Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Saat kaç oğlum?

Saat kaç oğlum?

Şair, şiirine bekleyişinin yoğunluğunu ve heyecanının doruğunu tasvir etmek maksadıyla “ne hasta bekler sabahı” diyerek başlayıp sevgilisinin gelmesine olan iştiyakını bu şekilde anlatır.

Sevgiliyi beklemek ve kavuşmak ihtiyacı insanlar için önemli bir iştiyaktır.

İştiyak ne demek? Dilimizi unutturdular. Bilmeyenler için söyleyelim. “İştiyak güçlü istektir.”

Sabahın gelmesini kim en güçlü istekle ister?

Tabi ki gece uykuda olmayanlar.

Gece uykuya rahat rahat dalmış olup da onu sürdürenler için “sabahı beklemek” diye bir şey yoktur. Onlar için sabah tatlı uykudan ayrılmak sorunu vardır.

Bir kişi için “sabahı beklemek” diye bir mesele varken başka bir kişi için “tatlı uykudan ayrılmak” sorunu olabilir.

Burası Dünya. Herkes aynı durumda değil. Herkesin imtihanı farklıdır.

Bu yazıda “tatlı uykudan ayrılmak” sorunu olanları değil “sabahı beklemek” meselesi olanları anlatacağım.

Sabahı beklemek imtihanında olanları anlatacağım.

Sabahı beklemek imtihanında olanlardan biri de 40 gün kadar önce vefat eden Sevgili Babacığım idi. Allah rahmet eylesin. Mekanı mekanı cennet olsun.

Canım Babam vefat etti, tüm imtihanları bittiği gibi, son iki yılındaki en büyük imtihanı olan “sabahı beklemek imtihanı da bitti.”

Babam Marangoz Mehmet Usta, 5 Kasım 2022 günü vefat etti.

Rahmetli Babacığım, hastalıktan dolayı iki yıl kadar yatağa bağlı bir hayat yaşadı. Özellikle son bir yılda hastalığın şiddeti artmıştı. Neredeyse hiçbir ihtiyacını göremeyecek hale gelmişti son 6 ayında.

Babamın hastalığı sırasında en büyük meselesinden birisi “sabahı beklemekti.”

Sabahı beklemek meselesi olanların uyku problemi vardır.

Uyku probleminin çeşitli nedenleri vardır. En başta da hastalık uyutmaz insanı.

Hastalık başlı başına bir gam ve kederdir. Gam ve kederi olanlar geceleri uyumaz. Uyuyamaz.

Geceleri uyuyamayan sık sık saate bakar, ya da etrafındakilere saati sorar.

Rahmetli Babam hastaydı ve her hasta gibi uyku meselesi vardı.

Hastasınız ve uyuyamıyorsunuz, sık sık saate bakarsınız. Ya da sorarsınız.

Rahmetli Babam gibi.

Bana bir gecede en az 10 defa uyanıp uyanıp da saati sorduğunu hatırlarım.

Sabahın olmasını bekliyordu Babacığım.

Bir gece saat 9 gibi iken sordu. O sırada ben daha uyumamıştım. Kendisi hafif uyumuş ve kısa sürede hemen uyanmıştı.

-Oğlum Ahmet saat kaç?

-Babacığım saat 9.

Sonra ben de uyudum.

Bir ses ile uyandım, ses Babamın sesi idi.

-Oğlum Ahmet saat kaç?

-Babacığım saat 10:30.

Tekrar tekrar uyandı, tekrar tekrar sordu Babacığım.

-Oğlum Ahmet saat kaç?

-Babacığım saat 11:00.

-Oğlum Ahmet saat kaç?

-Babacığım saat 11:15.

-Oğlum Ahmet saat kaç?

-Babacığım saat 11:30.

-Oğlum Ahmet saat kaç?

-Babacığım saat 12:00.

Hastalığı boyunca her gece böyle devam etti dersem doğrudur.

Kısa aralıklarla uyanıp uyanıp saatin kaç olduğunu sorup durdu Sevgili Babacığım.

Yanında ben olmadığım zaman saatin kaç olduğunu babam, o anda kendisine refakat eden kız kardeşlerime sormaktaydı.

Babacığım beni uyandırıp uyandırıp saati sorduğu gecelerde aklıma hep şu söz gelmekteydi.

“Şeb-i yelda’yı müneccimle muvakkit ne bilir.

 Müptela-yı gam’a sor kim geceler kaç saat.”

Yine tercüme edelim, bu iki beyitte ne denilmek istendiğini.  (Sanırım kendi dilini tercüme ile anlamaya çalışan tek Millet biziz.)

Neyse bu hususu bir tarafa bırakıp tercüme edelim.

Şair diyor ki, “en uzun geceyi müneccim ve vakit hesaplayıcılar bilmez, onlara sorma.  En uzun geceyi ve gecelerin kaç saat olduğunu derde düşenlere sor. Onlar çok iyi bilir.”

Evet, Babacığım hastalığında geceleri uyumakta zorlanır hep sabahı beklerdi. “Oğlum Ahmet saat kaç? Oğlum Ahmet saat kaç?” diye sorardı. Hep sabah olmasını beklerdi Babacığım. 5 Kasım 2022 günü vefat etti.

5 Kasım 2022 günü tam da sabah vakti vefat etti.

Hastalığı boyunca her gece sabahın olmasını beklerdi Babam. Bir sabah vakti vefat etti Babam.

Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

Gittiği yerdeki tüm günleri sabah olsun Babacığımın.

Şimdi Babacığımın vefatından 40 gün kadar sonra bir gece vakti şöyle sesleniyorum. Bu seslenişe “Sonsuz Sabaha Kavuşmak” ismini veriyorum. Babamın en çok istediği ve beklediğiydi o.

SONSUZ SABAHA KAVUŞMAK

Geceleri hasta yatağında

Saati çok sorardı Babam.

Geceleri hasta yatağında,

Sabahı çok arardı Babam.

Şimdi saat olmayan bir yere gitti.

Babamın sabahı bekleme derdi bitti.

Şimdi zaman olmayan yere gitti Babam.

En farklı bir mekan olan yere gitti Babam.

Ahirette saat yok.

Ahirette bizim bildiğimiz zaman yok.

Orada bizim bildiğimiz mekan yok.

Orada saat ve zaman yok amma.

Kimine hep gece, kimine hep sabah var.

Kimine hep felah, kimine hep ah var.

Kimilerine hep gecedir Ahiret.

Kimilerine de sonsuz sabah ve nimet.

Babam vefat etti bir sabah.

Kuş olup uçtu.

Sonsuz sabahına kavuştu.

Artık Babama gece yok.

Artık Babama saat sormak yok.

Çünkü Ahirette saat yok.

Ahirette ya gece var, ya sabah var.

İman sahibi iyilere hep felah var.

Ahirette ya huzur, ya ah var.

Babama sonsuz bir sabah var.

Çünkü kimseyi incitmedi.

İşi gücü hep iyilikti.

Son anına dek.

Allah’ı zikretti.

Hastalığına sabretti.

İşi gücü hep Allah kelamı.

Hep öyle gördüm ben Babamı.

Geceleri çile ve acı ile doldu Babam.

Sabahına kavuştu Babam.

Bir kuş olup uçtu Babam.

Her gece saat sormaktan kurtuldu Babam.

Sevgili Babacığım etmedi etmedi hiç hiç halinden şikayet.

Sevgili Babacığım sonsuz Nur dolu sabahına kavuştu nihayet.

Vesselam.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Sandal Arşivi