Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 86'ncı yılı
Askeri ve siyasi dehasıyla Türk ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda saat 9'u 5 geçe hayata gözlerini yumdu.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin lideri ve Cumhuriyet’in kurucusu olarak, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, aynı zamanda dünya tarihinin en önemli devlet adamlarından biri olarak kabul ediliyor. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti ilan edilerek, Atatürk Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanlığı görevine, Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanı olarak başlamış ve 1938’deki ölümüne kadar arka arkaya dört kez Cumhurbaşkanı seçilmiş, bu görevde en uzun süre kalmış lider oldu.
CUMHURİYET'İN İLK YILLARI
Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı ve Cumhuriyetin temel ilkelerini atmaya devam etti. Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı dönemi, Türk milletinin toplumsal, ekonomik ve kültürel alanda köklü değişimlere uğradığı bir dönemdi. Hukuk, eğitim, ekonomi, kadın hakları, bilim ve sanatta büyük devrimler gerçekleştirdi; Türkiye modern bir devlet olarak yeniden şekillendirdi. Atatürk, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya tarihinin en önemli liderlerinden biri haline gelmiş ve halkının gönlünde derin bir yer edindi.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde birkaç suikast girişimine maruz kaldı. Bunlardan biri, 14 Haziran 1926'da İzmir'de gerçekleştirilmeye çalışıldı. Bir grup subayın düzenlediği suikast planı, Türk istihbaratının başarılı müdahalesiyle engellenmiş ve girişimin elebaşları İzmir’de tutuklandı.
"BENİM NAÇİZ VÜCUDUM BİR GÜN ELBET TOPRAK OLACAKTIR FAKAT TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAK"
Suikastin başarısız olmasının ardından, Atatürk bu alçak girişimi, "Alçak girişimin benim şahsımdan ziyade mukaddes Cumhuriyetimize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiş bulunduğuna şüphe yok. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Atatürk’ün Cumhuriyet’e olan sarsılmaz inancını ve halkının özgürlüğü uğruna vermiş olduğu mücadeleyi simgeliyor.
Atatürk, sadece bir lider değil, aynı zamanda Cumhuriyetin simgesel ismi haline geldi. 1934 yılında, Atatürk’e 24 Kasım’da 2587 sayılı kanunla "Atatürk" soyadı verildi. Bu soyadı, yalnızca kendisine ait olup, başkaları tarafından kullanılmasının yasaklandı. Bu karar, Atatürk'ün halkı üzerindeki derin etkisini pekiştiren bir adım oldu. "Atatürk" soyadı, Türk milletinin birliğini, gücünü ve bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığını simgeleyen bir kavram haline geldi.
CUMHURBAŞKANLIĞI DÖNEMİ VE ATATÜRK’ÜN MİRASI
Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı dönemi, yalnızca Türkiye'nin kaderini değiştiren devrimlerle dolu bir süreç değil, aynı zamanda bir halkın özgürlüğünü kazandığı, bağımsızlık mücadelesinin meyve verdiği dönemi de ifade eder. Onun önderliğinde yapılan köklü reformlar, Türk milletinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma yolundaki en önemli adımlar oldu. Atatürk, hem askerî bir deha hem de siyasi bir lider olarak sadece bir nesli değil, tüm Türkiye'yi dönüştürmeyi başardı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası, Türk halkının gücünü, bağımsızlık azmini ve çağdaşlaşma isteğini simgeliyor. 86 yıl sonra bile onun kurduğu Cumhuriyet, Atatürk'ün ideallerine bağlı olarak ilerlemekte ve genç Türkiye Cumhuriyeti, dünya sahnesinde büyüyen bir güç olmaya devam ediyor.
Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir" sözü, onun halk egemenliğine verdiği önemin bir göstergesi.
ATATÜRK, DÜNYA TARİHİNE DAMGA VURDU
Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türk milletine değil, dünya tarihine de damgasını vurmuş bir lider. Cumhurbaşkanlığı görevi boyunca gerçekleştirdiği devrimler, her alanda yapılan yenilikler ve onun vizyoner liderliği, Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlam temelleri üzerine inşa edilmesini sağladı. Atatürk, hayatta olduğu süre boyunca ülkesine büyük bir miras bırakmış, ölümünden sonra da bu mirasın etkisi, Türk milletinin her zaman yolunu aydınlattı. 86 yıl sonra, Atatürk'ün önderliğinde kurulan Cumhuriyet, Türk halkının gücü, birliği ve bağımsızlık mücadelesinin sembolü olmaya devam ediyor.
Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı'nda hayata veda etti. 19 Kasım'da İstanbul'dan yola çıkan cenaze, 20 Kasım 1938'de Ankara'ya ulaşarak devlet erkanı tarafından karşılandı. Atatürk’ün naaşı, önce Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) önünde katafalka kondu ve burada büyük bir saygı duruşuyla halk tarafından selamlandı.
Cenaze, daha sonra 20 Kasım 1938'de Ankara'ya getirildi ve 21 Kasım 1938 tarihinde, Atatürk’ün cenazesi Ankara’da büyük bir törenle, yoğun bir katılımla Etnografya Müzesi’ne taşındı.
ATATÜRK'ÜN NAAŞI 10 KASIM 1953'TE ANITKABİR'E NAKLEDİLDİ
Atatürk'ün Türk bayrağına sarılı tabutu, Dolmabahçe Sarayı büyük tören salonunda bir katafalk üzerine yerleştirilerek 3 gün süreyle milletin ziyaretine bırakıldı.
Atatürk'ün naaşı, ölümünün 15'inci yılı olan 10 Kasım 1953'te Anıtkabir'e nakledildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.