Ulucanlar Cezaevi yakın tarihe ışık tutuyor

ÖZEL HABER GÜLTEN KURT Bir dönemin acılarla ve işkenceleriyle anılan Ulucanlar Cezaevi, şimdi müze olarak yakın tarihe ışık tutuyor. 81 yıl acılara ve dramlara ev sahipliği yapan cezaevi, şimdi ise müze ve kültür sanat merkezi olarak gelecek nesillere bilgi aktarımı yapıyor. 1925 yılında ülkemizin ilk hapishanesi olarak inşa edilen Ulucanlar Cezaevi’nin adı yıllar sonra acılarla, işkencelerle, aile dramlarıyla bütünleşti.  Ecevit’ten, Deniz Gezmiş’e, Mehmet Kemal Pilavoğlu’ndan Necdet Adalı’ya da bir çok ismin zorunlu ikametgahı haline geldi. Yaşanan olaylar, anlatılan hatıralar geniş çevrelerce yıllarca dillendirildi, dillendiriliyor. 81 YIL AÇIK KALDI 2006 yılında kapatılan ve 2009 yılında Altındağ Belediyesi’ne devredilerek, restore edilen cezaevi 15 Haziran 2011 tarihinde müze kimliğiyle kapılarını yeniden ziyaretçilerine açtı. 81 yıl boyunca infazlara ve mahkûm isyanlarına tanıklık eden, Türk siyasi ve edebi hayatının önemli isimlerinin kaldığı Ulucanlar Cezaevi, artık yakın tarihe tanıklık eden önemli bir müze. Aynı zamanda kültür sanat merkezine de dönüştürülen cezaevi Başkent Ankara’nın en önemli eserleri arasındaki yerini aldı. DENİZ GEZMİŞİN İDAMI Özellikle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asıldığı darağacı ilk günkü gibi yoğun ilgi görürken, merak ve hüzün duyguları içinde ziyaret ediliyor. Müzede ayrıca, tanınmış birçok mahkumun kişisel eşyalarının yer aldığı bölüm en çok ilgi gören kısmı. GELEN BİR DAHA GELİYOR Yıldan yıla ziyaretçi rekoru kıran müzenin bir diğer özelliği de ziyaret edenlerin, bir süre sonra tekrar ziyaret etmesidir. İçinde barındırdığı balmumu heykeller, araç gereçler, ranzalar, görüşme odaları ve hücrelerdeki seslendirmeler, insanlara o anki ruh halini bire bir yaşatıyor. Bu duyguyu yerinde yaşamak isteyen ziyaretçiler, bir sonraki ziyarete yanında başkalarını da alarak tekrar geliyor.