Savaşın kaybedeni çocuklara Türkiye umut oluyor
İsrail -Filistin Savaşı her geçen gün giderek büyüyor. Filistin’de ailesini kaybeden çocukları Türkiye devlet koruması altına alacak. Çocukların gelecek hayatı, rehabilitasyon süreci ve psikolojik durumlarını Uzman Psikolog Servet Aşan ile konuştuk.
ÖZEL HABER: SAMET EKER
7 Ekim'de başlayan İsrail- Filistin Savaşı’nın kaybedenleri ilk başta çocuklar oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan öncülüğünde yürütülen çalışmalar kapsamında Filistin’de hayatını kaybetmiş ailelerin çocukları devlet koruması altına alınacak. Filistin ve Türkiye'nin ortak bir çalışma ile yürüteceği bu sürecin psikolojik etkilerini Uzman Psikolog Servet Aşan ile konuştuk.
“REHABİLİTASYON DOĞRU İLERLETİLMELİ”
Savaşı yaşayan çocukların rehabilitasyon süreci nasıl ilerletilebilir?
-Servet Aşan: Günümüzde milyonlarca çocuk, savaşlar, çeşitli çatışmalar ve daha birçok olumsuz durumlardan dolayı birçok psikopatolojik sorunla mücadele etmektedir. Savaşın toplumsal yıkıcılığı sadece savaşın sürdüğü dönemlerde değil, çok daha uzun sürelerde hem çocukları hem de yetişkinleri olumsuz etkilemeye devam eder.
Birey için çocukluk dönemi, bilişsel ve fiziksel açıdan çok önemli bir dönemdir. Bu dönemde yaşanılan olumsuz olayların çocukların geleceğinde de etkileri sürmektedir. Çocukluk döneminde savaşa ya da çeşitli çatışmalara maruz kalan çocuklarda; depresyon, dikkat eksikliği, öfke, stres, korku, panik, uyum problemleri, iletişim ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ciddi psikolojik sorunlar yaşanabilir.
Çocukların böyle bir ortamdan rehabilitasyon sürecine dahil edilme isteği toplumsal açıdan da çok değerli ve çok önemlidir. Ancak rehabilitasyon sürecini doğru ilerletmek bu adımdan daha değerlidir. Aksi halde var olan sorunlara yeni sorunlar eklenebilir.
Çocukların savaş ortamında ölüm düşüncesi ile tehdit altında olduklarını düşünmeleri, yoğun bir korku ve güven problemi yaşamalarına sebep olur. Aynı zamanda çocuğun dünyaya karşı iyilik, adil olmak ve güven duygusu gibi temel dinamikleri de sarsılmış hatta yok olmuş olabilir.
Çocukların en temel ihtiyaçları olan giyinme, beslenme ve güvenli yaşama ihtiyaçları karşılanamıyorken çocuk bu süreçte, depresif belirtiler sergilemeye, öfke problemleri yaşamaya ve dikkat eksikliği yaşamalarına sebep olabilecek bir ortamdan çıkarılıp, güvenli ve sakin bir ortama, beslenme, giyinme gibi temel ihtiyaçların karşılanabileceği bir ortama götürülmeleri rehabilitasyon sürecinin ilk adımlarıdır. Bu bağlamda çocukların rehabilitasyon sürecinde, oyun oynayabileceği ortamların yaratılması da oldukça önemli bir adım olacaktır.
Çocukların travma sonrası stres bozukluğu yaşamalarına sebep olabilecek olaylara maruz kaldıkları unutulmamalıdır! Bu süreçte sabırla onları dinlemek, güvende olduklarını hissettirmek, oyun oynadıklarında gözlem yapabilmek ve bu gözlemin sonuçlarına göre psiko-sosyal desteği sürdürmek, çeşitli meditasyonlarla gevşemelerini sağlamak, kültürel alışkanlıklarını mutlaka dikkate almak çocukların rehabilitasyon sürecinin kritik aşamalarındandır. Çocuklar büyüdükleri ortamdan farklı bir ortama geçiş yaparken kaygı duyarlar, bu kaygıyı en aza indirgemek de yine kültürel özelliklerini dikkate almak ve doğru iletişim kurmak ile sağlanabilir. Ani hareketlerden kaçınılmalı ve sakin bir davranış örüntüsü içerisinde çocuk ile çalışılmalıdır.
“SÜRECİ PROFESYONELLER YÜRÜTMELİ”
Türkiye’ye getirilen çocuklar için nasıl bir rehabilitasyon süreci izlenmeli?
-Servet Aşan: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı daha önce de bu durumlara karşı önemli roller üstlenmiştir. Çocukların yaşayacağı psikolojik sorunlara doğru müdahalede bulunmak, alanında uzman ve yetkin kişilerce çalışılırsa mümkün olacaktır. Çocukların geçiş sürecinde prosedürlere bağlı olarak toplu halde bir yerlerde uzun süreler bekletilmeleri kaygılarını arttıracaktır. Birçok prosedürün çocukları çok bekletmeden onlara tahsis edilecek olan güvenli ve sakin ortamlarda sürdürülmesi çocukların psikolojilerine yarar sağlayabilir.
Bakanlığın psikoloji alanında birçok çalışmalara katılan sivil toplum örgütleriyle irtibatta olmaları da önemli bir adımdır. Çünkü sivil toplum örgütlerinin tecrübelerinden faydalanmak da çocuklar için doğru bir yaklaşım olacaktır. Örneğin; Türk Psikologlar Derneği olarak biz bu tür çalışmalara destek sunmayı ve katkı da bulunmayı çok önemsiyor ve her zaman da bu konular da çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Destek istendiği halde çalışmalarımıza vakit kaybetmeden başlayabiliriz.
Çocukların götürüldüğü güvenli ve sakin ortam da rehabilitasyon sürecinin vakit kaybetmeden başlatılması, doğru analizler ve doğru müdahaleler ile sürdürülmesi sürecin hızlı ve pratik ilerlemesini sağlar. Çocukların oryantasyonunun doğru şekilde ilerlemesi için mutlaka kendi dillerinde anlaşabilecekleri görevlilerin ve uzmanların da olması sürece katkı sağlar. Daha sonrasında çeşitli bilişsel teknikler, oyun terapileri, psikolojik bilgilendirmeler ile duygularını ifade etmelerini sağlamak, kaygı, stres, korku ve panik gibi sorunlarla başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi ve geleceğe dair olumlamalar yapılması oldukça önemlidir.
“GRUP ÇALIŞMALARI İLE İLETİŞİM AÇIK TUTULMALI”
Aile yapısını kaybetmenin yanında kendi vücudundan da bir şey kaybeden çocukların gelişim sürecine yönelik nasıl bir yol izlenmeli?
-Servet Aşan: Savaşların acı sonuçları arasında insanların hayatını kaybetmesi ya da fiziksel anlamda çeşitli zararlar ve kayıplara uğraması, ampute olması gibi durumlarla maalesef ki karşılaşılıyor. Halbuki ne güzel söylemişti Farid Farjad: 'Acı dediğin evrensel olmalı. Bir çocuğun eline diken batsa bütün dünya yanmalı.' Fakat günümüz dünyasında böyle bir düşünceye hala ulaşamadık.
Çocukların aile üyelerini ya da ebeveynleri kaybetmesinin yanı sıra fiziksel zarar görmeleri de travma sonrası stres bozukluğu yaşamalarına sebep olabilir. Olay anının tekrar tekrar yaşandığını düşünmesi, olayın imgelerinin zihninde sık sık canlanması, uyku bozukluğu, kabuslar görmesi, altını ıslatması, sosyal ortamlardan kaçınma, öfke ve huzursuzluk gibi önemli durumlar görülebilir. Çocuk bu süreç de iletişim de olduğu kişiyi bir süre görmez ise onun kaybını bile düşünebilir. Bu bazen bir oyuncağını kaybetse bile görülebilir. Bu durumlarda çocukların, duygularını ifade etmeleri bir tür dışa vurum olmasına sebep olacaktır. Bu durumda çocuğun içsel rahatlaması için önemlidir.
Travmatik anılar kişinin olumsuz ve hatalı temel inançlar geliştirmesine sebep olabilir. Çocuğun kendisini ifade etmesi bu olumsuzluğa yönelik müdahaleyi kolaylaştırır. Çocuk öyküsünü anlatırken travmatik anılarının yeniden canlanması, durumun kabulü ve yeni çıkış yollarının bulunması için etkili bir süreçtir. Olumsuz ve hatalı düşüncelerin yeniden şekillenmesi sağlanabilir. Grup çalışmaları ile çocukların birçok konu üzerinde tartışmalarını sağlamak iletişim kanalarının açık olması çeşitli fikirler üretmeleri de sürece olumlu katkı sağlayacaktır.
Çocukların benlik saygısının ve geleceğe dair umutlarının olumlu yönde geliştirilmesi de süreç için önemlidir. Çocukların oyun oynamalarına vakit ayırmaları, güvenli hissedebilecekleri ortamda olmaları, akranlarıyla iletişim de olmaları, çeşitli atölye çalışmalarıyla duygularını ifade edebilecekleri ortamların yaratılması da sürece katkı sağlar.
“KÜLTÜREL ÖZELLİKLERE DİKKAT EDİLMELİ”
Alışık olmadığı bir toplum ve yapı içerisine gelen çocuğun adaptasyon sürecine hızlandırmak veya alışmasını sağlamak için neler yapılmalı?
-Servet Aşan: Çocukların bulundukları ortamdan farklı bir ortama geçiş yaptıklarında savaşın psikolojik sorunlarıyla mücadele ettikleri bilinmelidir. Oryantasyon eğitiminin verilmesi, kendi dillerinde iletişim kurabilecekleri kişi sayısının yüksek olması, çocukların kültürel özelliklerinin dikkate alınması, bulundukları ortamlarda savaşın görsellerinin kullanılmaması ve çocuğun bu görsellere ulaşmaması da (özellikle çocukların ya da zarar görmüş insanların görselleri) önemlidir. Bu adımlar adaptasyon sürecinin hızlandıracaktır.
“TOPLUMSAL DUYARLILIK ÇOK ÖNEMLİ”
Savaş bittiğinde çocuklara yönelik yaklaşım nasıl olmalı?
-Servet Aşan: Savaşlar maalesef ki dünyamızda dönem dönem farklı coğrafyalarda, farklı şekillerde karşılaştığımız bir gerçek haline geldi. Savaşların ağır yıkımları sadece şehirleri değil insanların hayatını da yok ediyor. Geriye kalanların psikolojik sorunları ortaya çıkıyor ve hayatı boyunca birçok nokta da bu sorunlarla mücadele ediyor. Toplumsal duyarlılık bu konuda önemli bir role sahiptir.
Sosyal platformlarda savaşa dair görsellerin yayılması bile psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Toplumun bu konularda duyarlılığı savaş bitiminde de devam etmelidir. Çocukların yaşadığı süreçler ile ilgili empati kurabilmek onlarla iletişimde dikkatli olmak oldukça önemlidir. Çocuklar hem dijital hem de gerçek hayatta şiddet içeren oyunlardan uzak tutulmalıdır. Onlarla iletişim halindeyken ani hareketlerden kaçınılmalı ve ses tonunuza dikkat etmelisiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.