4. Yargı Reformu Paketi hayatımızda neleri değiştirecek?

Hukukçu, Sağlık ve Sosyal Politika Stratejileri Merkezi (SADEM) Genel Sekreteri Av. Abdullah Polat dördüncü yargı paketini siz değerli Anadolu Gazetesi okurları için kaleme aldı.

4. Yargı Reformu Paketi hayatımızda neleri değiştirecek?
Yayınlanma:
Güncelleme:

Hukukçu, Sağlık ve Sosyal Politika Stratejileri Merkezi (SADEM) Genel Sekreteri Av. Abdullah Polat dördüncü yargı paketini siz değerli Anadolu Gazetesi okurları için kaleme aldı.

Polat, 18.06.2021 Tarih ve 149 Başvuru Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin yasalaşması ve beraberinde getirdiği değişiklikler hakkında kaleme aldığı sizlerle paylaşıyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Mayıs 2019’da açıklanan "Yargı Reformu Strateji Belgesi" belge doğrultusunda hazırlanan Dördüncü Yargı Paketi, içinde bulunduğumuz yılın Ocak ayından beri gündemde ve TBMM onayından geçip geçmeyeceği merak uyandırıyordu. Adalet ve Kalkınma Partisi ise, Dördüncü Yargı Paketi ile ilgili çalışmanın Haziran ayı başında tamamlandığını açıklamıştı.

Onaya sunulan kanun teklifi, ilk olarak 32 madde olarak belirlenirken bazı kanun maddelerinin son düzenleme ile çıkarılması sonucunda 27 maddelik son hali verildi. Meclise verilen kanun teklifinde eski eşe karşı işlenen suçlarda cezanın arttırılması maddesi de yer alırken ısrarlı takibe ceza verilmesi ise son anda taslaktan çıkarıldı. Bunun yanı sıra, "Yargı Reformu Strateji Belgesi"nde yer alan çocuk mahkemelerinde "cübbesiz" yargıç ve savcı düzenlemesi de paketten çıkarıldı.

Edindiğimiz bilgiye göre, bu düzenlemenin paketten çıkarılmasında, özellikle 15 yaş üzerindeki gençlerde "yargının otorite ve caydırıcılığı" algısını olumsuz etkileyeceği düşüncesi etkili oldu.

Geldiğimiz aşamada, Adalet Komisyonu, Dördüncü Yargı Paketi olarak bilinen 18.06.2021 Tarih Ve 149 Başvuru Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni görüşmek üzere 23.06.2021 tarihinde toplandı ve komisyon çalışmaları sonunda teklif kabul edildi.

Yeni paket 27 madde içeriyor ve 7 ayrı kanunda düzenleme yapıyor. Bugünkü yazımda Meclis onayından geçen “4. Yargı Paketi”nde yer alan önemli değişikliklerden bahsedeceğim.

● Öncelikle çok önem verdiğimiz kadına karşı şiddetle mücadelede önemli bir değişiklik yapılacak. Kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının BOŞANMIŞ EŞE karşı işlenmesi hali de ağırlaştırıcı sebep sayılacak. Yani, eşe karşı işlenen "kasten öldürme", "kasten yaralama", "eziyet" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarında kabul edilen cezayı artırıcı nedenler, boşanmış eşi de kapsayacak. Eski eşe karşı işlenen kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi “nitelikli hal” kapsamında ele alınacak ve faile verilen ceza artırılacak. Bahsi geçen suçlar daha önce sadece eşe karşı işlendiğinde ağırlaştırıcı sebep kabul ediliyordu.

● Öte yandan 4. Yargı Reformu ile, ceza hukukunun önemli konusu olan adli kontrol tedbirine ilişkin de üst sınır düzenlemeleri getirildi. Adli kontrol tedbirinin üst sınırı asliye cezalarda 2 (uzatma süresi 1 yıl), ağır cezalarda 3 (zorunlu hallerde 5 yıl), terör suçlarında ise 6 yıl (uzatma süresi en çok 4 yıl) olabilecek. Bu düzenlemede yer alan süreler çocuklar bakımında yarı oranında uygulanacak.

Ev hapsi verilmesi halinde ise, kişinin evde geçirdiği sürenin yarısı cezasından düşürülecek. Yani, konutu terk etmeme yükümlülüğü altında geçen her 2 gün, cezanın mahsubunda 1 gün olarak dikkate alınacak.

Şüpheli veya sanığın Adli Kontrol yükümlülüğünün devam edip etmemesine en geç 4 ayda bir soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkemece karar verileceği hüküm altına alınıyor.

Ayrıca, yurtdışı yasağı, ev hapsi gibi adli kontrol kararları için her 4 ayda bir gözden geçirme yapılacak. Buna göre; sakıncalı olmadığına hükmedilirse, yurtdışı yasağı kaldırılabilecek.

● Katalog suçlardan tutuklamalara "SOMUT DELİL" kriteri getiriliyor. Buna göre örneğin terör suçundan şüpheli görülen kişinin terör örgütü ile ilişkisi, somut delillerle kanıtlanması mecburi tutulacak.

Peki katalog suçlar nelerdir? Mevcut mevzuata göre; terör, soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, çocuğun cinsel istismarı, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek için örgüt kurma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, düşmanla işbirliği yapma, anayasayı ihlâl, cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyanın da aralarında bulunduğu suçlar "Katalog Suç" kapsamında bulunuyor.

Halen Sulh Ceza Hakimliklerince verilen tutuklama kararına yapılan itirazlara üst numaralı Sulh Ceza Hakimliği yerine üst mahkeme olan Asliye Ceza Mahkemesi bakacak. Tutuklama kararlarında adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren deliller somut olayda gösterilecek ve kararda mutlaka yer alacak.

● Lekelenmeme hakkı çerçevesinde sanıkla ilgili sadece hakkındaki suçlamaya ilişkin deliller iddianameye konulacak.  Buna göre; savcılıkça hazırlanan iddianamede, ilgiliye atfedilen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmeyecek.

● Mevcut uygulamada tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtlar kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda Cumhuriyet Savcısı denetiminde yok edilmesine ilişkin hükmün kapsamı genişletiliyor. Teklifte, beraat kararı verilmesi durumunda hakim denetimi altında aynı usul ve esaslarla bu kayıtların yok edilmesi ve durumun en geç 15 gün içinde ilgilisine yazılı bildirilmesi düzenleniyor.

● Türk Ceza Kanunu'ndaki "etkin pişmanlık" ilkesinin benzeri, vergi suçları için de uygulanacak. Vergi Usul Kanunu'nda yer alan "pişmanlık ve ıslah" düzenlemesine göre, suç konusu eylem, örneğin vergi kaçakçılığı, kamu makamlarının bilgisine girdikten sonra kişi "pişmanlık" hükümlerinden faydalanamıyor.

Pakette yer alan düzenlemeye göre ise kişi suç konusu eylemin cezasına yönelik yargısal süreç başlamadan önce "etkin pişmanlık"tan yararlanırsa ödeyeceği ceza yüzde 50; yargısal süreç başladıktan sonra yararlanırsa yüzde 25 indirime tabi olacak. Ancak bütün bu süreçlerde uzlaşma aranacak ve suçtan olumsuz etkilenen taraf istediğinde yargı yoluna başvurabilecek.

● 4. Yargı Paketi ile önemli bir mağduriyetin önüne geçilmesi de hedefleniyor. Mevcut düzenlemeye göre haklarında ifadeleri alınmak üzere yakalama kararı bulunanlar, otel ve yol çevirmesi gibi durumlarda bulundukları yerlerde hemen gözaltına alınıyorlardı. Bu uygulama sona eriyor. Genel Bilgi Toplaması (GBT) yapılan, otel, seyahat sırasında çevirme gibi durumlarda, ifade almak için gözaltı işlemi de yeniden düzenlendi. Buna göre; bu durumdaki kişilere bir defaya mahsus taahhütte bulunma hakkı veriliyor. Kişiler belirlenen tarih ve saatte adliyede hazır olacaklarına söz verirlerse gözaltına alınmayacak. İfadesi alınmak amacıyla düzenlenen yakalama emri üzerine mesai saatleri dışında yakalanan ve belirlenen tarihte yargı merci önünde hazır bulunmayı taahhüt eden kişi, cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda serbest bırakılabilecek.

Buna göre, mesai saatleri dışında şüphelinin ifadesini almak için bir kereye özgü, tahhüt istenecek. Sözünü yerine getirmeyen kişiye ise bin lira para cezası kesilecek.

● İdareye yapılan başvurularla ilgili idarenin cevap verme karar süresi, 60 günden 30 güne düşürülecek. Ayrıca idari yargıda gerekçeli kararların 30 gün içinde yazılması sağlanacak. Bu düzenleme ile de kişinin menfaati ve yararı yine üstün tutuluyor. Buna göre; idari başvuru neticesinde gelen cevaba yönelik kişinin idari yargı yoluna başvurma süresi 60 gün olarak aynen korunuyor.

● Söz konusu paketin en dikkat çekici yanı hukukun en önemli güvencesi olan savunma hakkını kısıtlıyor olması. Avukatın müvekkili ile görüşmesi, “soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek somut varlıkların bulunması halinde” sınırlanabilecek. Bu düzenleme aynen yasalaşırsa, "soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek somut varlıkların bulunması halinde", avukatın müvekkiliyle görüşmesi "bekletilebilecek", yani gerekçe ortadan kalkana kadar izin verilmeyecek.

“Soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek somut varlık” ifadesinin, hukuki değil de keyfi olarak tanımlanabilme olasılığı mevcut. Savunma hakkı hem somut gerçeği ortaya çıkarmak için vazgeçilmez hem de suç isnadı altında bulunan kişi için adeta yaşam güvencesidir. Şu an ki uygulama zaten özellikle soruşturma aşamasında avukatı, soruşturmanın dışına çıkarmak yönünde iken, yeni düzenleme ile etkisi daha da azaltılmaya çalışılan avukatlık faaliyeti neticesinde, avukatı ile görüşemeyen kişinin işkenceye uğrayıp uğramadığını, baskı altında olup olmadığını bilemeyeceğiz. Güçlü bir savunma yoksa, yargılama faaliyeti de mümkün olamaz.

Bu çok önemli düzenlemelerin yanı sıra;

● Hakim adayları ile avukat stajyerlerine Anayasa Mahkemesi'nde staj yapma imkanı getirilecek.

● Bilişim suçları ile banka ve kredi kartlarına ilişkin suçlarda mağdurun oturduğu yer mahkemesi de yetkili olacak. Bu düzenlemede ise, dolandırıcının sabit bir yerde bulunmaması ve bir çok mahkemenin bu nedenle "takipsizlik" kararı vermesi etkili oldu.

● Tebligatlar, dosyada varsa tüm taraflara ayrıca telefon telgraf e-posta gibi yollarla da bildirilecek.

● Mağdur olarak mahkemeye başvuran kişiye, şikayetçi olduğu dosya ile ilgili, mahkemeye çağrı kağıdının yanı sıra, iddianame de gönderilecek. Adalete daha kolay erişim amacıyla iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi sanığa ayrıca telefon, faks, elektronik posta gibi araçlarla bildirilecek. Bu bildirim ayrıca suçun mağduruna ve şikayetçiye de aynı usulle yapılacak.

● Mahkemeler ifade için, çağrı kağıdının yanı sıra ayrıca, e-posta, kısa mesaj yöntemlerini de kullanabilecek.

● Komisyondaki görüşmelerinde teklife ihdas edilen düzenlemeye göre de Kovid-19 salgını sebebiyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlülerin izinli sayılmalarına ilişkin süre, 30 Kasım 2021'e kadar uzatılabilecek.

● 31 Temmuz'da sona erecek Covid-19 izni, salgının devam etmesi halinde, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında 2 ayı geçmemek üzere 2 kez daha uygulanabilecek. Böylelikle salgının sürmesi durumunda Covid-19 izin süresinin en fazla 30 Kasım 2021’e kadar uzatılabilmesi öngörülüyor.

 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.