Neden Fransa diye sorduk?

Fransa’ya tekrar geçmiş olsun. Bu yazımızda Orta Doğu'da akıtılan kanda tüm batılı ülkelerin parmağı varken saldırılar neden sadece Fransa’ya...

Neden Fransa diye sorduk?
Yayınlanma:
Güncelleme:

Fransa’ya tekrar geçmiş olsun. Bu yazımızda Orta Doğu'da akıtılan kanda tüm batılı ülkelerin parmağı varken saldırılar neden sadece Fransa’ya karşı düzenlenmekte bu sorunun cevabına değinmek istedik. Aslında Fransa saldırıları tüm dünyaya bir şey haykırıyor. Terör, artık bilinçli şekilde gözetim altında tutulduğu hapishanesinden, Orta Doğu topraklarından taşmış ve terörizme karşı sergilenen kontrol altında ki tutumlar yerini kontrolsüzlüğe bırakmaya başlamıştır. Orta Doğu’daki terör faaliyetlerine petrolü ve ABD-Avrupa gizli servislerini hesaba katmadan yaklaşmak en hafif tabirle 21. Yüzyılın cahillik sembolüdür. Orta Doğu’daki terörü sadece eğitimsizlik ve din eksenli çatışmalara bağlamak yüksek derecede siyasi katarakt hastası olmaktır. Ve bu kataraktın tedavisi göz hastanelerinde değil vicdanlarda yapılmaktadır. Bir yolunu bulsak ve Orta Doğu altındaki petrolleri bir çırpıda çıkarıp terazinin bir tarafına varilleyip koysak, öte tarafa da Orta Doğu üstünde bu petrollere sahip olmak için  akıtılan kanları varillesek ve şöyle tüm dünyanın gözü önünde tartsak, inanın bana akıtılan kanları koyduğumuz taraf sadece sıvı miktarı olarak ölçülse bile ağır basacaktır. Tabii karartılan hayatları, çalınan umutları, sürgün edilen kaderleri saymıyorum bile. İşte tüm bu dengeler çerçevesinde Fransa saldırılarını değerlendirdik. Ne olmuştu ona baktık. Her şey 13 Kasım 2015'te başladı Fransa için. Fransa’nın yedi bölgesinde eş zamanlı terör eylemleri düzenlendi. Bir Fransız'ın asla unutmaması gereken bir tarih 13 Kasım. 13 Kasım 2015 sessizliğin bozulduğu gündür. Avrupalının uykudan uyandığı, yıllardır kendilerinden binlerce kilometre ötelerde patlayan bombaların şehirlerinde yankılanmaya başladığı gündür. Tabii televizyonlardan izlerken Bağdat’ta, Kabil’de, Peşaver’de, Gazze’de ardı ardına patlayan bombalara sanki çok sevilen bir dizinin tekrarıymışçasına baktıkları için, 13 Kasım tarihinden sonra terörün kapılarını bir daha çalacaklarını beklemiyorlardı. Beklemiyorlarmış ki ‘Nice’ saldırısından sonra başbakanları çıkıp ‘Fransa terörle yaşamaya alışmalıdır’ dedi. Ve bu sözlerle aslında davetsiz misafirlerini ilk kez tanımaya başladılar. Peki günah keçisi olarak niçin Fransa seçildi. Işid neden Fransa’dan başka bir Avrupa ülkesine saldırmıyor ? Cevapları kategorik olarak derecelendirirsek eğer önce şunu söylememiz gerekir:  "Fransa, güçlüler içinde bir güçsüz." İngiltere, Almanya, İtalya gibi hem batı kültürünü temsil eden hem de Orta Doğu’ya operasyon çekebilenler arasında en zayıf halka. Yani Fransa, güçlülerin en güçsüzü. Diğer açıdan istihbarat yönüyle zayıf olmaları ve bir Macaristan, bir Bulgaristan, bir Romanya’ya oranla daha fazla Avrupai sayılması saldırıları üzerine çekmesinde diğer önemli etken. CNNTÜRK’te yayınlanan bir haberde IŞİD’in Fransa’yı seçmesinde diğer iki neden olarak Fransa’nın mazisinde ki sömürgeci tavrı ve de kent merkezlerine uzak bölgelerde adına ‘banliyö’ denilen (bizde ki varoş kelimesiyle anlamdaş) yerleşim yerlerinde sürülen sefil ve fakir hayat gösterilmiş. Ben bu görüşe katılmıyorum zira hem bu varoş yerleşmeler tüm Avrupa ve Amerika’da bulunmakta, hem de Fransa’nın haricinde Avrupalı sayılıp ta sömürgeci geçmişi olan birçok ülke mevcut. Deyim yerindeyse Fransa IŞİD’in gözünde Avrupa Birliği’nin sarı öküzü. İşe önce ondan başlanıp dalga dalga diğer Avrupa ülkelerine de sıçrayacak bir yangının ilk kozalağı. Tabii artık gerçekten el vicdan denilip IŞİD’i tamamen bitirme kararı alınmazsa.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.