Bakan Bozdağ: “Stokçulukla ilgili yaptırımları yeniden düzenliyoruz"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Stokçulukla ilgili maddelerdeki yaptırımları yeniden ele alıp yeniden düzenleyeceğimizi de buradan ifade etmek isterim” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Stokçulukla ilgili maddelerdeki yaptırımları yeniden ele alıp yeniden düzenleyeceğimizi de buradan ifade etmek isterim” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara’da bir otelde düzenlenen Hakimler ve Savcılar Kurulu Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Bozdağ, yargının yaşandığı sorunları ve çözüm önerileri görüşmek maksadıyla yapılan toplantıda bir konuşma gerçekleştirdi. Bozdağ, toplantının sonuçlarını bizzat takip edeceğini, yasama gerektiren konuları yasamanın gündemine taşınması, idari tedbirler ve düzenlemeler gerektiren konularda adımlar atacaklarını belirtti. Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı saldırıyı kınayan Bakan Bozdağ, savaşların hiçbir zaman çözüm olmayacağını, ateşkesin ilan edilmesi gerektiğini ve diplomasi yönüyle sorunların çözümüne fırsat verilmesinin en büyük dilekleri olduğunu kaydetti.
“Geciken adaletin adalet olmadığını hepimiz biliyoruz”
Adalet hakkı ile adil yargılanma hakkının devletin veya yargının insanlara bir lütfu olmadığını söyleyen Bakan Bozdağ, bunun her bir insanın temel hakkı olduğunu açıklayarak, “Hakimin görevi adalet ihsan etmek değildir, insanlar arasında hak ve adalet ile hükmetmektir. Elbette ki kararların vaktinde verilmesi adaletin zamanında tecelli etmesi ve isabetli olması yargıya güveni de karar verene güveni de hukuk devletine güveni de artırmaktadır. Bunda hiç şüphe yoktur. Geciken adaletin adalet olmadığını hepimiz biliyoruz. Hedef sürelerin ortaya konulmasından sonra uygulamada ortaya çıkan sorunları bir bir ele alıyor ve bunların üzerinde duruyor, yeni dönemde adaletin vaktinde tecelli etmesini temin etmek, gecikmesini önlemek için ciddi tedbirler alacağımızı buradan bir kez daha kamuoyuna ifade etmek isterim. Hakimlerin görevlerinde bağımsızlığı ve tarafsızlığı anayasa, kanun ve hukukun emridir. Bir hakimin tarafsızlığı ve bağımsızlığı hakkında yargılananlar şüpheye düştükleri taktirde karar doğru olsa dahi hakime ve adalete güven duygusu bundan zede görür. Hakimler görevlerini yaptığı yerlerde savcılarımızın bulunduğu yerlerde eğer zayıflar adaletten ümitsizliğe düşer de kuvvetliler de hakimler ve savcılardan taraftarlık ummaya başlarsa işte o zaman adalete de yargıya da hakime, savcıya da güven büyük zede almış olur” diye konuştu.
“İnsanların güvenerek, korkmadan kapısına gideceği kişiler savcılarımız, hakimlerimiz olmalı”
Vatandaşların dertlerini dava ve şikayet yoluyla hakimlere ve savcılara aktarabilme imkan ve fırsatını bulabilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, “Hakime, savcıya gitmekten insanlar çekinmeye başlarsa o zaman bir sıkıntı var demektir. İnsanların güvenerek, korkmadan kapısına gideceği kişiler savcılarımız, hakimlerimiz olmalı. Dertlerini dava yoluyla, şikayet yoluyla veya doğrudan onlara aktarabilme imkan ve fırsatını bulabilmelidirler. O yüzden güven kapısı, hak kapısı, hak arama kapısı, adalet kapısı hakim ve savcılarımız. Bu kapıyı sonuna kadar açık tutmalarında fayda vardır. Temiz bir insana, suçsuz bir insana şüpheli vasfı vermek, daha sonra da sanık vasfı vermek, daha sonra da beraatle sonuçlanan bir davada hepimizin bu süreçlerin başlatanların sorumluluğu vardır. ‘Ben bir dilekçe vereyim de savcı ona şunu yapsın bunu yapsın’ diyen insanların önünü artık yargı kapatmalıdır. Uygulamalar gösteriyor ki tek başına cezaları artırmak, infazı daha etkili hale getirmek suçların işlenmesinde caydırıcı fonksiyonu ortaya koysa bile suçların işlenmesini tek başına maalesef engellememektedir. O nedenle suçların işlenmesini önleme bakımından önleyici hukuku Türkiye’nin daha aktif bir şekilde devreye koyması insanların suça bulaşmadan suç mağduru olmaktan hem de suç faili olmaktan koruması hukuk devletinin en önemli vazifelerinden birisidir. Bundan sonraki süreçte elbette önleyici hukuku hayata geçirme konusunda çok önemli adımları hep birlikte atacağız” sözlerini kaydetti.
“Ucu açık indirim nedenlerini de tamamen ortadan kaldırıyoruz”
Kadına şiddet olaylarıyla ilgili de konuşan Bakan Bozdağ, Tokat’ta 23 yerinden bıçaklanan kadını bıçaklayan faille ilgili verilen adli kontrol kararını televizyondan dinleyince kahrolduğunu belirterek, “23 bıçak yiyen bir kadını bıçaklayan faili bizim kanunumuz adli kontrolle serbest bırakmaya izin vermez ama takdir hakkım var diye kanunu amacı dışında değerlendirdiğimizde farklı sonuçlar elbette ortaya çıkabilir. Ama hakimlerin ve savcıların takdir hakları anayasa, kanun ve hukukla bağlıdır. Bu bağlılık dışında takdir hakkını hiçbirimizin kullanmaya hakkı yoktur. Takdir hakkı bunlarla sınırlı ve bunlarla bağlıdır. O nedenle yeni düzenlemeler hayata geçirmeye karar verdik. O yüzden yeni düzenlemeyle kamuoyunda, halk arasında iyi hal indirimi olarak bilinen takdiri indirim nedenlerini somutlaştırıyor, sınırlandırıyor ve ucu açık indirim nedeni uygulamasına son veriyoruz. Duruşma öncesi duruşma sırasındaki davranışların somut pişmanlığı gösteren davranışlar olması kuralını yasaya getirip koyuyoruz. Sırf duruşmada hakimi mahkemede etkilemek maksadıyla yapılan rol kesmelere, oynanan tiyatroya son veriyoruz. Kravat taktı, boyun büktü, el bağladı gerekçeleriyle veya mahkemeye sunulan o rol ve algı nedeniyle indirim yapılmayacağına dair yasaya açık ve net yasa koyuyoruz. Ucu açık indirim nedenlerini de tamamen ortadan kaldırıyoruz. Bundan sonraki süreçlerde iyi hal indirimi somut pişmanlık gösteren davranışlarla ilgili olacak. Ucu açık nedenlerle olmayacak ve bunu indirimi yapan hakim bunun gerekçesini de açık açık detaylıca karara yazacak. Bu adım vesilesiyle de iyi hal uygulamaları daha somut nedenlere ve daha somut gerekçelere bağlanmış oldu. Bu sadece kadınlarla ilgili de değil. Bütün yargılanan vatandaşlarımızla ilgili uygulanacak bir durum olduğu için herkesi kapsayan ve herkese uygulanacak bir yeni düzenleme ve uygulamadır” diyerek yeni alınacak kararları açıkladı.
“Israrlı takibi müstakil bir suç olarak düzenliyor, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla bir yaptırıma bağlıyoruz”
Yeni dönemde kadına şiddete karşı alınacak önlemlerden bahseden Bakan Bozdağ, “Israrlı takibi müstakil bir suç olarak düzenliyor, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla bir yaptırıma bağlıyoruz. Israrlı bir şekilde fiziken takip etmek, haberleşme veya iletişim araçları, bilişim sistemleri vehayut da üçüncü şahıslar üzerinden bir kadına karşı ısrarlı takipte bulunmak, tacizde bulunmak bundan sonra ceza kanunumuzda müstakil bir suç olarak yerini alacaktır. Eğer bu suç okulunu, meskenini, iş yerini, adresini değiştirmesine ve daha başkaca nedenlerle yol açıyorsa bu suçun nitelikli hali olarak görülecek, daha ağır bir yaptırıma tabi tutulacaktır. Böylelikle kadınlarımızın kendini bilmeyen kişiler tarafından ısrarlı bir şekilde takip edilerek taciz edilmesi, rahatsız edilmesi, haklarının ve hukuklarının çiğnenmesi yönünde önemli bir tedbiri hayata geçirmiş oluyoruz. Yeni düzenleme içerisinde kasten yaralamada, eziyette, işkencede ve tehditte de kadına karşı dönük eylemlerin cezası özellikle artırılmaktadır. CMK’nın 100’üncü maddesinde yer alan ‘tutuklanma nedeni varsayılan haller’ başlığı altında yer alan katalog suçları arasında kadına karşı şiddeti koyuyoruz. Artık katalogda yerini alacak. Sağlık çalışanlarına karşı şiddeti de kataloğa koyuyor ve bunun arasında yerini alacaktır. Kadınların yüzüne kezzap atmak suretiyle onlara zarar vermeyi de aynı şekilde bu kapsama alıyoruz. Kendini koruyamayacak olan kişilere karşı darp suçunun işlenmesini de CMK 100’deki kataloğun içine alıyoruz. Bundan böyle kadınlara karşı şiddet içeren her türlü suçun işlenmesi halinde darp, işkence, eziyet, tehdit, çocukların cinsel istismarı, fuhuş ve diğer bütün hallerde hapis cezası süresi aranmaksızın süreye bakılmaksızın talepleri halinde doğrudan ücretsiz avukat görevlendirilmesi sağlanacaktır. Böylece hem soruşturma aşamasında hem de yargılama aşamasında kadınlarımızı mağdur oldukları suçlar nedeniyle hukuk yönünden de desteklemeyi kanunumuzun ana esaslarından biri haline getirdiğimizi buradan ifade etmek isterim” cümlelerine yer verdi.
“Bizim mücadelemiz ‘ama’ ile başlamayan, ‘fakat’ ile başlamayan; net, kesin ve aktif bir mücadele olacaktır”
Yeni düzenlemenin tek başına kadınları şiddete, tacize, kötü muameleye karşı korumaya yetmeyeceğini dile getiren Bozdağ, “En azından cezaların caydırıcılığı, bunların aktif uygulanması, uygulamanın bu konuda merhamete değil adalete dayalı olması, onların bu suçlara yönelimlerini caydırma konusunda az da olsa bir etki doğuracağına yürekten inanıyoruz” değerlendirmesini yaptı. Kadına şiddetle mücadelenin, “amasız”, “fakatsız” ve “lakinsiz” yapılmadıkça, başarılı olunamayacağının altını çizen Bakan Bozdağ, “Eğer birisi ama, fakat, lakin diye cümleye başlıyorsa bunları dinledikçe de başarılı olamayız. Hem bunları dinlemeyeceğiz hem de bizim mücadelemiz ‘ama’ ile başlamayan, ‘fakat’ ile başlamayan; net, kesin ve aktif bir mücadele olacaktır. Tabii bunun yanında bütün toplumun seferberlik bilinci ile mücadeleye sahip çıkmasında büyük fayda olduğu tartışmasızdır. Ayrıca önleyici hukukun da hayata geçirilmesi son derece önem arz etmektedir” dedi.
Hakim ve savcılara yeni ve tarihi reform
Hakim ve savcılarla ilerleyen dönemde yeni ve tarihi bir reforma imza atmayı planladıklarını ifade eden Bakan Bozdağ, “Cumhurbaşkanımızın da daha önce açıkladığı gibi, hakim ve savcı adaylığı müessesini kaldırıyor, yerine hakim ve savcı yardımcılığı müessesini getiriyoruz. Hakim ve savcı yardımcılığı müessesesi için üç yıllık bir süre öngörülmektedir. Bu üç yıllık süre içerisinde hakim ve savcı yardımcıları atandıkları adliyelerde eğitici hakim ve savcılar nezdinde usta-çırak ilişkisi içerisinde büyük bir başarı ile yetiştirileceklerdir. Bir hakim ve savcının yanına en fazla iki hakim ve savcı yardımcısı ataması yapılacak. Hakim ve savcı nezdine atanan temsilci, hakim ve savcının bunlarla daha etkin, daha verimli ilgilenmesi temin edilecek, onları da ayrıca tayinlerinde ve terfilerinde bu işleri iyi yapmaları nedeniyle yeni imkanlar ve fırsatları da yasaya koyacağımızı buradan ifade etmek isterim” diyen Bakan Bozdağ, Adalet Akademisinde de hakim ve savcı yardımcılarının eğitim alacağı bilgisini vererek, “Adalet Akademisi hakim ve savcı yardımcısı olarak atandıkları yerde usta çırak ilişkisi içerisinde öğrendikleri ile üç yıllık bir tecrübeden ve bizzat pratiğin içinde yetişmeden sonra kürsüye çıkan hakim ve savcıların daha başarılı olacaklarına yürekten inanıyoruz. Bu konudaki önemli düzenlemeyi, yakında kamuoyuna daha geniş detayları ile paylaşacağız” diye konuştu.
“Medyanın ve sosyal medyanın hakim ve savcı yerine geçmesine asla izin vermemeliyiz”
Yargı ile medyanın arasında ciddi ilişki olduğuna vurgu yapan Adalet Bakanı Bozdağ, “Haberlere baktığınız zaman, siyasiler mi daha çok haber oluyor yoksa yargı mı oluyor diye bir çetele tutsak herhalde başa baş gidiyoruz ya da bazen yargı bazen siyasiler daha fazla haber oluyor. Bu şunu göstermektedir: Yargının verdiği kararlara, vatandaşın, medyanın, toplumun her kesiminin büyük bir dikkatle ilgi gösterdiğinin, takip ettiğinin göstermektedir. O nedenle bizim bu kararlarımızda yaptığımız iş ve işlemlerimizde medya denetimini de kamuoyu denetimini de elbette göz önünde bulundurmamız, son derece önemlidir. Bunu yaparken medyanın ve sosyal medyanın hakim ve savcı yerine geçmesine asla izin vermemeliyiz. Eğer bir savcı, hakim ya da mahkeme Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre karar verme yerine medyaya ya da sosyal medyaya veya kamuoyu baskısına göre karar verirse, adaleti ayakta tutmamış, hakkı tespit etmemiş, hak sahibine teslim etmemiş, haksızlığa vesile olmuş olur. Bizim kararımız doğruysa Türkiye ayağa kalksa dahi, kararın arkasında durmalıyız. Kararımız yanlışsa düzeltmekte de hiç çekingen davranmamalıyız. Bu noktada yargı; kamuoyu ayağa kalktı diye eğer bir karar değiştiriliyorsa iki şey var demektir. Ya karar yanlıştır ya da gerekçesi yetersizdir. Her iki hal de kötü. Karar yanlışsa fevkalade kötü. Eğer gerekçesi yetersizse o da ayrıca kötü. Çünkü doğru bir kararı yanlış bir gerekçeyle ya da eksik bir gerekçeyle eğri hale biz kendi elimizle getirmiş olacağız. O yüzden de kararların gerekçelerinin doyuruculuğuna son derece önem vermemiz gerektiğine yürekten inanıyorum” ifadelerine yer verdi.
“Stokçulukla ilgili maddelerdeki yaptırımları yeniden ele alıp yeniden düzenleyeceğimizi de buradan ifade etmek isterim”
Son dönemlerde artan stokçuluk hakkında yeni kararlar alınacağını, yeni düzenlemeler yapılacağını açıklayan Bakan Bozdağ, son olarak şunları söyledi:
“Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşanan hadiseler nedeniyle zaman zaman piyasadaki fiyatları etkileme, stokçuluk yaparak daha fazla kazanma saikiyle hareket edenler söz konusu. Bunu Ceza Kanunu ülkenin ihtiyaç duyduğu zamanlarda bu konuları kötüye kullanarak suç maksadıyla fahiş fiyatların oluşmasını sağlamak, piyasada daralmayı temin etmek ve kamu düzenini bozmak için de kullanabilirler. Bu maddeler esasında kötü niyetle fiyatları artırmak isteyenler, stokçuluk yapanlara karşı Ceza Kanunumuzun aldığı tedbirlerdir. Bu tedbirlerin uygulanması son derece önemlidir. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla buradaki cezaların fazla caydırıcı olmadığı da bir gerçek. Onun için yeni dönemde fiyatları etkileme ve stokçulukla ilgili maddelerdeki yaptırımları yeniden ele alıp yeniden düzenleyeceğimizi de buradan ifade etmek isterim. Türkiye’nin iç hukuku içerisinde vatandaşlarımızın her birinin menfaatlerini ilgilendiren bu konuda elbette yargı mensuplarımızın hassasiyetinin son derece önemli olduğunu da buradan ifade etmek isterim. Bu konuda yeni düzenlemelerin hazırlığı içerisinde olduğumuzu da Türkiye kamuoyuyla buradan paylaşmak istedim ve yeni adımları önümüzdeki dönemlerde hayata geçireceğiz.”
Hakimler ve Savcılar Kurulu Değerlendirme Toplantısı, Bakan Bozdağ’ın konuşmasının ardından kapalı oturumlar ve toplantılarla devam etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.