Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan islamofobi açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Müslüman Cemiyeti'nin 23. Yıllık Kongresi'ne video konferans yöntemiyle bağlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Müslüman Cemiyeti'nin 23. Yıllık Kongresi'ne video konferans yöntemiyle bağlandı.
Kongresinin başarılı geçmesini dilediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık geleneksel hale gelen ve bizlere Amerika'daki kardeşlerimizle hasbihal imkanı sunan etkinliğin icrasında emeği geçen kardeşlerimi kutluyor, kongrenin sizler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Gönül isterdi ki, bu güzel bulaşmayı yüz yüze gerçekleştirelim. Ancak tüm dünya ile beraber ülkelerimizi de etkileyen koronavirüs salgını bu sene böyle bir kucaklaşmaya izin vermedi. Bu yıl hem bu tarz programlarımızı, hem de bayramlarımızı biraz buruk yaşıyoruz. Öte yandan gönüller arasına sınır çizilemeyeceğinin de gayet iyi farkındayız. Kalpleri, yürekleri, bir olanlar için mesafelerin ve engellerin hiçbir kıymeti yoktur” dedi. Erdoğan, “Bu sene insanlık olarak büyük bir sağlık kriziyle, koronavirüs salgınıyla mücadele ediyoruz. Şimdiye kadar yaklaşık 1 buçuk milyon insanın hayatına mal olan salgın, dalgalar halinde yayılmaya devam ediyor. Salgınla mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz” diye konuştu.
“Yardımlarımızı Müslümanlığımızın gereği olarak yapıyoruz”
Bu süreçte ülkemizden talepte bulunan 156 ülke ve 9 uluslararası kuruluşa da tıbbi malzeme ve teçhizat gönderildiğini belirten Erdoğan, “Filistin'den Somali'ye, Yemen'den Libya'ya, Arakan'dan Arabistan'a kadar gönül coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimize yardım elimizi uzattık. Aynı şekilde 28 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderdiğimiz 2 uçak dolusu tıbbi yardım malzemesiyle Kovıd-19 ile mücadele eden sağlık çalışanlarına destek olduk. Yardımlarımızı bir kamu diplomasisi veya koronavirüs diplomasisi olarak değil, inancımızın ve imanımızın ve elbette Müslümanlığımızın gereği olarak yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Amerika İslam toplumunun da bu süreçte takdire şayan bir duruş sergilediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika'da yerleşik vakıf ve dernekler düzenledikleri yardım kampanyalarıyla farklı şehirlerdeki ihtiyaç sahiplerinin imdadına koştular. Müslüman olmanın güzelliğini yaşayışlarıyla Amerikan toplumuna gösteren tüm kardeşlerimi gönülden tebrik ediyorum. Sizlerin bu örnek davranışlarının İslamı terörle, şiddetle, cehaletle özdeşleştirmeye çalışanlara verilmiş en esaslı cevap olduğunu inanıyorum” dedi.
“İslam düşmanlığı virüsü ile de mücadele etmek zorunda kaldık”
Erdoğani konuşmasının devamında, “Bu sene sadece Covıd-19 virüsüyle değil ondan daha hızlı yayılan İslam düşmanlığı virüsü ile de mücadele etmek zorunda kaldık. Uzun yıllar demokrasinin beşiği olarak nitelendirilen ülkelerde kültürel, ırkçılık, ayrımcılık artık gizlenemez boyutlara ulaşmıştır. İsveç'te Kuran yakılması, Norveç'te Kuran'ın yırtılması, Fransa'da basın özgürlüğü adına Hz. Peygamber'i tahkir eden karikatürlerin teşvik edilmesi, kutsallarımıza yönelik saldırılardan sadece birkaçıdır. Geçen yıl Yeni Zelanda'da 52 kardeşimizin şehit edildiği terör saldırısı insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz tehdidi gözler önüne sermiştir. 2017 yılında Kanada'daki cami saldırısında 6 Müslüman hayatını kaybetti. Daha önce 2015 yılında Chapel Hill kentinde pırıl pırıl 3 evladımız, yine bir ırkçı tarafından evlerinde vurularak şehit edildi. Irkçı eylemlerin hedefinde elbette sadece Müslümanlar bulunmuyor. Kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı olan diğer kesimler de bu saldırılardan olumsuz etkileniyor. Aşırı sağcı gruplar Türkler kadar Afrikalı, Asyalı göçmenleri, Müslümanlar kadar Musevileri de hedef alıyor” diye konuştu.
“İnsanların kutsallarını aşağılamanın özgürlükle alakası yoktur”
"Zihniyet itibarıyla DEAŞ veya FETÖ'den hiçbir farkı olmayan bu ideolojik fanatizmin, giderek daha fazla zemin kazandığını, hatta devlet başkanı seviyesinde teşvik edildiğini görüyoruz” diyen Erdoğan, “Son günlerde Fransa'da fikir özgürlüğü adı altında Peygamber Efendimize yönelik alçaklıkları sizler de yakından takip ediyorsunuz. İnsanların kutsallarını aşağılamanın özgürlükle alakası yoktur. Çünkü düşünce farklıdır, hakaret farklıdır. Hakarete fikir muamelesi yapmak, en başta düşünceye hakarettir. Kur'an-ı Kerim'i yakanların sırtını sıvazlayanlar, Peygamber Efendimize hakareti teşvik edenler, mescitlere yönelik saldırıları görmezden gelenler, tüm bunları özgürlük adına değil, içlerindeki faşizmi gizlemek için yapıyor. Dikkat edin, bizim mukaddes değerlerimize yönelik her türlü saldırıyı fikir ve basın özgürlüğü parantezine alırlarken, kendileriyle ilgili en küçük bir eleştiriye dahi tahammül gösteremiyorlar” dedi.
Erdoğan, “İslam ve insanlık düşmanlarının bu kadar pervasızlaşmasının en büyük sebebi Müslümanların içinde bulunduğu atalet ve gaflettir. Müslümanlar sadece ekonomi, siyaset, savunma ve diplomaside değil, en çok da kendi aralarında ayrılığa düşmüş durumdadır. Müslümanlar birbiriyle uğraşmaktan, hak ve hukuklarını savunmaya maalesef fırsat bulamıyor. Özellikle gayrimüslim ülkelerde yaşayan Müslüman azınlıkların, Şii-Sünni, siyah-beyaz, Afrikalı-Asyalı, Arap-Acem olarak kendi aralarında tefrikaya düştüğünü görüyoruz. Oysa Rabbimiz Hucurat Suresinde 'İnnemel müminune ihvetun', 'Müminler ancak kardeştirler' diyerek Müslümanlar arasındaki ilişkinin çerçevesini belirliyor” diye konuştu.
“Kutsallarımıza yönelik saldırılar karşısında tüm farklılıklarımızı bir tarafa bırakıp İslam ortak paydasında buluşmak hepimizin görevidir” diyen Erdoğan, “Müslüman hak yemediği gibi, hakkına, hukukuna, onuruna el uzatılmasına da müsaade etmez. Müslüman şiddete bulaşmadığı gibi, kör şiddetle birilerinin haklarını gasbetmesine de rıza göstermez. Müslüman, barış için, adalet için, tüm insanlığın huzur ve esenliği için sorumluluk üstlenen bir misyonun temsilcisidir. Müslüman çevresine güven aşılayan, insanların elinden ve dilinden emin olduğu insandır. Başka bir dinden olduğu için insanların canına, malına, haysiyetine el uzatma, hatta saygı göstermeme Müslümana yakışmaz. Kimden gelirse gelsin haksızlık ve hukuksuzluk karşısında susmak, bir Müslümana yakışmaz. Kardeşine sırt çevirme, kardeşini sırtından hançerleme bir Müslümana asla yakışmaz” dedi.
Erdoğan, "Biz ümmetin bir ferdi olarak şahsımızla, ailelerimiz ve komşularımızla beraber, milyarlarca kardeşimizin de mesuliyetini taşıyoruz” diyerek, “Suriyeli mazlumların, açlıktan ve hastalıktan kırılan Yemenli çocukların, Filistinli yetimlerin hukukunu da korumakla mükellefiz. Bizler İslam ümmetinin harim-i ismeti, namusu, gözbebeği olan Kudüs'ün hakkını, canımız pahasına savunmak zorundayız. Türkiye olarak Filistin'den Libya'ya, Dağlık Karabağ'dan Suriye'ye kadar İslam coğrafyasının farklı yerlerindeki sıkıntılara bu anlayışla yaklaşıyoruz. Zalimler karşısında dik duruyor, sağlam duruyor, mazlumun kimliğine bakmadan elinden tutuyoruz. Terör örgütleriyle amansız bir mücadele yürütürken, kutsallarımıza yönelik hadsizlikler karşısında da tepkimizi göstermekten çekinmiyoruz” dedi.
“Özellikle dini özgürlükler konusunda tüm insanlığa örnek olacak dengeli, adaletli ve özgüvenli bir politika izlemeye çalışıyoruz" diyen Erdoğan, "Kimsenin inancına, hayat tarzına müdahale etmediğimiz gibi, ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımızın ibadet hürriyetini garanti altına alıyoruz. 86 yıl boyunca müze olarak kullanılan Ayasofya Camii'ni asli kimliğine kavuştururken, 1600 yıllık mazisiyle ülkemizin sembollerinden olan Sümela Manastırı'nın restorasyonunu da ihmal etmiyoruz. Müslüman ortak paydasında buluşmaktan, birbirimizi Allah için, Allah rızası için sevmekten başka bir çıkış yolumuz yoktur” şeklinde konuştu.
Amerika'da yaşayan Türk toplumunun, diğer Müslüman gruplarla geliştirdiği yakın kardeşlik ilişkisini memnuniyetle takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, “New Haven Diyanet Camisi'ne yönelik geçen yıl gerçekleştirilen kundaklama sonrasında birlik ve dayanışma içinde hareket ederek, gerek saldırıya verdiğiniz hızlı tepki, gerekse camimizin onarımına yaptığınız değerli katkılar için teşekkür ediyorum. Geride bıraktığımız seçimlerde, kongredeki Müslüman temsilcilerin tekrar seçilmiş olmalarından ötürü duyduğumuz memnuniyeti huzurlarınızda dile getirmek istiyorum. Halihazırdaki Müslüman temsilci sayısının giderek artmasını ve bu sayede Müslüman toplumun, kongre ve Amerika siyasetinde daha görünür olmasını temenni ediyorum. Amerikan Müslüman toplumunun bu yönde yaptığı her türlü girişime ve projeye Türk Devleti olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu belirtmek isterim” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.