Sevgi, hoşgörü ve tahrik edilen nefret
Ramazan ayı merhamet duygularının zirve yaptığı aydır. Bu ayda kendisi de aç kalan varlıklı insan diğerlerinin bir yılda, on bir ayda neler çektiğine...
Ramazan ayı merhamet duygularının zirve yaptığı aydır. Bu ayda kendisi de aç kalan varlıklı insan diğerlerinin bir yılda, on bir ayda neler çektiğine şahit olur, nasıl katlandığına tecrübe ile tanık olur. Yani “yerine koyma” işi bu ayda daha da güzel sonuçlara varır. Lakin yaşadığımız şiddet sarmalından nasıl kurtuluruzun yerine bu şiddet “ne zaman nasıl yapılırsa daha etkili olur” diye teröriste akıl veren, yol gösteren ruhundaki şiddet yanlısı hissiyatında dışa vuran kan dökücü adamların gazete köşelerindeki hezeyanlarına şahit oluyoruz. ”Ben olsam Ramazanda saldırırım” bu nasıl bir öfkenin mahsulüdür bilinmez. Yoksa “sürekli devrim, devrim kanla yazılır” gibi sol sloganları yeniden ve daha tehlikeli bir şekilde hayata mı geçirmek istiyorlar. Devleti yönetenleri ve yönetme üsluplarını beğenmeyebilirsiniz. Rahatsız olanların az olmadığı da malum. Lakin bunlardan kurtulmanın yolu devleti yok edecek, milleti buhrana sürükleyecek tahrikler olmamalıdır. Sandıkta başarısızsın anladık ama hani demokrattınız? “Ben senden makul yollardan kurtulamıyorum öyleyse şiddeti tahrik edip birkaç piyonla bunu başarabilirim” demek çaresizlik değil akılsızlık, kolaycılık ve ahlaksızlıktır. Bir zamanlar bir Karoğlan” vardı. Lakabının uygun olduğu bahtı kara bir adam. O da CIA ajanı bir adamın gazetesinde çıkan haberi ölüm haberi olarak vererek nice masumun ölüm emri olarak hayata geçirirdi. Görünen yüzü ile arka sayfadaki yüzü tamamen farklı olan bu adamların Türk devletine düşmanlığı çok eski yıllardan beri gelir. Kendilerine “Kemalist “diyen bu insanların ne yaptıklarını görüyoruz. Adına “Kemalist” denilen bu adamlar ilk yıllarda yobaz zannettikleri herkesi idama mahkum ettiler. Sonra da beraber ağladılar. Bu günkü şiddet sarmalının baş aktörleri “dinciler ve solcular” diyen Kandil herhalde yalan söylemiyor. “İftar vakti terör eylemi, tam da mayıştıkları zaman bir eylem” ne kadar ahlaksız ne kadar alçak ne kadar soysuz bir plan. Beyler iktidarla nimet paylaşımı alanında bir probleminiz olabilir. Ama bunu devletin varlığı, milletin birliği üzerinden sağlamaya çalışmayınız. Cumhuriyet kurulalıdan beri seçimi kim kazanırsa kazansın ”bizim sayısal değil siyasal çoğunluğumuz var” diyerek örgütsel ortakları bürokratları kışkırtanların şimdi sarılacakları tek iş kalmış o da “teröriste eylem planı hazırlamak” . Bunun neresi basın özgürlüğü, bunun neresi ifade hürriyeti? Sırf bu terör planı, eylem planı sunmaktan sizi gereken cezaya çarptırmak lazım. Aynı gazetenin nispeten daha olumlu, daha ılımlı ve makul bir yazarı son İstanbul patlamasından sonra getirilen görüntü yayını yasağını “dünyada hiçbir ülkede böylesi yok, zaten basın mensubu arkadaşlar sorumluluk sahibi insanlar” diye başlayan bir hezeyana varan ifadeler kullandı. Daha yakında Belçika’daki patlamada hangi kan revan görüntülerini görebildiniz? Ne kadar parçalanmış bedenleri yayınlayabildiniz? Başta bu sözü söyleyen adam sorumluluk sahibi değildir. Böyle bir idraksizlik olamaz. Terörü kışkırtarak, devletin varlığına kastederek birilerini iktidardan düşürmek ihtilal yapmaktan daha ahlaksız bir iştir. Halk sizi sevmiyorsa oy vermiyorsa sizin de hem üslup hem davranış ve tavır hem de metot değişikliğine gitmeniz gerekmez mi? Suçu başkasının başarı grafiğini kıskanarak terörle halletmeye tevessül etmeyiniz. Çok çalışınız ki sizi destekleyen de çok olsun. Bu kafayla bu akılla batmaya müstehaksınız unutmayınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.