Tarihler 1995'i gösteriyordu.
Sırplar eşit olmayan şartlarda Bosna-Hersek halkına saldırıyor. Hamile kadınların karnındaki bebeğin cinsiyeti üzerine iddiaya giriyor ve neticesinde kadının karnını yararak iddianın kazananı belirliyorlardı.
Eğer bebek ve anne bu şekilde katledilmekten kurtulmuş ve bebek dünyaya gelmişse annesinin köfte sevip sevmediğini bebeği kıyma makinesinden geçirip köfte yapıp annesine yedirerek öğreniyorlardı.
Avrupa'nın göbeğinde Sırplar Müslüman halka kıyım yapıyor yine her zamanki gibi Avrupa sessiz kalıyordu.
Sonra nasıl olduysa Avrupa Birliği olaylara el koydu.
Bosna halkına silahları bırakmasını söyledi ve ateşkes olacağının teminatını verdi.
Bosna halkı buna güvenerek silahları bıraktılar.
Böylelikle Sırplar hiç bir zorlukla karşılaşmadan ülkeye girdiler ve kıyım başladı.
- Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleşen en büyük katliam başlamış oldu.
Genç-yaşlı, kadın, çocuk demeden binlerce insan katledildi.
Srebrenitsa kırsalında 1000 kişiyi esir alan grup, Ratko Mladiç’in emriyle esirleri öldürmeye başlamıştı.
Daha sonra kimlik tespiti yapılmaması için cesetler askerler tarafından parçalanarak Kremetorium’da yakılmış ve toplu mezarlara gömülmüşlerdi.
Tam 64 toplu mezar! Resmi kayıtlara göre 8373 ölü! Yaklaşık 5 gün süren bu katliama Avrupa devletleri sanki gizliden gizliye destek verirmiş gibi sessiz kalmışlar, Srebrenitsa, Sırp katillere boyun eğmişti.
İçinde bulunduğumuz günler katliamın yıldönümü. Birçok insan katliamı unutmadığına dair paylaşımlarda bulunuyor sosyal medyada. Ana sayfanızı üstten aşağı taradığınızda bir kısmında katliam eleştirilirken diğer bir kısmında Suriyeli mültecilere ilgili acımasız yorumlar yapıldığını görürsünüz. Ne oldu bize?
Bugün eleştirdiğiniz katliamda öldürülenler dün size mülteci olarak gelseydiler onları da istemezdiniz öyle değil mi? Evet bizce de herkes vatanında yaşasın barış içinde, ama bu olmuyorsa Müslümana düşen diğer Müslüman kardeşinin ihtiyacını karşılamak. Bence de erkekler kalıp vatanlarını savunmalılar.
Ya siz kimsesiz olarak gelen Suriyeli kadınlara karşılığında hiç bir şey beklemeden destek olabilecek miydiniz?
Hanı cihat eden Mücahidin ailesine sahip çıkmak gerekirdi. Şu anda ülkede oluşan fikir Suriyeli kadınlar muhtaçlar, az bir bedel ya da karın tokluğu karşılığında onları nikahlayabilirsiniz ya da zaten nikahlı hanımınıza artistlik yapabilirsiniz kafamı bozma gider Suriyeli bir kadın alırım sesi de çıkmaz sen de görürsün gününü diye.
Evet ümmetin erkeklerine düşen buydu değil mi? Arkada kalana destek olmak yerine onun zor halinden istifade etmek! Ağzında böyle aşağılık laflar dolaşanlar, ailesinin yanında gelen erkeklere kızıyorlar ülkelerini savunmuyorlar diye.
Namusunu emanet edeceği bir delikanlı bulsa belki o da gidecek savaşa.
İllâ ki bekliyor muyuz katliam olsa bitse de yapanları eleştirsek diye.
Dün Srebrenitsa'da BM'ye güvenilmeyeceğini bilip silah bırakmaya karşı çıkanları eleştirenler bugün katliama karşı çıkanlarla aynı saftalar. Öyle ya yağmurlar yağdı yarıklar kapandı. Ölenler ne savunma yaparken ne de ölürken bize başvurmamışlardı onlara destek olalım diye.
Bize dokunmayan yılan bin yaşasın!
Bu veryansınım yanlış anlaşılmasın yine de. Çünkü bu zihniyetin dışında kalanlar her daim dünyanın neresi olursa olsun bir mazlum görse ona destek olmaya çalışır. Bosna Savaşında da böyle olmuştu, Çeçenistan'da da, Filistin'de, Doğu Türkistan ve Irak'ta bugün de Suriye'de olanlara tepkisiz kalmayıp elinden geleni yapanları gördük. Kollarından bileziğini çıkarıp bağışlayan anneleri, kumbarasını gönderen çocukları.
Dünyada hala mazlum coğrafyaların gözbebeği Türkiye. Ne olur biraz daha merhamet ve biraz daha sağ duyu. Bırakın da mazlumlar ülkemizin dirlik ve selameti için dua etmeye devam etsinler.
Onların duasıyla Rabbimizin arasında bir perde yok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.