Bu sıradan birinin sözleri değil Devlet sorumluluğunu tarafsız ve birleştirici uzlaştırıcı olarak yürütmesi için Anayasa üzerine yemin etmiş, Cumhurbaşkanının yokluğunda ona vekalet edecek sorumluluktaki birinin ifadesidir. Günümüz yoğun ve zor bir gündem taşırken, Kilis ilimize IŞID terör örgütlerince atılan roketlerle 18 kişinin ölmesinin yarattığı onlarca insanımızın yaralandığı her gün şehit haberleriyle yüreğimizin kanadığı bir ortam varken, kalkıp toplumda ayrışmaya çatışmaya yol açacak hassasiyet kazanmış bir konuyu gündeme taşımak var olan süreci ötelemekten başka bir şey olamaz! Her gün yeni ve içler acıtan bir gündem oluşturup unutturmak ve ötelemek işiniz bu olmasa gerek. Tıpkı Bulgar yazar Dimitrof’un kitabına ad koyduğu gibi “Bir adım geri iki adım ileri” gibi bir çaba peşinde misiniz? Şimdide gündemin seyrini değiştirmek için ödül olarak verilen makamdan Laiklikle ilgili el altından fetva verir gibi yeni gündem mi oluşturuyorsunuz? Rahmetli Sayın Necmettin Erbakan’ın Milli görüş geleneğinden gelen Yasama kurumunun Başkanı Sayın İsmail Kahraman’ın geçmişte Refah Partisi Hükümetinde Kültür Bakanı iken Bale ve Balerinler için sarf ettiği sözleri de bu günkü çıkışlarından pek farklı değildi. Yine geçmişte yer aldığı MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) Başkanlığı dönemindeki tutumu aynı doğrultu da idi. Artık bu düşüncelere günümüzde yer olmamalıdır. Hepsini geçmişte bırakmak gerekir. Her kesim Özgürlüğünü zaten yaşamaya başlamıştır bu ülkede. Ülke bu tür toplumsal hassasiyet kazanmış olan konularla enerjisini boşuna harcamamalıdır. Ülkede çözüm bekleyen yığınla sorun var. Çocuklara yasal olmayan eğitim adı altındaki kurumlarda tecavüz ediliyor, hukuk ayaklar altında, İnsan Hak ve Özgürlükleri, Basın Özgürlüğü linç ediliyor, Ekonomi-Sanayi-Tarım-Turizm-İhracat yoğunlaşmış sorunlar yaşıyor siz ülkenin hassasiyetlerine ters düşen geçmişte kalan düşünceleri ortaya atıyorsunuz. Bu tür tartışmalar bile yeni hazırlığı yapılan Anayasayı kuşku altında bırakır. Daha IŞID terör örgütünün attığı roketlerle ölen vatandaşların cenaze namazı bile kılınmadan yüzlerce vatandaşımızın kentini terk ettiği Kilis ilimize tedbir sağlanmadan Laiklik gibi bir hassas konuda gündem yaratmak acı verici. Hani ülkemize uzanan elleri kırarız, taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmayız gibi esip gürlediğiniz sözlere ne oldu? Hani NATO üyesiydik Türkiye ‘ye yönelik bir saldırıda yanımızda olacaklardı? ABD’den füze bataryaları gelene kadar kim öle kim kala! Nerede bu müttefiklerimiz? Ankara’ya tesadüf edecek bir füze atılınca mı tedbir alacaklar. Gerçi füze atılmasına da gerek yok gibi zaten içimizde ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Canlı bombalarla kaç kişi hayatını kaybetti? Unuttuk mu? Türkiye’nin Suriye politikasında düştüğü acizlik hali ortada. Ancak illaki savaşmakta gerekmiyor. Bunun diplomatik yolları da var. Çözüm bu kanallarda aranmalı ve uzlaşma sağlanmalıdır. Laiklikten nasibini alamamış ülkelerin durumu ortadadır. Hal böyleyken onların bu yapılanmalarına özenmek yanlış olur. Türkiye bundan ders çıkarmalıdır. Ülke hassasiyetinin varacağı yeri kavramış olan siyasi muktedirler bakın neler söylüyorlar Laiklik konusunda. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Laiklik tüm dinlere saygı demektir. Laiklik dinsizlik demek değildir” TBMM Geçmiş dönem Başkanı Sayın Cemil Çiçek “Partinin Anayasa komisyonun da Laiklik ilkesi benimsenmiştir.” TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Cayın Mustafa Şentop “Anayasa’da Laiklik ilkesi kesinlikle olacak.” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin “Kastedilen Anayasa da Laiklik ilkesi olmaması ise biz buna AK Parti olarak katılmayız” diyorlar. Muhalefet partilerinin yüksek perdeden konuyu dillendirmelerini de normal karşılamalı siyasi ilkeleri doğrultusunda ortaya koydukları tepki olarak değerlendirilmesi gerekir. Hazırlanan Anayasa’nın içeriğinde neler olduğu neler içerdiğini toplumun önüne tüm şeffaflığı ile koymak gerekir. Tüm sivil toplum örgütlerinin, akademik kurumların, üniversitelerin, tüm siyasi partilerin, uluslararası ülkelerin Anayasaları taranarak elde edilenlerin doğrultusunda hazırlanacak bir Anayasa toplumumuza mal edilebilir. Kapalı kapılar ardında oluşturulan dayatmalarla hazırlanan abdest alıp namaz kıldırılmış Anayasalar, tepki Anayasası olur toplumda kabul görmez. Böylesi karanlık çıkışlara ülkenin de toplumumuzun da tahammülü yoktur. Dillendirilmek istenen fosilleşmiş düşünce artıkları geçmişte kaldı. Ait olduğumuz yüzyılı yaşayın ve yaşatın. Ülkenin enerjisini boşa harcamayın. Boş lafa ülkenin tahammülü kalmamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.