Zaferlerle dolu muhteşem ay: Ağustos

26 Ağustos 1071’de Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Malazgirt Zaferinin ardından, Otlukbeli, Çaldıran; Mercidabık, Mohaç, Sakarya ve nihayet 30 Ağustos 1922’de gerçekleşen Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile zaferlere koşuldu.

Zaferlerle dolu muhteşem ay: Ağustos
Yayınlanma:

DEĞERLENDİRME: Dursun ERKILIÇ

Türk Milletinin zaferlerle dolu şanlı tarihinde ağustos ayının özel ve ‘ayrıcalıklı’ bir yeri vardır.

Ağustosun bu özelliği, kimi yönleri ile tarih sayfalarında kalırken kimi yanları ile de çeşitli etkinliklerle anılmakta, kutlanmaktadır.

Yazar Oğuz Çetinoğlu, ağustosun ‘muhteşem’liğini ve Türk tarihi içindeki yerini belirtmek için kaleme aldığı bir yazıda; “Ağustos, batı kökenli bir kelime. Roma İmparatoru Avgust’tan, yılın sekizinci ayına isim olarak konulmuş. Biz onu, ‘Ağustos’ olarak benimsemişiz. Kelime olarak mânâsı: Muhteşem” diyen Oğuz Çetinoğlu, ardından da şu değerlendirmeyi yapar:
“Köken itibariyle yabancı. Fakat biz onu Türkçeleştirmişiz. Kelimenin ‘muhteşem’ mânâsına köklü ilâveler yapmışız. Dünya üzerinde hiçbir millet, ağustos ayına, bizim kadar mülkiyet mührü vuramamıştır. Takvimlerin, ağustos ayına ait her yaprağında, muhteşem bir zaferimizin adı vardır.”

NELER YOK Kİ...

26 Ağustos 1071’de Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Malazgirt zaferiyle başlar bu aydaki zafer serimiz.

Aslında, 1071’den önce de Anadolu’da Müslüman Türkler yaşıyordu. Ancak, Malazgirt Zaferi ile yönetimde de söz sahibi oldu Türkler.

26 Ağustos 1071’i sadece bir zafer olarak görmek ‘basitliğe’ düşmek olur; çünkü bu tarih aynı zamanda, bugün üzerinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kadar uzanan ve 900 yılı aşan bir sürecin başlangıcıdır.

Bu süreç pek çok Türk devletinin kurulduğu-yıkıldığı, pek çok zaferlerin kazanıldığı bir dönemdir.

Malazgirt’in ardından, Otlukbeli, Çaldıran; Mercidabık, Mohaç, Sakarya ve nihayet 30 Ağustos 1922’de gerçekleşen Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi; Türk Milletinin ağustos ayına sığdırdığı nice büyük zaferlerin adı ve adresidir...

Bu milleti tarih sahnesinden silmek isteyenler en büyük tokadı ağustos ayı içinde yemiştir...

ŞUNU HERKES BİLMELİ Kİ...

Bugün ele alacağımız 30 Ağustos Zaferi, Türk Milletinin verdiği Kurtuluş Savaşı’yla özgürlüğünü kazandığı ve varlığını tüm dünyaya kabul ettirdiği, Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin kazanıldığı gündür...

Türk Ulusu’nun özgürlüğüne olan düşkünlüğünü tüm dünyaya kanıtladığı tarih olan bu büyük günde; Mehmetçiğin kahramanlık destanı yazışını yüreklerimizde yaşatıyor, şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz...

Tüm dünyanın bilmesi gereken bir gerçeği bu vesile ile hatırlatmakta fayda var: Şu iyi bilinmelidir ki; şartlar ne olursa olsun, bağımsızlığı, özgürlüğü ve vatanı söz konusu olduğunda, 30 Ağustos gibi nice mucizeler yaratır, destanlar yazar Türk Milleti... Büyük fedakarlıkların ve bedellerin ürünü olan Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak, çağdaş uygarlık yarışına, yine bu inanç ve azimle devam edecektir...

HAZIRLIKLAR VE BÜYÜK TAARRUZ

Sakarya Savaşı’ndan sonra, Yunan Ordusu’nun hazırlık yapmasına fırsat bırakmadan taarruz yapılması istenmiş, fakat ordunun buna hazır olmaması yüzünden vazgeçilmişti.

Daha sonra yağışların başlaması dolayısıyla taarruz ertelendi ve her an taarruz yapılacakmış gibi hazırlık yapıldı.

1921 Eylül ayında seferberlik ilan edilmiş olduğundan ordunun er ihtiyacı büyük ölçüde giderildi.

Sakarya Savaşı’nda, yiyecek, giyecek, cephane yokluğu yüzünden artan firar olayları kalmadı. Ordunun ihtiyacı olan malzeme, silah, cephane çeşitli yollardan sağlanırken eğitim ve disiplin mükemmel düzeye getirildi. Ordu içinde emir-komuta zinciri sağlandı.

Cephe gerisinde de güvenlik önlemleri alındı. Ordunun komuta heyeti, uzun savaş yıllarında yetişmiş, tecrübeli komutanlardan oluşuyordu. Yeni getirilen erlerle ordunun sayısı 200 bine ulaştı. Yiyecek, giyecek, cephane yeterli düzeye getirildi. Bir değil birkaç meydan savaşı yapılması ihtimali ile hazırlık yapıldı.

Artık, Türk Ordusu vatan topraklarını kurtarmak için Başkomutan’ın taarruz emrini bekliyordu...

Geceli-gündüzlü, göğüs göğüse geçen çarpışmaların ardından iş son darbeye gelmişti.

Bunun için Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” emri bekleniyordu. O emir de gecikmedi ve Türk Ordusu 30 Ağustos Zaferinin coşkusu ile 9 günde İzmir’e girdi...

Bu büyük zaferin her günü Türk halkı için sevinç ve gururu kaynağı oluyordu...

Afyon’dan İzmir’e kadar vatan topraklarının düşmandan temizlenmesinin gururunu yaşayan Türkler, aynı zamanda, 4 Eylül’de Uşak civarında esir alınan Yunan Başkomutan Vekili Trikopis’e bir misafir gibi davranan Atatürk’ün, verdiği insanlık dersinin onurunu duyuyordu.

Komutanlıktaki büyüklüğünü bir kez daha ispat eden Mustafa Kemal, 30 Ağustos zaferinin uzantısı olarak İzmir’in alınmasından sonra halka “Asil Türk Milleti! Büyük zafer münhasıran senin eserindir. Büyük ve necip Türk milleti, Anadolu’nun kurtuluşu zaferini tebrik ederken sana İzmir’den Bursa’dan Akdeniz ufuklarından ordularının selamını takdim ederim” diye sesleniyordu.

Ağustos sevinci yüreğinizden eksik olmasın...

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.