Vasiyeti yerine getirmek mecburiyeti var mıdır?

Ankara İl Müftüsü Dr. Hasan Çınar siz değerli okurlarımızdan gelen sorulara cevap vermeye devam ediyor. Çınar, “vasiyetim olsun, ölürsem bana arkamdan Hatim okut” sorusunu yanıtladı.

Vasiyeti yerine getirmek mecburiyeti var mıdır?
Yayınlanma:
Güncelleme:

Soru: Kabir üzerine su dökmenin dinimizde yeri var mıdır?

Cevap: Mevtayı kabre defnedip, her şeyi bitirdikten sonra toprağın üzerine su dökmek Sünnettir.

Dinimizde yeri vardır. Bizzat Peygamber Efendimiz (sav) vefat eden sahabenin kabri üzerine su dökmüştür. (Bu suyla cenaze serinler, düşüncesi yanlıştır. )

Kabre su dökmenin iki sebebi vardır;

1) Toprak suyla daha da yerleşir. Rüzgarla savrulmaz ve kokunun yayılmasını engeller.

2) Kabir üzerinde yeşillik olur. Kabire su dökülmesi yeşilliği artırır. Yeşillik Allah’ı (cc) her zaman tesbih eder. Ölü istifade eder.

Soru: Caminin önünde hazır olan 3 cenazenin namazını bir defada kılmak caiz midir? Cenaze namazını acele kılmak için vakit namazının tesbihatı terk edilir mi?

Cevap: Birden fazla cenazenin namazını bir defada kılmak caizdir. Ancak zaruret yoksa tek tek cenazelerin namazını kılmak daha münasip olur.

Cenaze namazını acele kılmak müstehabdır. Namazdan sonra Ayet- el kursi’yi ve tesbihatları okumak sünnettir. Müstehabı yapmak için, zaruret yoksa sünnetler terk edilmemelidir.

Soru: Kabristanda cenazeyi defnetme esnasında kabre basmak caiz midir?

Cevap: Eğer bir zaruret yoksa caiz değildir. İslam'da insanoğlunun dirisi hürmete layık olduğu gibi ölüsü de hürmete layıktır. Bir zaruret yokken kabri çiğnemek, üzerine oturmak veya üzerinden geçmek uygun değildir. O kabirde yatana saygısızlık olur. Ama kenarına oturmanın mahzuru yoktur.

Soru: Bir kimse kızına; “vasiyetim olsun, ölürsem bana arkamdan Hatim okut” diye söylese, kızı bu vasiyeti yerine getirmek mecburiyetinde midir?

Cevap: Hayır, mecbur değildir. Dinimiz Hatim okutmayı değil, kendimizin Kur'an’dan bildiğimiz yerleri veya Hatim okumamızı bize tavsiye etmektedir. Hele parayla, önceden anlaşarak Kuran-ı Kerim’i okutmak haramdır.

Bu ve benzeri farz ve vacib olmayan (farz ve vacip olan vasiyetler; hac, yemin ve oruç keffareti, kurban, borç vs.) vasiyetler, yakınlardan yapılması istenirse, yakınlar serbesttir. İster yerine getirir, isterse getirmez. Kuran-ı Kerim’i okumak tabi ki ibadet ve sevaptır. Bu sevabı annesinin-babasının ve istediklerinin ruhuna bağışlayabilir. Hayattakilerin ölüleri için yaptıkları hayr-u hasenat onlar için rahmet olur.

Soru: Cenaze namazında “sübhâneke’yi ve celle senâüke“ ile okuyoruz. Ama diğer namazlarda okumuyoruz. Niçin?

Cevap: Rükû ve secdeli namazlarda ayet-i kerîme ve en azından meşhûr hadis derecesinde olan hadis-i şeriflerden başka bir şey okunmaz. “ve celle senaüke” Ayet veya meşhûr hadis değildir. Beşer sözü olabilir. Beşer sözü normal namazlarda okunmaz. Manası: “senin övgün yücedir.”

“Sübhaneke” bir tesbîhattır, duadır ve namazlarda okumak ibadettir. Cenaze namazı abdestsiz kılınması caiz olmayan ve ölü için duadan ibaret olan bir ibadettir.

Soru: Cenaze namazında imam tekbirlerden birini eksik söyler ve selam verirse cenaze namazının iadesi gerekir mi?

Cevap: Evet, yeniden kılınması gerekir. Hazırlanmış cenaze namazını kılmanın hükmü farz-ı kifayedir. Cenaze namazının şartı niyettir. Selam vermek vaciptir.

Dualar sünnettir. Cenaze namazının rüknü ise, 2’dir;

1- Kıyam; ayakta durmak,

2- Dört tekbir; cenaze namazında iftitah (ilk tekbir) tekbiriyle birlikte hepsi dört tekbirdir.

Eğer imam cenaze namazının bu dört tekbirinden birini unutarak söylemese ve selam verip namazı tamamlasa, imamın da cemaatin de namazı bozulur. İmam tekbiri eksik söylese ama cemaat dörde tamamlasa bile yine imamın da cemaatin de namazı bozulur. Böyle bir cenaze namazını yeniden kılmak gerekir. Hatta eksik tekbirle kılınan cenaze namazının bu durumu definden sonra anlaşılsa vakit geçirmeden kabri üzerine yeniden kılmak gerekir.

Soru: Namaz kıldığımız bir esnada deprem olsa veya yangın çıksa namazımızı bozmalı mıyız?

Cevap: Evet, bozmalıyız. İslam'da insan hayatı çok değerlidir. Zarurat-ı diniyyeden, yani dinimizce korunması şart olan şeylerden biri de canı korumaktır. Yangın, deprem veya herhangi tehlikeli bir durumda, kılınmakta olan namaz, selam verilip hemen bozulur ve gerekli tedbir alınır. Bozulan namaz yeniden kılınır. Bu namaz farz, vacib, sünnet, evde, işyerinde, camide, tek başına veya cemaatle kılınan namaz olsun fark etmez. Bu durumdaki kimse, gerekli hazırlıkları yapmak için namazını bozmaz da canına zarar gelirse tedbiri terk etmiş ve günah işlemiş olur. Çünkü can Allah-u Teala’dan emanettir. Namaz esnasında saftan birisi düşerse hemen namazı bozup ona yardımcı olmamız gereklidir.

Selam ve Hürmetlerimle

Kaynak:Bülten

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.