Ülkemizde bir daha darbe olmaması için
Ülkemiz ve milletimiz köklü bir tarihe sahip olmakla birlikte yaşadığı her asırda asra ışık tutan bir medeniyetin öncüsü olmuştur. Yardımlaşmayı,...
Ülkemiz ve milletimiz köklü bir tarihe sahip olmakla birlikte yaşadığı her asırda asra ışık tutan bir medeniyetin öncüsü olmuştur. Yardımlaşmayı, dayanışmayı bir gelenek haline getirip iri ve diri tutmayı başarmış ender bir toplumdur. Nitekim tarih boyunca girdiği her savaşta galip gelmiş, mağlup olduklarından ibret alıp yenilgiden bir sonraki aşamada zaferi inşa edecek doktrinlere ve ana stratejiye erişerek askeri, siyasi ve diplomatik temayülleri Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınarak bir okul haline getirip işlevsizleştirerek devlet olma şuurunu yaşayan öncü bir millet olmanın verdiği nimetler içerisinde hayat sürmüşlerdir. Savaşarak, göğüz göğüsse mücadele ederek zaferi elde edemeyenler çareyi şeytanla ve şeytan uşakları ile işbirliği yapmakta bulmuşlardır. Şeytanın mağlubiyet müptelalarına verdiği fikir ise dost görünümlü düşman olmanın ana stratejisine yani sizin gibi görünüp sizden olmayan politikasını uygulayarak gelecek zamana yönelik planlar içerisinde kaleyi içerden yıkmak olmuştur. Derun-i bir zekâya sahip olan devlet aklı ise tarih boyunca asla bu kumpaslara düşmemiştir. ( Çünkü devletin arkada da gözü vardır.) Her defasında düşmanı kendi silahı ile döverek, bazen de bunları birbirine dövdürerek ıslah edip geldikleri gibi göndererek, bu unsurları bize musallat edenlerin şekerlerini yükseltip, tansiyonlarını düşürmesini çok iyi bilmektedir ( ve bilecektir). Nitekim ülkemizde yaşanan son darbe hadisesi gösteriyor ki artık devlet yapısının işleyiş mekanizmasında tarihi temel ilkeleri korumakla birlikte değişime ve yeniliğe gitmesi gerektiği hususunda sinyaller vermektedir. Güç sarhoşluğu ile çok başlılığı ortadan kaldıracak, devletin hizmet politikasını güçlendirecek, halkın devlet ile millet bütünlüğünü temin edecek milli stratejik uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Silahı ve mührü kendisinde hissedenler cehalete yenilip asla tek güç sahibi olarak kendisini tanımlamamalıdır. Kuvvet yöneticilerinin bu gaflete düşmemesi ve bunun önlenebilmesi için devletimizin cumhur başkanı (başkomutan) öncülüğünde güçlü ve köklü bir değişikliğe ihtiyacı vardır. Bütün kamu kurum ve kuruluşlarını bil hassa Türk silahlı kuvvetlerin kendi bünyelerinde birçok kuvvet komutanlıkları ve daireleri vardır. Çağın şartlarını göz önünde bulundurursak eğer artık kuvvet komutanlıklarına da askeri yöneticilerin de üstünde idari bilimler, diplomasi, güvenlik ve istihbarat vb. bilim alanlarında uzman bürokratlar öncülüğünde hizmet etmeleri gerekmektedir. Yani artık kuvvet komutanları askeri stratejinin yanı sıra diğer bilimsel metotlarını da kapsayan en önemlisi devlet otokontrolünde sivil yöneticiler eşliğinde hizmet icra ederek hem ilerlemelerin hızının artışı, aynı zamanda da darbe gibi bir hadisenin tarih oluşu sağlanacaktır. Bu değerlerin neticesinde emniyet, güvenlik, diplomasi ve istihbarat sisteminde yerli ve milli bir denge oluşacaktır. Bu dengelerin eşliğinde devlet kendi içerisinde iç çatışmalardan, kurumsal zıtlaşmalardan ve ideolojik hastalıklardan arınarak tek hedef olan ülke, millet ve devlet vizyonu içerisinde ilerleyerek güç kazanacaktır. Eğer bir ülke yaşadığı zaman dilimi içerisinde dünyada öncü, halis ve lider bir ülke olmak istiyorsa emniyet, güvenlik, diplomasi ve istihbarat sistemleri cumhurbaşkanı himayesinde, devlet otokontrolünde korunarak çok başlılığın ortadan kaldırılıp milli ilke ve prensipler içerisinde ilerlemenin önü açılması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhur Başkanlığı (başkomutan) öncülüğünde Milli Güvenlik Kurulu aracılığı ile; Başkomutan Genelkurmay Başdanışmanı: Genel Kurmay Başkanlığı ile koordinasyonu kuracak. Başkomutan Kara Kuvvetleri Başdanışmanı-Kara Kuvvetleri komutanlığı ile koordinasyonu kuracak. Başkomutan Deniz Kuvvetleri Başdanışmanı-Deniz Kuvvetleri komutanlığı ile koordinasyonu kuracak. Hava Kuvvetleri Başdanışmanı-Hava Kuvvetleri komutanlığı ile koordinasyonu kuracak. Başkomutan Jandarma Başdanışmanı-Jandarma Genel Komutanlığı ile koordinasyonu kuracak. Başkomutan Sahil Güvenlik Başdanışmanı Sahil Güvenlik Komutanlığı ile koordinasyonu kuracak. Başkomutan Emniyet Başdanışmanı-Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordinasyonu kuracak. Özel Kuvvetler Komutanlığı ise genelkurmay aracılığı ile direkten cumhurbaşkanına (başkomutan) bağlanacak. (Bunun yanı sıra jandarma genel komutanlığı kırsal polis prensibinde içişleri bakanlığı bünyesinde faaliyet yürütecek.) Milli istihbarat teşkilatı aracılığı ile bütün kurum ve kuruluşları kapsayan istihbarat faaliyetleri toparlanıp Milli Güvenlik Kurulu istihbarat havuzuna sevk edilerek devletin bekası ve milli güvenlik öncelikli husus olup, ülkemizin, milletimizin ve devletimizin selameti sağlanmalıdır. Bütün kurum ve kuruluşları kapsayan uygulamalar ile dışardan sızmaların etkisiz hale getirilmesi ancak ve ancak bu derece köklü ve disiplin ilkeleri içerisinde milli duruş, milli görüş ve milli ilkeler merkezli plan ve programlar içerisinde erişilir… Tuzun tadı kendi başsınayken yoktur. Vakti ve zamanı iyi ayarlayıp doğru ve dengeli bir şekilde mutfakta kullanıldığı sürece her yemeğe tat veren unsurun adıdır tuz... Tuz gibi adamın da tek başınayken tadı yoktur.. Lakin tuz olmadan hiç bir yemeğin tadı olmadığı gibi tuz gibi adamlar olmadan da hiç bir problem çözülemez. Çünkü strateji mutfağında çözüm politikası inşa eden teori merkezi TUZ' dur... TUZ' un değerini bilmek lazım... Yüce Allah ülkemizi, devletimizi ve milletimizi en önemlisi imanımızı korusun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.