HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: Çalışanların yarısı asgari ücretli
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan,Türkiye'de asgari ücretle çalışanların oranının tüm çalışanların yarısını oluşturduğunu belirterek, "Asgari ücretin bir genel ücret olmasını, Türkiye'nin çalışanlarının yarısının asgari ücretli olmasını, Türkiye açısından büyük bir eksiklik ve zorluk olarak görüyoruz." dedi.
HAK-İŞ'in 49. kuruluş yıl dönümü kapsamında bir otelde Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı düzenlendi.
Toplantının açılışında konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ'in kuruluş sürecini hatırlatarak, ülkenin ve kendilerinin zor zamanlarında var olduklarını ve var olmaya devam edeceklerini dile getirdi.
Arslan, büyük bir tecrübeye sahip olan HAK-İŞ'in, 21 sendikası, 850 bin üyesi ve 200'den fazla şubesiyle ülkenin en güçlü ve etkin konfederasyonlarının başında geldiğini belirtti.
TÜRKİYE'DE YAKLAŞIK 14 MİLYON İŞÇİ SENDİKASIZ
Türkiye'de yaklaşık 14 milyon işçinin sendikasız olduğunu belirten Arslan, şöyle konuştu:
"Onların feryatlarını, beklentilerini, mücadelesini görmezden, duymazdan gelemeyiz. Onların yaşadıkları bu zorlukları aşmanın yolu, HAK-İŞ'in onlarla kucaklaşmasıdır. Bu kucaklaşmayı engelleyen bütün engelleri ortadan kaldırmak için mücadele etmeliyiz."
Türkiye'de emekçilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 30'lar civarındayken Avrupa Birliği (AB) ortalamasının yüzde 65-70 olduğunu ifade eden Arslan, "Türkiye'nin emekçilerinin milli gelirden aldığı pay ne yazık ki bu ülkelerin yarısı kadar bile değil. Bu, emekçilerin, emek hareketinin yoksullaştığının, geçmişe göre daha da geriye düştüğünün somut ifadesidir." diye konuştu.
Arslan, Türkiye'nin son 5 yılda yüksek enflasyonla beraber emekçilerin yoksullaştığı buna karşı sermayenin daha da güçlendiği bir dönemi yaşadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"TÜİK'in istatistiklerine göre, Türkiye'de en zengin yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay yüzde 25, en alttaki yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay yüzde 0,5. Bu rakamlar, Türkiye'nin emekçilerinin yoksullaştığını ve zor bir sürecin içerisine itildiğini gösteriyor. Bunun böyle olmaması gerektiğini muhataplarımıza söylüyoruz. Muhataplarımıza bu rakamlarla gidiyoruz. Türkiye'nin gelir adaletsizliği rakamlarını herkes kabul ediyor. Ancak sorumluluğun kendilerinde olmadığını söylüyor. Peki biz mi bu sorumlu? Bu noktaya getiren sorumlular biz miyiz? Elbette ki değiliz. Biz bu sorunların kaynağına inilip bu sorunların çözümünden yana HAK-İŞ olarak kararlılığımızı sürdürüyoruz."
Türkiye'nin vergi reformuna ihtiyacı olduğunu bildiren Arslan, vergi konusunda yapılan bazı düzenlemelerin olduğunu ancak bunların yetersiz kaldığını ifade etti.
Arslan, "Türkiye'nin vergi sisteminin tablosu şu, hepimiz yüzde 66 dolaylı vergi veriyoruz. Vergilerin nasıl toplandığının tipik bir göstergesi. Yüzde 32 doğrudan vergi. Peki servetten alınan vergi ne kadar? Yüzde 2. Bu, Türkiye'nin ayıbını gösteriyor. Dolayısıyla dolaylı vergilerin azaltılmasını, doğrudan vergilerin de çok kazanandan çok, az kazanandan az şeklinde düzenlenmesini istiyoruz." diye konuştu.
Servetten vergi alınmamasının, "Servetten vergi alınırsa sermaye kaçar" endişesiyle savunulduğunu ifade eden Arslan, şunları kaydetti:
"Bunu gerçekten bir aldatmaca olarak görüyoruz. Tabii ki servetten vergi almanın dozajını ve oranını iyi ayarlamak gerekiyor. Ama dünyanın pek çok ülkesinde bunlar yapılırken sermaye kaçmıyor da niye bizim ülkemizden kaçacak? Böyle bir zenginliği, imkanı hangi ülkede bulabilir işverenlerimiz? İnanılmaz kaynaklar, inanılmaz muafiyetler, inanılmaz teşvikler, inanılmaz bir kısım kolay yatırımlar, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir müteşebbis, bir yılda yüzde 100'ün üzerinde kar yapamaz. Benim ülkemde bankacılık sektörü, bazı sektörler bunu ne yazık ki imkan olarak veriyor."
"BU ÜLKE VE EMEKÇİLER İÇİN BÜYÜK BİR KAYIP VE HAKSIZLIK"
Arslan, 2024 ila 2025 yıllarında emekli olacakların maaşlarında yüzde 30'luk fark oluşacağını anımsatarak bu durumun, bu ülke ve emekçiler için büyük bir kayıp ve haksızlık olduğunu ifade etti.
"ÇALIŞANLARIN YARISI ASGARİ ÜCRETLİ"
Türkiye'de asgari ücretle çalışanların oranının tüm çalışanların yarısını oluşturduğunu belirten Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:
"2002 yılında asgari ücret 17 ay ödendikten sonra yüzde 20 dilimine ulaşıyordu. Bugün her ne kadar asgari ücretten vergi alınmasa da 5'inci ayda asgari ücret yüzde 20 dilime geliyor. Bunu muhataplarımız, 'Asgari ücret oranımız çok yüksek' diye savunuyorlar. Yine bir bakanımız şunu söylüyor, 'Gelişmekte olan ülkeleri esas alacaksınız. Türkiye'yi gelişmiş ülkelerle kıyaslamayın. Gelişmekte olan ülkeler sınıfında Türkiye 520 dolarla dünyada en yüksek asgari ücreti veren ülke. Peki biz 'Avrupa Birliği'ne üye olmak istiyoruz, mücadele ediyoruz, Avrupa Birliği'ni alalım' diyoruz. Onlar gelişmiş ülkeler. Dolayısıyla hafızamızla dalga geçen, Türkiye gerçeklerinden uzak bu tür yaklaşımlar, bizi olduğu gibi asgari ücretlileri de asla ve asla tatmin etmiyor. Onun için asgari ücretin bir genel ücret olmasını, Türkiye'nin çalışanlarının yarısının asgari ücretli olmasını, Türkiye açısından büyük bir eksiklik ve zorluk olarak görüyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.