Azim ve başarının adı: Kazım Ergün

Gazetemizin yazarlarından Mahmut Erdemir, Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün’ün başarı hikâyesini yazdı.

Azim ve başarının adı: Kazım Ergün
Yayınlanma:
Güncelleme:

Gazetemizin yazarlarından Mahmut Erdemir, Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün’ün başarı hikâyesini yazdı.

Günümüzde dernekleri, vakıfları, sendikaları, odaları, kooperatifleri, şirketleri, holdingleri, birlikleri, spor kulüplerini kısacası insanların oluşturduğu kurum ve kuruluşları etkin, başarılı bir şekilde yönetmek çok önemli hale geldi.

Ülkemizde ve dünyada gündem çok çabuk değişiyor. Ekonomik ve sosyal krizler toplumu etkisi altına alarak bir anda kaos ve kargaşaya neden olduğu gibi kurumsal yapıları da olumsuz etkiliyor.

Uzun yıllar sivil toplum kuruluşlarında görev yapan biri olarak şunu söyleye bilirim; Özellikle kâr gütmeyen, “kamusal amaçlı” sivil toplum kuruluşlarında profesyonel olmayan, karar ve uygulamalarında isabet sağlayamayan hiçbir yönetici başarılı olamaz, olamıyor da.

Size Kazım Ergün’den söz edeceğim.

Yaşça benden büyük ve duyduğum saygıdan dolayı kendisine “ağabey” diye hitap edeceğim. Gerçi her karşılaştığımızda o bana “kardeşim”, ben de ona “Ağabey” derim. Kazım ağabey, yıllardır emeklilerin sosyal ve ekonomik haklarını koruyan ve gözeten müessesenin, Türkiye Emekliler Derneği’nin efsane Genel Başkanı.

Peki neden efsane başkan?

Çünkü o, kuruluşunu dipten zirveye taşıyan isim. Çünkü o; çalışkan, becerikli, kararlı, öncü, ahde vefaya önem veren, coşkulu, vizyon sahibi, hitabeti güçlü, güvenen ve güven verici, dinler- sorar ve sonuca odaklanır, insani ve dini hassasiyetleri gözetir. Alçakgönüllü, güler yüzlüdür. Cömerttir herkese ikramda bulunur. Yetimlere, yoksullara, düşkünlere, yardım eder.

Başka; konuşma tarzı ve üslubu yumuşak, “vatan, millet, bayrak” gibi değerleri el üstünde tutar “bunlar varsa biz varız” der. Ekip çalışmasına, başarının ekiple daha kolay elde edileceğine ve daha kalıcı olacağına inanır. Arkadaşlarına değer verir, onları her ortamda onore eder.

Benim çok önemsediğim değer verdiğim başka bir yönü daha var, o da; Gönüllü katılımlı sosyal sorumluluk projelerine verdiği destek. Şehit aileleri, gaziler, kimsesiz çocuklar, engelliler, yaşlılar başta olmak üzere toplumumuzdaki dezavantajlı gruplara yönelik gerçekleştirilen faaliyetlerde Kazım ağabey her zaman oradadır. Onu bir yetimin başını okşarken de göre bilirsiniz, bir şehit babasına sarılırken de göre bilirsiniz dağ başında bir fidan dikerken de görebilirsiniz.

Şimdi, tüm bunları alt alta yazdığımız zaman karşımıza güçlü liderlerin ortak özellikleri çıkıyor.  Daha önce, zaman buldukça lise ve üniversite öğrencilerine kişisel gelişim seminerleri verdim. Ben de, başka kişisel gelişim uzmanları da yaptıkları konuşmalarda mutlaka gençlere yerli ya da yabancı başarılı insanların hayatlarından örnekler veriyoruz.

Doğrusu; Kazım başkanla konuştuktan sonra, içinizden yürümek değil de koşmak gelir... Daha çok çalışmak, daha fazla üretmek, insanlara yardım etmek duygularınız kabarıp durur içinizde.

Bence, tüm bu kişisel gelişim uzmanları Kazım ağabeyin hayat öyküsünü öğrenip dinleyicileriyle paylaşmalılar. Özellikle kariyer planlaması yapacak gençler bu gerçek, etkileyici ve iham verici şahsiyeti bilmeli, örnek almalı.

1960 yılında Ereğli Kömür İşletmesinde başlayan çalışma hayatında, her zaman bir üst basamağa çıkmayı kendine hedef olarak belirleyen, farklı görevlerde bulunduktan sonra; Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Zonguldak Şube Başkanlığı ile başlayıp Genel Başkanlığa uzanan bir başarılı insan profili var karşımızda.

Aslında, bu başarı bir kurumun genel başkanlığını yapmak değil elbette.  Asıl başarı; genel sekreter ve genel başkan yardımcılından sonra üstlendiği genel başkanlıkta yaptığı hizmetler. Derneğin ortaya koyduğu gelişim grafiği ve kamuoyunda güvenilir, saygın bir kurum imajıdır başarının ölçütü.

Başarı sizin için neyi ifade eder?

Kim neye göre başarılı neye göre başarısızdır. Bunun bir kıstası var mıdır?

Eğer konu bir yöneticinin kurumuyla ilgiliyse, hele bu kamu yararına hizmet veren bir dernekse bence iki önemli olayı baz olarak almalıyız.

Birincisi; kendisine güvenerek iş başına getiren, destekleyen üyelerin haklarını, hukuklarını, ekonomik gelirlerini ne kadar koruyor, onların hayatlarını kolaylaştırıcı, sosyal dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlamak için ne tür çalışmalar yapıyor bu özelliklere bakmak gerekir.

İkincisi ise kurumsal gelişim ve yapılanma.

Yani, kurumun ülke sathına yayılmış kaç şubesi var?

Hizmet verdiği binalar kira mı yoksa mülkiyeti kendilerine mi ait.

Temsil ettiği kurum kamuoyunda ne kadar tanınıyor? Güvenilir bir kurum mu?

İletişime ne kadar önem veriyor?

Burada elbette, Türkiye Emekliler Derneği’ne ait; Ülkemizin farklı illerinde bulunan bir çok eğitim ve sosyal tesislerini, üyelerine hizmet veren polikliniği, misafirhaneleri tek tek sayacak değilim.

Ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim; dernek genel merkezi İzmir Caddesinde bir dairede iken şimdi Başkent Ankara’da, 8 Katlı mülkiyeti kendine ait binada hizmet veriyor. Ayrıca; Türkiye genelindeki 113 şubenin de hizmet verdiği dairelerin mülkiyetleri kendilerine ait.

Yöneticilerin başarılı olması için “iyi” biri olmaları yeterli olmuyor. İyi olmak elbette önemli ama sizi seçip o makama getirenlere yönelik, onların mali ve sosyal haklarını gözeten bir çabanın içinde olmanız gerekiyor. Hatta çaba da yeterli değil; elle tutulur, gözle görülür kazanımlarınızın olması gerekiyor.

Emekli olanlar ya da evlerinde bir emekli büyüğü olanlar çok iyi bilirler; Başta intibak olmak üzere, emekliye promosyon-ikramiye gibi bir çok mali haklar Türkiye Emekliler Derneği’nin çabaları ile hayata geçti.

Hele, bir zamanlar emeklilerin vergi iadesi alabilmek için kapı kapı dolaşıp iş yerlerinden kasa fişi-fatura toplaması, zarf doldurması ne eziyetti. Bu eziyetin kaldırılması için de Türkiye Emekliler Derneği büyük mücadeleler verdi ve kazandı da. Artık, ek ödeme uygulaması başlatıldı, emeklilere vergi iadesi ya da ek ödeme adı altında bir para yatıyor.

Türkiye’de sendikalar, dernekler, vakıflar başta olmak üzere hak temelli çalışmalar yapmak hele bunu siyasi partilerin ya da farlı oluşumların arka bahçesi olmadan gerçekleştirmek oldukça zor bir iş.

Ya bir de, üyeleriniz emeklilerden oluşuyorsa işiniz daha zor.

Onların hakkını hukukunu savunmak, hiç kimseye muhtaç olmadan bir hayat sürmelerine imkan tanıyacak gelirleri ve yararlanacakları sosyal haklarının savunuculuğu yapmak hata yeni emekli olanlar için rehberlik ve danışmanlık hizmeti vermek ne mühim bir mesele.

Elbette bu işleri yapacak kurum belli: Devlet.

Ama devletin yetmediği yerde; bu amaç için kurulmuş sivil toplum kuruluşları önem kazanıyor.

Kazım ağabey de diyor ki; “Emekliler olgun insanlar topluluğudur ve bu toplumun kıymetli büyükleri, ana ve babalarıdır. Daha düne kadar devletin, milletin hizmetinde önemli vazifeleri başarı ile gerçekleştiren, bu ülkeye ve değerlerine sahip çıkan, gençlik yıllarında halka hizmet için alın teri döken, devletine vergi, sigorta kurumuna prim ödeyen bu insanlar kaderlerine terk edilemez.”

Yapılan son araştırmalara göre bilim, teknoloji, eğitim ve sağlık alalarındaki gelişmeler nedeniyle dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de bebek ölümleri azaldı, ortalama yaşama süreci uzadı ve 65 yaş üstü nüfus hızla artıyor.

Bu ne demek?

Bu sağlık sorunları artan, yalnızlaşan ve ekonomik sıkıntılar çeken bireylerin sayısının gün geçtikçe çoğalacağı demektir.

Dolayısıyla; Emeklilerin - yaşlıların huzurlu, sağlıklı, refah seviyesi yüksek bir hayat sürmeleri için gerekli tüm imkânların sağlanması yönünde çok ciddi devlet politikalarına ihtiyaç var.

Bu dileği temenni olmaktan çıkarıp hayata geçirmek için büyük bir çaba gösteren, bunun mücadelesini veren, başarıyı alnının teriyle elde eden, Türkiye Emekliler Derneği’nin değerli Genel Başkanı, emeklilerin umudu; Kazım ağabeye, birlikte görev yaptığı arkadaşlarına teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum, şükranlarımı sunuyorum.

Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; Kazım ağabeyin çok değerli bir ekibi var. Şahsen tanıdığım Genel Sekreter Gazi Aykırı ve Genel Mali Sekreter Ömer Kurnaz başta olmak üzere, Genel Eğitim Sekreteri Arif Yıldız ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Abdulkadir Ersal, bu güzel işleri birlikte hayata geçirdikleri isimler.

Ülkemize, ülkemizin insanlarına ve kurumlarına yararlı, iyi işler yapan tüm yöneticilerimize başarılar dilerken en büyük dileğim Kazım ağabey gibilerin sayısının artmasıdır.

 Düzeltmen, İnternet Editörü
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.