Metin Feyzioğlu: Biz hizmet peşinde koşarız

Türkiye Barolar Birliği (TBB) baroları topluyor. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu yaptığı açıklamada, “22 Eylül’de baro başkanlarımızı Ankara'ya çağırdık. TBB sürekli kurultay peşinde koşan bir yapı değildir” dedi.

Metin Feyzioğlu: Biz hizmet peşinde koşarız
Yayınlanma:
Güncelleme:

Türkiye Barolar Birliği (TBB) baroları topluyor. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu yaptığı açıklamada, “22 Eylül’de baro başkanlarımızı Ankara'ya çağırdık. TBB sürekli kurultay peşinde koşan bir yapı değildir” dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, bazı baroların yaptığı olağanüstü seçimli genel kurul çağrısına karşılık, 22 Eylül’de 79 baro başkanını Ankara’ya çağırdıklarını söyledi. 3 ay önce TBB Genel Kurulu’nun yapıldığını hatırlatan Feyzioğlu, “3 ayda ne değişti de tekrar genel kurul isteniyor? 3 ayda değişeni söyleyeyim. Yargı Reformu Strateji Belgesi somutlaştı” dedi. Feyzioğlu, adli yıl açılışına gelmeyen bazı baroların meselesinin de yargı bağımsızlığı değil, Cumhurbaşkanı’na gidip gitmeme meselesi olduğunu kaydetti. Feyzioğlu, adli yıl açılışına katılmasına yönelik eleştirilere ise, “Biz avukatların, stajyer avukatların, 82 milyon vatandaşımızın sorununu çözmek için Alman Şansölyesiyle mi görüşmeliydik? O zaman mı alkışlanacaktık? İngiliz Başbakanı’na mı gitseydim? Elbette Türkiye’yi kim yönetiyorsa ona gittik, gideceğiz. Telaş nedir?” yanıtını verdi.

Feyzioğlu, bugün Erzurum Barosu’nun düzenlediği bir kısım etkinliğe katıldı. Erzurum Barosu’nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Feyzioğlu, bir gazetecinin, bazı baroların TBB’ye yaptığı olağanüstü genel kurul çağrısına ilişkin sorusu üzerine, şunları söyledi:

3 AYDA NE DEĞİŞTİ?

“Katılan da katılmayan da baş tacımızdır. Bizim aramızda bazı polemikler çıkartmak isteyenler var, biliyorum. Farkındayım. Bizim önümüzde çok önemli bir mesele var. Bizim hayatımız buna kilitlenmiş durumda. Yargı Reformu. Biliyorsunuz iki baromuz bizi olağanüstü kongreye çağırdı. 3 ay önce kongremizi yapmıştık zaten. Biz ne yapmışız diye sordum arkadaşlarıma. Biz ne yaptık da karşımızda bazı sevgili arkadaşlarımız böyle bir tepki gösteriyor.  Biz 10 bin değil, 100 bin değil, sadece bir kalemde 250 bin yeni iş imkanı yaratıyoruz genç avukatlara. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde var. Ve sayın Yargıtay Başkanımız da kürsüye çıktığında birlik başkanının cümlesine katılıyorum dedi. Avukatlarımıza özellikle genç avukatlarımıza iş imkanı buluyoruz. Bundan niye rahatsız olunuyor, bundan kim rahatsız olabilir? Avukatlar aç, genç insanlar aç, avukatlar da aç. 47 bin meslektaşım 5 yılın altında biliyor musunuz? Ve bunların işi yok. Ben çekiyorum bunun derdini. Hergün bu dert bana yansıyor, başkanıma yansıyor. Ve biz buna çözüm buluyoruz Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde.

AVUKATLAR KÖLELİK ŞARTLARINDA ÇALIŞTIRILIYOR

Bu belge ayrıca avukatın sorununu çözen her adımda vatandaşın da sorununu çözüyor. Bugün işçi arabuluculukta patronun karşısına tek başına çıkıyor. Patron, patronun avukatı, patronun mali müşaviri işçi tek başına. Önüne bir kâğıt konuyor. Bunu imzala deniyor. Biz o işçinin yanına barodan talep etmesi halinde avukat vermek istiyoruz. Bunun nesine karşı çıkar ya da karşı çıkılıyorsa neden karşı çıkılır? Bunları sorgulamak lazım. Yargı Reformu Belgesi’nde bu var. İşçinin hakkının avukat eliyle savunulması var. 25 bin stajyer avukat, var kölelik şartlarında çalıştırılıyor. Hepsine ücretli çalışma imkânı ve sigortalı olma imkânı getiriyoruz. Dünyanın neresinde avukatlık mesleğine sınavsız giriş kaldı? Bunu toptan çözüyoruz. Hukuk mesleklerine girişte baraj getiriyoruz ki bu muazzam bir şey.

metin-002.jpg

TUTSAK GAZETECİ SÖYLEMİ BİTECEK DİYE KORKUYORLAR

Düşünce özgürlüğünün Türkiye’de sorunlu olduğunu hepimiz söylüyoruz. Peki, düşünce özgürlüğünü nasıl garanti alacağız? Güvenilir bir yargı ile alacağız. Boş lafla, sloganla değil. Hakikaten gazetecilik yaptığı için mi tutuklu yoksa gazeteci kisvesi altında terör örgütünün üyeliğini yaptığı için mi tutuklu? Bunu birbirinden ayıracak muhteşem bir mekanizma getiriyoruz. Ama bu mekanizmayı getirdiğimizde birilerinin altından, tutsak gazeteci söylemini alıyoruz. Düşünce tutsak edilmiştir Türkiye’de. Türkiye bir diktatörlüktür söylemini o halıyı çekip alıyoruz. Çünkü Türkiye’ye diktatörlük diyecekler ki Türkiye’ye yönelik her senaryoyu yurtdışında pişirip bu topraklarda hayata geçirecekler. Çok önemli iki düzenleme geliyor. Bir. Düşünce özgürlüğü ile ilgili her suçun Yargıtay denetimine tabi olması. İki. Hâkimlerin tayin ve terfi, yükselmelerinde AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin ilke kararlarına uygun davranmaları.

HUKUK DEVLETİ SLOGANLA OLMAZ

Hukuk devleti sloganla olmaz. Hukuk devleti o parlak yıldızı vatandaşın eline verebilirsek gerçekleşir. Bunu diyalogla yapacağız. Kapıyı çalarsınız. Bu sorunları söylersiniz. Dinlenmezsiniz. Böyle bir sorun yok denir size. Hadi hep birlikte çıkalım, protesto edelim. Kapıyı çalarsınız. Buyur gel sorunların nelerdir, anlat denir. Anlatırsınız. Biz kapıyı çaldık da açılmadı mı? Bakın biz iki sene önce devlet kapısıdır, vatandaşa kapanamaz demiştim.   O kapı bize açık. Size açık. Hepimize açık. El birliğiyle bütün bu sorunları çözüm yoluna sokacak Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni hayata geçiriyoruz.

ALMAN ŞANSÖLYESİ’NE, İNGİLTERE BAŞBAKANI’NA MI GİDECEKTİK?

Sayın Cumhurbaşkanı Ekim ayında Meclis açılır açılmaz bu birinci önceliği olmalıdır dedi. Şimdi size soruyorum. Biz avukatların bin tane sorununu çözmek için, stajyer avukatların bin tane sorununu çözmek için, 82 milyon vatandaşımızın bin tane sorunun çözmek için Alman Şansölyesiyle mi görüşmeliydik? O zaman mı alkışlanacaktık? İngiliz Başbakanı’na ı gitseydim bu sorunlarımızı çözmek için. Elbette Türkiye’yi ki yönetiyorsa O’na gittik, gideceğiz. Gittiğimizde hüsnü kabul gördük mü gördük. Telaş nedir?

YARGI REFORMU HAZIR O YÜZDEN

Bundan tam 3 ay önce Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nu yaptı. Üç ay önce genel kurul yapmış bir birlik var. 3 ayda ne değişti de tekrar genel kurul isteniyor? 3 ayda değişeni söyleyeyim. Yargı Reformu Strateji Belgesi somutlaştı. Avukatların ve vatandaşlarımızın adalete ilişkin haklı şikâyetlerini çözüme bağlayacak yol haritası ortaya kondu. Ve ilk kanunlaşacak paket yazıldı. 3 ayda değişen bu. O zaman hepimize düşen gündemimizi sadece buna odaklamak. Yani çözüme odaklamak. Biz soruna çözüm bulmaya çalışıyoruz. Her çözüme sorun bulanlardan olmadık.

NİSPİ TEMSİL BİZİM DÜŞÜNCEMİZ DEĞİL

Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı’nın nispi temsil açıklamasına ilişkin de, “Bu bizim düşüncemiz değildir. Baroların temsil sistemine ilişkin herhangi bir cümle bizim konuşmamızda yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında buna değindi. Türkiye Barolar Birliği’nin gündemi bu değil. Bizim bir tek gündemimiz var. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin çıkması. O belgenin içinde de öyle bir konu yok. Bu bizim camiamızda bugün konuşulan bir şey değil. Çok uzun yıllardır konuşu1ulan bir husus. Barolarımızın farklı düşünceleri olduğunu da biliyorum. Farklı bir düşüncesi olan da Erzurum Barosu” dedi.

ERZURUM’DAN İSTANBUL BAROSU’NA SERT TEPKİ: BİZ NİSPİ TEMSİLDEN YANAYIZ

Erzurum Barosu Başkanı Av. Talat Göğebakan da, şunları söyledi, “Sanırım Mart ayıydı. Bizi Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu 7 baroyu Çankaya Köşkü’ne toplantıya davet ettiler. Hukuk Politikaları Kurulu’nun başkanı Sayın Cumhurbaşkanı. İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Adana, Trabzon, Erzurum. 7 baro. Bizi Ankara Baro Başkanı ağırladı ve biz Hukuk Politikaları Kurulu’na giderken toplantıya kimin başkanlık edeceğini sormadık. Sayın Cumhurbaşkanı da toplantıya başkanlık edebilirdi. Biz oraya gittik. Yargı bağımsızlığına aykırı bir hal görmedik. Şimdi Türkiye Barolar Birliği’ni olağanüstü seçimli genel kurula davet eden barolar orada yargı bağımsızlığına aykırı bir durum görmediler. Biz gittik. Başkan Vekili başkanlığında toplantı yaptık. Daha sonra Külliye’ye yürütmenin yol haritasını belirlemek için davet edildik. Katıldık. Yargıtay Başkanlığı Külliye’ye davet etti. Bir kısım barolar yargı bağımsızlığına, tarafsızlığına aykırı dediler ve gelmediler. Aynı akşam Sayın Yargıtay Başkanı Meclis bahçesinde de bir resepsiyon verdi. Hadi Külliye’ye gelinmedi, yargı bağımsızlığı. Ama Meclis bahçesinde Yargıtay Başkanı’nın verdiği resepsiyona da katılınmadı. Burada bir iyi niyet görmüyorum. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Adalet Bakanı meclis açılır açılmaz ilk yargı paketinin yasalaşacağını söylediler. Bir ay varken bu hamleleri biz çok anlamlı buluyoruz. İletişimi koparmaya çabalarını. Nispi temsil konusunda Sayın Başkanım biz konuşmadık, bizim böyle bir düşüncemiz yok dedi ama biz kendi düşüncemizi söylüyoruz. İstanbul Barosu için söylüyorum. İstanbul Barosu’nda avukatların şu an yüzde 82’sini temsil ediliyor. Yüzde 18’i temsil edilmiyor. İzmir’de, Ankara’da çok ciddi bir oran temsil edilmiyor. Nispi temsilde bir oy fazla alan sistemde İstanbul’da her şeyi kazanıyor. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de bir tek fazla oy alan herkes kazanıyor. Biz nispi temsile karşı değiliz. Gelmesini de istiyoruz. Son derece makul, demokratik bir yapının gelmesini istiyoruz. Sürdürülemez bir durum var. İstanbul Barosu yakın gelecekte tek başına hiç seçim yapmaya gerek kalmadan İstanbul Barosu bir yana Türkiye’nin 78 barosu yan yana gelse de İstanbul Barosu’nun elinden seçimi alamıyor. Bu ne sürdürülebilir ne demokratik bir durumdur. Biz nispi temsilde baro seçimlerinden yanayız.”

22 EYLÜL’DE BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI YAPACAĞIZ

Feyzioğlu, Göğebakan’ın bu sözleri üzerine şunları söyledi, “Türkiye Barolar Birliği’nin böyle bir düşüncesi yok. Barolarımızda farklı düşünceler var. Önümüzdeki hafta baro başkanları toplantısı yapıyoruz. Orada bunlar ortaya çıkar. Eteklerimizde ki taşları dökeriz. Ben birlik başkanı olarak burada tüm barolarımızın düşüncelerine aynı saygıyla yaklaşmak zorundayım. Aramızda müzakere ettikten sonra bizim de düşüncemiz elbette netleşir. Ama şahsi düşüncemi soracak olursanız ben böyle bir ihtiyaç açıkçası görmüyorum temsil sistemini değiştirecek. Şu an tek odaklandığım yer vatandaşlarımızın ve avukatların elini rahatlatacak Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin çıkması. Arkadaşlarımdan da istirhamının bunu engelleyecek, bunu gölgeleyecek hiçbir şey yapmayın. Yürüyelim, ucuna geldik. Yüzdük yüzdük sonuna geldik. BU güzel ortamı baltalamak emin olun genç avukatlara, stajyer avukatlara, cezaevlerinde adalet bekleyen 10 binlerce insanımıza haksızlık olur. Gelin bunu hep birlikte çıkartalım.”

GELMEYEN BAZI BAROLARIN MESELESİ CUMHURBAŞKANI’NA GİDİP GİTMEME MESELESİ

Adli yıl açılışına gelmeyen bazı barolar için meselenin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olmadığını kaydeden Feyzioğlu, “Cumhurbaşkanı’na gidip gitmeme meselesi. Cumhurbaşkanlığı sistemini benimsemeyebilirsiniz. Yerine parlamenter hükümet sistemi olsun diyebilirsiniz. Anayasaya ilişkin olması gereken noktasında itirazlarınız olabilir. Ama bugün bu anayasa yürürlüktedir. Bugün bu anayasaya göre hepimiz faaliyet gösteriyoruz. Dolayısıyla Yargı Reformu belgesi açıklanırken Külliye diye biz Cumhurbaşkanı’na gitmeyiz dediğiniz anda başka bir şey oluyor. Ben devlet ile iş konuşmam diyorsunuz. Ama biz bu devletin içinde iş yapmak zorundayız. Türkiye’nin şu anda hükümet merkezi orası. Ben yapmadım. Siz yapmadınız. Anayasa değişti. Hükümet merkezi böyle oldu. Biz de kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütüyüz. Oraya gidiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı randevu istiyor, oraya gitmek istiyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bir işi varsa oraya gidecek.

HUKUK TEFERRUATTIR DEMEDİM, BU NE KÖTÜ BİR ÇARPITMADIR?

Ben oraya gitmem dediğinizde samimi olmak lazım. Adli yıl açılışı sebebiyle gelmeyen meslektaşlarımı anlıyorum. Ama oraya gitmemin bu millete getirisi nedir ve gitmemeni zararı nedir? Dedik ki oraya gidip anlatmalıyız dedik. Çözüm daha da hızlandı. Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır demem vatan söz konusuysa hukuk teferruattır şeklinde değil ki. Bu ne biçim kötü bir çarpıtmadır. Baştan sona benim konum hukuktur. Vatan söz konusuysa bana ideolojik çevrelerden yapılacak her saldırı teferruattır. Vatan söz konusuysa canım da, makam, mevki her şey her saldırı bizim için teferruattır. Teferruat dediğim budur” ifadelerini kullandı.

Kaynak:Bülten

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.