Harun Reşid’in annesi
Türkçede nasihat, öğüt ve irşad anlamında kullanılan ve öğrendiklerini samimi olarak, doğruları, gerçekleri iyilikleri ve görüşlerini söylemektir.
İslâm'ın pratik hayata aktarılması için, uygun olmayan davranışları güzelce verme, içinde kötülük bulunmayan bütün iyi söz ve işlerde kişinin faydasına olan pratik hayata deneyimini bilgilerini, aktarma, ahlâkî prensipleri yaşama, insanî erdemliliklerin, görgü kurallarının öğretilmesi amacıyla yapılan öğütlerdir. Nasihat eden, güvenilen, samimi olan, asla bir art niyet, menfaat, dünyevî çıkarlar düşünmeyen, yumuşak, mütevazı, yol gösteren, dinine ve dünyaya faydalı olması çevresine iyiliği yaymaya, kötülükten sakındırmaya çalışmalıdır. Nasihatten uzak kalan, öğrendiği ilminde, dini ve ahlaki değerlerden yoksun olduğu için, cahil, ve savunmasızdır. İnatçılık, etmesi sonucu, menfaati ile kötülükleri ve zararlı duyguları, nefsin istekleri ile şeytanın vesvesesi beynini kuşatır. Allahtan da uzaklaştırır. Ne yaptığını hangi yoldan gideceğini bilemez, boş bir bardak gibi olup, içine ne dökülse kabul eder. Bu yüzden iyilerle olup iyilerin nasihatini dinlemeli ki, kalp kararmasın. Öğüt alanın dinlerken karşıdakine karşı kırıcı olmama hemen reddiye göstermeme, daima yardımcı olmalıdırlar.
1. İnsanların hayırlısı, alçak gönüllü, hoş görülü, güler yüzlü, yumuşak davranan herkesle iyi geçinendir. İnsanların şerlisi ise, hayra engel olan, kusur arayıp kınayan, kaba ve haşin davranan, laf getirip götüren, geçimsiz olandır.
2. Yalandan uzak, ihtilaflı konulara girmeden, kabul gören doğruları ortaya koyan dinlenmeli. Hazret-i Lokman Hakim'e bu dereceye ne ile çıktığı sual edildiğinde, (Doğru konuşmak, emanete riayet etmek ve bana gerekmeyeni bırakmakla) buyurdu.
3. Nasihat vermek kolaydır. Nasihati kabul etmek güçtür. Nefislerine uyan ve dünya zevkinin peşinde koşanlara, nasihat acı; haramlar, günahlar ve nefsin arzuları ise tatlı gelir.
4. Allah korkusu ile tüm ibadetler takvalı olarak yapılmalı, Allah’a karşı dinî ve insanî görev ve yükümlülüklerini samimi olarak yerine getirmeliyiz, bu nedenle haramlardan günahlardan nefsin arzularından uzaklaşmak için bu günün dünden, yarının da bugünden daha hayırlı olmasını, namaz kılarken dünyaya vedâ edenin kimsenin namazı gibi olmalı.
5. İhtiyaç peşinde koşmaktan, özür beyan etmek zorunda kalınacağı işi yapmaktan kaçınılmalıdır. Nasihat hemen tepki gösterenlere, alay edenlere, riya, kibir, gösterenlere, kendi doğruları içinde olanlara, çıkarları için kullanıp zarar yapacaklara nasihat verilmez. Şahıs isimleri verilmeden zarar ve faydaları anlatılarak, münakaşa edilmeden söylenmelidir.
6. İnsanların hoşlandığı, faydalı konular ve ders verici menkıbelerle anlatılmalıdır! Hazret-i Ömer, ahretten bahseder, dinleyenlere ağırlık çöktüğünü görünce, dünya işlerinden bahsederdi. Onların açıldıklarını görünce, tekrar ahret konusuna dönerdi.
7. Kur'an-ı Kerim'i lâyık olduğu şekilde okumak, ihtiva ettiği hükümleri öğrenmek ve başkalarına öğretmek, ona hürmette kusur etmemek, tavsiye ettiği şekilde bir Müslüman olmak ve onun ahlâkını yaşamak. Anlattığı iyiliğin iyi olduğuna, kötülüğün kötü olduğuna kitaptan geçmiş kavimlerden örnekler göstermelidir.
8. Kalpleri gönlü kap kara edici olan günahları, ayet hadisle güzelce anlatma, dünyada ve ahrette faydalı olan şeyleri yapma ve zararlı olan şeyleri yapmama, kimseye eziyet zulüm etmeme, kalp kırmama, bilmediklerini öğretme, kusurlarını örtme, farzları emretme, haramlardan kaçındırma, küçüklere merhamet, büyüklere hürmet edilmesi, kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarına da yapmamalarını, bedenleri ile, malları ile yardım edilmesini bildirmektir.
9. Müslümanlara düşman olanlarla mücadele etmek, onlara iyi ve doğruyu göstermek, bütün Müslümanlara dua etmek, hepsi hakkında iyilik düşünmek, sâlih kişileri sevmek.Anlatanında, dinleyeninde mutlaka sabredici olması gerekir.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Muhakkak ki, Allahü teâlâdan korkan nasîhat alacaktır. (A'lâ sûresi: 10)
Hz. Peygamber (s.a.s);"Bir organ hasta olunca bütün vücûd rahatsız ve hasta olur. Müslümanlar da tıpkı bir vücûd gibi birbirlerini sever, birbirlerine acır ve şefkat ederler" buyurmuştur. “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” Buhârî,
(Aklın alameti, nefse hakim olup öldükten sonra gerekenleri hazırlamaktır. Ahmaklık alameti nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir.) [Tirmizi] "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin yahut sussun" (Buhari,
Resulullah (s.a.s) da: Din nasihattir" buyurdu. Ashap; "Kimler için dediler. Resul-i Ekrem (s.a.s);
Allah, Resülu, Kitabı, müslümanların idarecileri ve bütün diğer müslümanlar için" buyurdu (Buhâri)
Peygamberimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm) bir gün: “Arkadaşınla ağız kavgasına girme; ona şaka da yapma; bir söz verip tutmamazlık da etme!” buyurmuştu.“Ama yâ Resûlallah, siz de şaka yapıyorsunuz!” diye soruldu.
Allah Resûlü: “Evet, ben de şaka yaparım; fakat ben, (şaka yaparken bile) sadece doğruyu ve gerçeği söylerim” cevabını verdiler. (Buhari) Peygamber Efendimiz; alay etme, hafife alma, dalga geçme, küçük düşürme gibi ahlâk dışı bir maksatla yapılan şakaları şiddetle kınamıştır.
Eğer bir insan, hem çalışkan hem akıllı ise takdir et; çalışkan fakat akıllı değilse dikkat et; akıllı fakat tembel ise ikaz et. Hacı Bektaş Veli Hz. En büyük ceza evi cahil insanların kafasının içindeki nasihate kapalı olan aklıdır. Öfkeyle söylenen sözler kalpten söylenmez. Ey can; Kimseyi kırma… Sözden ağırı yoktur, beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz.Hiç bir zaman ‘tüm güveninizi’ karşınızdakine vermeyin! Silah olarak kullanır. MERTSE sizi korur, NAMERTSE çevirir sizi vurur.
Harun Reşit'in annesi Behlül Dana'ya gelerek Harun'a biraz nasihat et de adaletten ayrılmasın. Yoksa ahrette işi çok zor olacak diyor: Behlül bir Harun Reşit'e, "Uygun görürseniz biraz dolaşalım diyor ve Onu mezarlığa götürüyor.
Tek tek mezarları göstererek "Bak şu filanca idi, şu kadar malı vardı, şu kadar yıl yaşadı ve öldü. Şurada yatan da filanca idi, zamanının hükümdarı idi, şu kadar askeri, şu kadar da hazinesinde malı vardı. Şurada yatan kadın da zamanının en güzeli idi. Herkes ona sahip olmak için can atıyordu. Sonunda biri ile evlendi, şu kadar çocuğu oldu ve şu kadar yıl yaşadı. Bu ve benzeri yer gösterme ve değerlendirmenin ardından eve dönüyorlar.
Harun Reşit'in annesi, bu günlerde hiç Behlül'le sohbet ettin mi, sana neler anlattı? diye soruyor. H. Reşit'in annesi tekrar Behlül'le gelerek, "Oğluma ne zaman nasihat edeceksin?" diye soruyor. O da ben Ona nasihat ettim. Birlikte mezarlığa gittik. Ona bazı geçmiş kimseleri hatırlattım. "Ölüm en büyük nasihattir. Eğer bunu anlamadıysa diğer söyleyeceklerimin de bir faydası olmaz" diyor. Sadece gözlerin açıkken dünyayı görüyorsan bir körden ne farkın olabilir ki?
Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin kaderinize dönüşür. Selam ve duayla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.