Mektepler sadece ilim verilen yerler değildir

ÜSTAD ATA, ANADAN DA AZİZDİR Sefer Aşır Eraslan Öğretmenin aldığını araştıranlar, bir de ne verdiğini araştırsınlar. Bugün öğretmene verilen...

Mektepler sadece ilim verilen yerler değildir
Yayınlanma:
Güncelleme:

ÜSTAD ATA, ANADAN DA AZİZDİR Sefer Aşır Eraslan Öğretmenin aldığını araştıranlar, bir de ne verdiğini araştırsınlar. Bugün öğretmene verilen ücret hak ettiğinden kat be kat fazladır. Yarısından fazlasının yaptığını yapacak binlerce insan vardır sokakta. Sadece derse girip-çıkan ya ödev vererek veya sessiz çalışma yaptırarak (ne demekse) veyahut da ev ödevi veriyorum diye yazdırarak zaman öldüren adamlara daha fazla tahammül edilmemelidir. Yazım ve yazışma kurallarını bilmeyen, bir şiir, bir hikaye, bir anı, bir günlük yazmaktan aciz, hayatında hiç kitap okumamış adamlarla ne kadar kaliteli adam yetişir? Sıfır çeken öğrencinin mezun olduğu okul, öğretmen, milli eğitim hesaba çekilmelidir. Yazışma ve laf ebeliği ile dolu raporlara değil, göz önündeki faciaya dikkat kesilip çareler aranmalıdır. Aileler, “çocuğu okula göndererek vazifemi yaptım gerisi okula ve öğretmene kalmıştır” diyemezler. Okuldan aldıkları anahtar durumundaki bu bilgileri evde kendi imkan, kabiliyet ve şartları nispetince destek vererek mükemmele ulaşabilirler. Başkası senin çocuğuna senin kadar içten can-ı gönülden nasıl hizmet eder? Hem okuldan, hem çevreden aldığı olumsuzlukları, hem de öğretmenden alamadığı eksiklikleri evde ana-babanın tamamlaması gerekir. Senin yavruna başkaları nasıl senin gibi bakar? Metrolardaki, köprü altlarındaki, terminallerdeki perişanlığın baş sorumlusu kendi dünyasındaki ana-baba, kendi zevk meclisinden başka yeri göremeyen ebeveynlerdir. Öğretmenler Molla Akşemseddin gibi alim, fazıl, merhametli olacak. Babalar da Sultan Murat kadar ileri görüşlü, öğretmene hürmetli, Fatih gibi haddini bilen insanlar olmalıdır ki büyük adam olsunlar. Gençlere büyük bir geçmişin, muhteşem bir geleceğin mimarı olduğu fikri verilerek ideali olan, hedefi olan insanlar olarak yetiştirilmeliler. Doyan, gezen, eğlenen varlık olmaktan çıkarılarak gelecekle ilgili plan ve projesi olan insan haline getirilmelidirler. Malum ikinci Mehmet ilkokul öğrencisi iken hocası kulağını çeker. Mehmet, duygu sömürüsü yaparak anlatır olayı. Babası “Sabah olsun da ben onu nasıl döverim bir görsün” der. Akşemseddin'i bularak yarın ki olacakları anlatır. Sabah okula giderken olacaklardan mutlu olacağını zanneden Mehmet, başına geleceklerden habersizdir. Akşam anlaşıldığı gibi şikayet edilen hoca, sopayı bir Mehmet'e bir babasına vurur. İşte o hareket Mehmet'i, Fatih haline getiren sebep. Hoca abide, eser muhteşem, kazanan memleket, lider ülke… İşte ne kadar da çok ihtiyacımız var bu tabloya. Öğretmenin padişahtan da büyük olduğu fikrine ne kadar da çok ihtiyacımız var. Öğretmenin Akşemseddin vasfında oluşuna, toprağın suya ihtiyacı kadar muhtacız. Son zamanlarda sapık öğretmen modası başladı adeta. Bir eşek kadar adam olmadık, öğretmene benzemedik yaratık, ilkokuldaki masum yavruya sarkıntılık ediyor. Milli eğitim de onu yerini değiştirerek ödüllendiriyor. Adeta hacda beraberindeki rehberlik ettiği kadına sarkıntılık eden sapık olduğu kadar hayvandan da aşağı imama verilen yer değişikliği cezası gibi. Bunları hem meslekten atacaksın, hem hapse atacaksın, hem de yüzüne tükürttüreceksin ki ibret olsun, ders alsın diğer sapık meyli olanlara. Öğretmeni sadece maaş ve diğer maddi imkanlarla değil, öğrenciye verecekleri ile de zenginleştirmeliyiz. Kalite ve kapasitesini zorlayarak en üst düzeye çıkarılmalıdır. Çünkü bugün internet bağlantısı ve bilgisayar hizmetini büyük reklamlarla sunanlar, öğrencinin öğretmenden daha iyi bilgisayar kullandığını, daha mükemmel internet kullandığı gerçeğini göremeden katılmış olmakla yetinilen ve sonunda birer kağıt verilerek taçlandırılan (!) duruma son verilmelidir. Yunus'un bir dörtlüğü ile okulda neler verilmelidir anlamalıyız. “Vardım mektebe eyledim ilim talep Dediler ki önce edep sonra edep Edepsizin ilmi, ilimsizin ise edebi olamaz” Mektepler sadece ilim verilen yerler değil, aynı zamanda ahlak edep verilen yerler de olmalıdır. Bunu da ahlaklı öğretmenler, edepli terbiyeciler yapabilirler ancak. Bir Özbek kelam-ı kibarında “Üstad ata, anadan da azizdir” der. Ah keşke...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.