Cennetin ortasına kalker ocağı
Ceylanların tiftik keçileriyle birlikte otladığı, tarım ve hayvancılığın yanı sıra sayısız bitki ve yaban hayatına ev sahipliği yapan Beypazarı’na bağlı Doğanyurt köyü, yapılmak istenen Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisinin tehdidi altında.
Ceylanların tiftik keçileriyle birlikte otladığı, tarım ve hayvancılığın yanı sıra sayısız bitki ve yaban hayatına ev sahipliği yapan Beypazarı’na bağlı Doğanyurt köyü, yapılmak istenen Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisinin tehdidi altında.
Karadeniz ormanlarından İç Anadolu’ya geçiş koridorunda yer alan köye yapılmak istenen Kalker Ocağı Projesi’ne köylüler yanında aralarında TEMA Vakfı Ankara Temsilciliği, Doğa Derneği, Kırsal Çevre Derneği, Türkiye Ormancılar Derneği, Ekoloji Kolektifi gibi doğa koruma kuruluşları, TMMOB Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası gibi meslek örgütlerinin de bulunduğu geniş bir kesimden büyük tepki geldi.
Maden projesinin geçimleri olan tarım, hayvancılık faaliyetleri yanında yüzyıllardır süren huzur dolu geleneksel yaşamı da sona erdireceğine inanan Doğanyurtlular Ankara Valiliği’nce verilen ÇED Gerekli Değildir kararının iptali için İdare Mahkemesi’nde iptal davası açtı.
ÖNCE ORMAN MERAYA, SONRA MERA MADENE
Doğanyurt Köyü; Köroğlu Dağları ormanlarına yaslamış, yükseklik farklarının da desteklediği önemli biyoçeşitliliği ile orman statüsünde bir köy iken, Kalker Ocağı Projesi ile birlikte bu statü, Tarım Orman Bakanlığı’nca önce “mera” olarak vasıflandırılıyor. Birkaç ay sonra da mera alanı dışına çıkarılması ve şirkete tahsis edilmesi talebiyle “Mera Komisyonu” gündemine getiriliyor. Oysa Orman Genel Müdürlüğü aynı tarihlerde bu alanda yaptığı incelemede “ruhsat alanının tamamına yakınının orman sayılı alanlardan olduğunu” belirlemesine ve ilgililere bildirmesine rağmen.
800 BİN TON KAPASİTELİ OCAĞA ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI
Farklı iklim, bitki coğrafyalarının kesiştiği bölgede flora ve yaban hayatı çeşitliliği, endemik bitkilerin, anıtsal nitelikli ağaçların zenginliği birçok akademisyen ve doğa koruma örgütü tarafından ifade edilmektedir. Proje sahasında 2’si bölgeye özgü, 19 endemik tür bulunmaktadır. Ayaş Gümüşü ve Anakekik IUCN kırmızı listesinde neslinin doğada tükenme riski yüksek bitkiler kategorisinde olup, mutlak korunması gerekmektedir.
Bölgede önemli su kaynakları, meralar, tarım alanları bulunmaktadır. Köyde Ankara Tiftik Keçisi ağırlıklı yapılan hayvancılığı, zengin üretim deseniyle yapılan tarla ve bahçe tarımı tamamlamaktadır. Söz konu proje ile bu alanlarda toprak, su ve hava kirlenecek, sular eskisi gibi akmayacak, toprak çölleşecek, üretimle birlikte geleneksel yaşam, kültür de yok olacaktır. Bu kadar önemli bir alanın kalker ocaklarına feda edilmesini, verilen izinde ÇED Raporu bile istenmemesini anlamak mümkün değildir.
CEYLANLAR KÖYLÜLERİN KORUMASINDA
İki bakanlık ve çok sayıda kamu kuruluşunun kalker ocağı için seferber olduğu ceylanların, çok sayıda kuşun, kelebeğin yurduna Doğanyurt’un yoksul halkı sahip çıkıyor. Köy halkı kendilerine yaratacağı sıkıntılara rağmen alanın Doğal SİT ilan edilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuruda bulunuyor. Ankara Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğü yaptığı ön değerlendirme sonucu, alana yönelik “ekolojik temelli bilimsel araştırma raporu” hazırlatılmasına karar veriyor. Bu çalışmanın sonuçlanmasını bile beklemeye tahammül gösterilmiyor.
RUHSAT ALANI FOSİL AĞAÇ VE BİTKİLERLE DOLU
Doğa tarihi açısından son derece değerli bu fosillerin bilimsel amaçla bile toplanması Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü iznine bağlıyken, yasalara göre “Korunması gereken tabiat varlığı” olan bu fosillerin kırma eleme tesisinde kullanılarak yok edilmesine sessiz kalınmaktadır. TEMA Vakfı Ankara İl Temsilcisi Nevzat Özer, “Toprağına, doğasına, yaşam alanlarına sahip çıkan Doğanyurt halkını kutluyor, bu haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.