Vatan yahut daşlık

Suriyelilere vatandaşlık verilmesinin gündemde olduğu şu günlerde tarih kitaplarının yapraklarını şöyle hafif bir araladım, her şeye yeniden başlamaya...

Vatan yahut daşlık
Yayınlanma:
Güncelleme:

Suriyelilere vatandaşlık verilmesinin gündemde olduğu şu günlerde tarih kitaplarının yapraklarını şöyle hafif bir araladım, her şeye yeniden başlamaya karar verdiğimiz o günlere gittim. Kurtuluş Savaşı yıllarına… Amasya Genelgesi’nin ilk üç maddesine yer verdiğimiz aşağıdaki satırlar bana bir milletin bağımsızlığını tekrar kazanmak için yola koyulduğu o tarihi anı hatırlattı. İnsan düşünmeden edemiyor, acaba bugün olsa tekrar başarabilir miyiz diye soruyor kendi kendine. Ne diyordu Amasya Genelgesi’nin ilk 3 maddesi:

  1. Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
  2. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
  3. Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
İşte o günkü vaziyetin tasavvuru ve harekât planı bu 3 maddeyle düşülmüştü zabıtlara. Şimdiler de dedelerimizin verdiği bağımsızlık mücadelesini kendimize emsal olay alarak Suriyelilerin bu kayıtsız ve olayları akışına bırakmış gamsız hallerine veryansın ediyoruz. Meselenin siyasal İslamcıların ellerinde ve dillerinde iyiden iyiye duygusallaştırıldığı şu günlerde ne yazık ki Suriyelileri eleştirmek adeta bir günah- ı kebirmişçesine tepki topluyor. Tepkiliyiz! Çünkü onlar ne olursa olsun ‘Suriye’nin ve Suriye halkının kaderi bizim ellerimizde, yalnızca bizim ellerimizde’ diyemediler. Türk halkı Suriyeli sığınmacılara ilk günden beri insani yardımı esirgememiş ve ihtiyaç duydukları müddetçe de esirgemeyecek karakteri bünyesinde taşımaktadır. Lakin milletimizin insani hoş görüsünde tek kırmızı çizgi vardır o da vatan meselesidir. Her şeyden evvel şunu unutmamalıyız ki vatanın sahibi iktidar sahipleri değil vatan toprağı üzerinde yaşamakta olan millettir. Vatanları olan Suriye’yi iktidar sahibine terk etmekle millet olarak ilk gafletlerini göstermişlerdir. Yine unutmamalıyız ki vatanlar; dağıyla, taşıyla, deniziyle, ormanıyla, eserleriyle, inşalarıyla, madenleriyle, gökyüzüyle üzerinde yaşayan tüm vatandaşların hisse sahibi olduğu topraklardır. Türkiye için konuşacak olursak her birimiz bu ülkenin tüm zenginliğinin 79 milyonda bir ortağıyız. Aramıza yeni ortaklar alınıp alınmayacağına da millet olarak yine bizler karar veririz. Peygamber efendimiz döneminde eşi benzeri görülmemiş olan yardımlaşma olayı Ensar-Muhacir efendilerimizden örnek verecek olanlara ise peşin cevabım şudur. Ensar ve Muhacirler birbirleri ile aynı toprakların çocuklarıdırlar. Ekonominin gelişmediği ve basit para piyasasının hâkim olduğu yıllardır. Devletlerin vatandaşlarına karşı çok minimal ölçüde sorumlu oldukları yıllardır. Ve her şeyden önemlisi Ensar ve Muhacir önemli ölçüde akrabalardır, amcaoğludurlar, teyzeoğludurlar. Aynı dili konuşurlar aynı yemeklerden hoşlanırlar, düğünlerinde aynı şekilde eğlenirler Ensar ve Muhacir dediklerimiz. Şimdi zoraki şekilde iki milleti kaynaştırmanın beraber yaşamaya alıştırmanın sosyal açıdan doğuracağı sorunları ise hiçbir yetkilinin göz ardı etmeye hakkı yoktur. Geldiğimiz noktada ağır eleştirilerin veya püf noktalı analizlerin pek bir anlamı kalmamıştır. Suriyeliler kaderi olarak bir dönüm noktasındadır. Türk sosyoloğu-toplumbilimci Cemil Meriç “Bu Ülke” adlı eserinde “Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaramazlaştıranlardır” der. Kader sizleri bir ülkeyi yaşanmaz kılmak için onlarca sebeple karşı karşıya bırakabilir. İşte milliyetçilik dediğimiz kavram tam bu sırada tarih sahnesindeki yerini alır ve seyreyler. Vatanı yaşanmaz kılacak sebepler ile mücadelemi verilmektedir, aidiyet duygusunu da alıp ata toprakları terk mi edilmektedir? Ne diyordu bir diktatör ‘ Atalarımız zamanında da Almanya atalarımıza bir armağan olarak verilmedi, tam tersine kendini kendinden yarattı’. Bugün Suriyeliler; ya kendini kendinden yaratacaklar ya da hiç yaratılmamış gibi olmayı kabul edecekler. Milletler tarihi göstermektedir ki hem vatanı terk edip hem de geleneklerini, dilini yaşatma güdüsü kuru bir hayaldir, pembe bir rüyadır. Tarih asimile olmuş ve hiç yaratılmamış gibi olan milletler çöplüğüdür. Bugün Suriyeliler ya vatandaşlığı kabul edip ebediyen vatansız kalacaklar, ya da ülkelerine dönüp topraklarını yeniden "vatanlaştıracaklar."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.