Algı yönetiminden korunmak için “Sokrates Filtresi”
Teknoloji sayesinde hayatımızın bir parçası olan sosyal medya, televizyon ve dizi filmlerdeki mesajların doğru okunmasının önemli olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bilgi kirliliğine karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.
Teknoloji sayesinde hayatımızın bir parçası olan sosyal medya, televizyon ve dizi filmlerdeki mesajların doğru okunmasının önemli olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bilgi kirliliğine karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. “Modern teknoloji evin açık kapısı” diyen Tarhan, buradan giren bilgilerin mutlaka sorgulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Tarhan, algı yönetimine karşı kişinin Sokrates filtresi ile de korunabileceğine dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, medya, televizyon, sosyal medyada yer alan bilgi kirliliğine dikkat çekerek bu konuda alınması gereken tedbirlere dikkat çekti.
Algılara karşı doğru pozisyon almak önemli
Sosyal medya araçları, sinema filmleri, diziler yoluyla algı yönetiminin yapıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kendi güçlü ve zayıf yönlerimizin bilinmesi halinde, hedefimizin belli olması, imkânlarımız ve kabiliyetlerimizi bilmemiz durumlarda bu tip algı operasyonlarının doğru yönetilebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi kendi güçlü zayıf yönlerini bildiği için karşı taraftan ona bir propaganda yapıldığı zaman bu propagandayı daha doğru yönlendirebilir. Şöyle diyebiliriz uçurtma uçuruluyor. Uçurtmanın uçmasında rüzgâr etkili ama uçurtmayı uçuran uçurtmanın rüzgâra karşı aldığı pozisyondur. Biz de algılara karşı doğru pozisyon alırsak bize yapılan propagandayı fırsata bile çevirebiliriz. Hem de oradan kendimize rüzgâr halinde bir enerjiye de çevirebiliriz. Popüler kültür, Hollywood kültürü ne yapıyor? Bir kıyafet çıkarıyor, o kıyafeti farklı medya mecralarında yayınlıyor. Bakıyorsunuz izleyen zamanlarda insanlar aynı kıyafeti giymeye başlıyorlar. Bu duruma karşı çare modayı ve popüler kültürü sorgulayabilme becerisidir. Bunun için okullarda bunun öğretilmesi gerekir” diye konuştu.
“Çocuklarımız eleştirisel düşünce becerisini kazanmalı”
Bu çağın savaş yönteminin psikolojik savaş yöntemi olduğunu belirten Tarhan, “İnternet taarruzu deniyor. İnsanlar birbirlerini taarruz edebiliyorlar, beyinlerini yıkayabiliyorlar ve algılarla oynayabiliyorlar. Bu yapılan günlük hayatımızda her zaman olan bir durum, buna karşılık muhakkak algılarımızı seçici algı yapabilmek gerekir. Anadolu’da çok güzel bir söz var; ‘Duyduğuna inanma gördüğünün de yarısına inan.’ Düşünen beyin tahkik yani inceleyip karar verir. Yani çocuklarımız bu beceriyi kazanmalı, eleştirisel düşünce deniyor. Eleştirel düşünce becerisini çocuklarımıza öğretmeliyiz, eleştirel düşünce bu 21’inci yüzyıl becerisi” dedi.
Algı yönetimine karşı “Sokrates Filtresi”
Doğu toplumlarının duygu temelli toplumlar olduğuna dikkat çeken Tarhan, “ Doğu toplumları sevdiği insanlarla ilgili bir şey duyduğu zaman ölümüne sever. Nefret ettiği bir insandan da nefret eder. Hiç adalet duygusu olmadan karar verir. Hâlbuki adalet duygusu insanda karar verirken de önemli. Zihinsel bir jürimiz olacak. Toplumu bırakalım kendimizden başlayalım. Zihinsel bir jürimiz olacak Sokrates’in filtresi diye çok güzel bir filtre vardır. Sokrates’e talebelerinden birisi bir haber getiriyor. Dinlemeden bu haber faydalı mı diye soruyor. Haberi getiren ise bilmiyorum diye cevap veriyor. Sonra Sokrates iyi mi, gerçek mi diye soruyor. Talebesi bunların hepsine bilmiyorum diye cevap veriyor. İyi, doğru, güzel, gerçek olduğunu bilmediğin şeyi bana söyleme diye Sokrates de cevap veriyor. Bir bilgiyi sorgulamadan, durup düşünmeden Sokrates filtresi gibi zihinsel düşünceden geçirmeden kabul edersek hata yaparız. O nedenle hem bireysel olarak hem toplumsal olarak muhakkak zihinsel filtreden geçireceğiz. Bu durum sosyal medyada da geçerli” diye konuştu.
Algılar doğru yönetilebilir
Algıları yönetmenin mümkün olduğunu belirten Tarhan, “Zihinsel olarak kendimizi güçlendirirsek eşik altı algılamalara da hayır diyebiliriz. Televizyon seyrederken, insanlarla ilişki kurarken pasif öğrenme şeklinde öğreniyoruz. Aktif öğrenme dikkatini toplayarak gerçekleşiyor. O öğrenmenin %20’sidir. Hafızadaki bilginin %80’i pasif öğrenme ile ediniliyor. O nedenle algılarımızı yönetebilmek hem bireyi hem de toplumları korur. Yanlış kararlar verilmesi de önlenmiş olur” dedi.
Modern teknoloji, evin açık kapısı
Teknoloji sayesinde bilgiye ulaşmanın kolay olmasına rağmen bilgi kirliliğine de dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların da bu konuda bilinçlendirilmesinin önemine işaret etti. Tarhan, “İnternet, uydu ya da çanak anten üzerinden gelen, televizyon, akıllı telefon ve tabletlerle bize ulaşan her bilginin doğru ya da yanlışlığını sorgulamak gerekiyor. Modern teknoloji evin açık kapısı oldu. Her bilgi oradan giriyor. Faydalı- faydasız, doğru-yanlış birçok bilgi giriyor ve virüs şeklinde yayılıyor. Bunun farkına varırsak ve çocuklarımıza da bunu öğretebilirsek çocuklar bir yandan hayatı öğrenmiş olurlar. Çocukları bir nevi aşılamış oluruz. Çocuklara böyle kültürel aşılar yaptığımız zaman karşı kültürün propagandasına karşı çocuk hazırlıklı olur. Ama bunun ikna ve inandırma yöntemi ile yapılması gerekiyor” dedi.
Ailede güçlü iletişim önemli
Anne ve babalara önemli görevler düştüğünü de hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile içerisinde güçlü iletişim çok önemli. Anne ve baba çocuğa daha çok zaman ayıracak. Evde daha çok sohbetler yapılacak, bir arada daha fazla zaman geçirmeye özen gösterilecek. Örneğin aile fertleri, haftanın belli bir gününü yarım saat okuma saati şeklinde planlayabilirler. Kitap okusunlar. Kendi değerlerimizden ve kendi kültürlerimizden kitap okursak çocuk propagandaya karşı sorgulamayı öğrenebilir, öz eleştiri yapmayı öğrenebilir. Bu da zor değil. Çanak anteni kaldıramayız ya da kapatamayız ama ona karşı kendi bağışıklık sistemimizi geliştirebiliriz” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.