Türkiye'de doğum oranlarının azalması: Geleceğe dair bir değerlendirme...

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en düşük nüfus artış hızına tanık olurken 100’üncü yılda, ülkenin doğum oranı 1,51 çocuğa kadar geriledi.

Türkiye'de doğum oranlarının azalması: Geleceğe dair bir değerlendirme...
Yayınlanma:

DEĞERLENDİRME: AYBALA ALMİNA MELEK

Türkiye, son yıllarda dikkat çekici bir demografik dönüşüm yaşıyor. Cumhuriyetin 100. yılında, doğum oranları 1,51 çocuğa kadar düşmüş durumda. Türkiye’nin gelecekteki sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını tümüyle değiştirebilecek olan düşük doğum oranlarının tersine ivme göstermesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çalışmalar gerçekleştirirken uzmanlardan da uyarılar peş peşe geliyor. Peki, doğum oranlarının azalması ne anlama geliyor ve gelecekte bizi neler bekliyor?

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMDE EKONOMİK ETKİLER

Doğum oranlarının azalması, uzun vadede nüfus yapısının yaşlanmasına yol açacak. Genç nüfusun azalması, iş gücünde daralmaya ve ekonominin dinamizmini kaybetmesine neden olacak. Bu durum, sosyal güvenlik sistemleri üzerinde de büyük bir yük oluşturacaktır. Daha az çalışan, daha fazla emekliyi finanse etmek zorunda kalacak olan ülke ekonomisi, sürdürülebilirlik açısından da tehdit altında kalacak.

ÇALIŞMA HAYATINDA KADINLARIN ROLÜ

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın da belirttiği gibi doğurganlık oranlarındaki düşüş, kadınların iş ve aile hayatı arasında denge kurma mücadelesiyle yakından ilişkili. Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranı, hala gelişmiş ülkelerin gerisinde. Yine, günümüz ekonomisinde tek maaş ile geçinmek imkansız hale gelirken kadınların kariyer-çocuk ikileminde kalması, doğum oranlarını yakından etkiliyor.

untitled-1-002.jpg

Bakanlık tarafından önerilen doğum izinlerinin artırılması, kreş ve bakım hizmetlerinin desteklenmesi ve esnek çalışma modelleri, kadınların iş ve aile dengesini sağlamalarına yardımcı olabilir. Ancak bu politikaların etkili olabilmesi için toplumsal cinsiyet rollerine dair farkındalığın artması ve iş yerlerindeki uygulamaların da bu doğrultuda değiştirilmesi gerekmektedir.

KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE

Doğum oranlarında küresel düzeyde de benzer bir eğilim gözleniyor. Dünya genelinde doğurganlık oranları, aile planlaması, eğitim ve ekonomik faktörlerdeki değişimlerle birlikte kadın başına yaklaşık 2,3 çocuğa düşmüş durumda.

Doğum oranlarının azalması, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ciddi bir demografik meydan okumadır. Bu durum, sadece bugünün değil, geleceğin Türkiye’sinin sosyal ve ekonomik yapısını da şekillendirecektir. Bu nedenle, hükümetin ve toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket ederek, kapsamlı ve sürdürülebilir politikalar geliştirmesi büyük önem taşımaktadır. Kadınların iş ve aile hayatını dengeleyebileceği, genç nüfusun destekleneceği ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanacağı bir Türkiye, bu demografik dönüşüm sürecini başarıyla yönetebilir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.