Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar

Sapıklığın ve ahlaksızlığın sonu hasârettir

Sapıklığın ve ahlaksızlığın sonu hasârettir

Yüce Allah insanı farklı fıtratlarda yaratmıştır. Aslına bakarsak insan eşref-î mahlûkâttır, yani Mahlûkâtın en şereflisidir. Fakat kendi iradesiyle âlâ-yı illiyyîne de çıkabilir, esfel-i sâfilîne de düşebilir bu kendi elindedir...

İnsanoğlu kendine çizdiği yol haritasıyla doğruyu yanlışı kendi iradesiyle bulabilir ve görebilir…

Fakat doğru ya da yanlışta etken olan hâdiseler vardır. Bunların başlıca etkileşimi sosyal çevre, giyim-kuşam, yiyip-içtikleri yaşantısını sürdürdüğü hayat arkadaşları, okuduğu kitaplar ve okul daha bu etkenleri genişletebiliriz lâkin her ateşin bir kıvılcım ile başladığını unutmamak gerekir.

Bu hususlara çok dikkat etmek önem arz ediyor.

Yüce Yaradan erkeği farklı fıtratta yaratmış, kadını farklı fıtratta yaratmış, bize sapık olun dememiş sapkınlıkta gidenlerle aynı yolda olun dememiş, bize samimi bir kul olmamızı emretmiş…

Belayı ne güzel tarif etmiş Hz. Mevlâna; “kula bela gelmez hak yazmadıkça hak bela yazmaz kul azmadıkça”.

TDK’ya göre açıklaması; ‘İnsanların başına gelen şeylerin, kendilerinin yönelişi ve tercihlerinin sonucudur. İnsanların başına durduk yerde bir musibet gelmez. Öncelikle insanın kendisi azar, sınırı aşar ve ardından Allah o yönde bir takdirde bulunur. Kişi kendisinin azgınlığı nedeni ile kötü durumlara düşebilmektedir.’

Asrın hastalığı ve hızla batıdan yayılan hatta bu konuda, lobi faaliyetleri yürüten insanlığın ahlakını ve toplumu tek tip bir cinsel yöne çevirmeye çalışan Lgbt hastalığı…

Yani batı toplumunda eşcinseller, erkek erkekle evlenebilir, lezbiyen olan kadın kadınla evlenebilir onların yaşantısında hâşâ her şey mübâh…

Lâkin bu sapkınlar Müslüman topluma da sirayet ettirmek için özendirme ve bu işin sözde modernizm, çağdaşlık hatta aydınlık olduğunu yaymak için var güçleriyle çalışıyorlar…

İslâmın ve diğer kutsal kitapların yasakladığı sapkın sapıkça yaşantıyı  yaşamak isteyip bunu da toplumda normal bir şeymiş gibi yapan yapmaya çalışan fitne tohumu saçan lobiler İslâm'a savaş açmışlar ki kutsallarımıza edepsizlik  yapıp fotomontaj la kendi Lgbt renklerini giydirmişler. Bunlar anlaşılan geçmiş tarihlerden ders almamışlar dedeleri helâk oldu kendilerine de Allah'ın gazabı yakındır.

Tarihte helâk olan kavimlere bakıldığında tek sebep bu yayılmaya çalışılan sapkın düşüncedir. Örneğin:

Lût Kavmi, Nûh Kavmi, Nemrud ve kavminin helâkı, Âd Kavmi, Semûd Kavmi, Şuayb Kavmi (Medyen Halkı ve Eykeliler)…

Bu sapkın kavimler içerisinde Lût peygamberin gönderildiği kavmin erkekleri, şehre ziyarete gelen tüm erkeklere cinsel taciz de bulunmaktaydı ve de herkes birbirine ve hatta kendi aileleri de bu istismara maruz kalıyorlardı.

Erkekler eşleri dışındakilerle de cinsel ilişki yaşıyordu. Kur'ân'a göre; bu tür sapkınlık ilk defa bu kavim içinde görülmüştür.

Kıssada “Elçilerimiz, (Melekler) yakışıklı birer delikanlı suretinde Lût’un As. yanına gelince, onların melek olduğunu henüz bilmeyen Lût, As. kadınları bırakıp erkeklere yönelen sapık hemşerilerinin bu gençleri taciz edeceğinden korkarak, onlardan dolayı üzüntü ve endişeye kapıldı. Misafirlerini koruyacak gücü olmadığını görerek onlar yüzünden içi daraldı ve kendi kendine, 'Bugün çok çetin bir gün olacak!' dedi." "Bu arada, şehre gelen yabancıların Lût’un As. Evin de misafir olduğunu haber alan kavmi, sapık arzularının kamçılamasıyla, âdeta kudurmuş bir hâlde koşarak Lût’un As. kapısına dayandılar. Zaten öteden beri böyle çirkinlikler yapmayı âdet hâline getirmişlerdi." "Lût, As. 'Ey kavmim!' dedi, 'İşte kızlarım; onlarla evlenip meşru ve doğal yollarla arzularınızı tatmin etmeniz, sizin için erkeklere yönelmekten çok daha temizdir. Öyleyse, Allah’tan korkun da misafirlerime tacizde bulunarak beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu sizin?'”

Buna karşılık onlar, “Sen de gayet iyi bilirsin ki, bizim senin kızlarında gözümüz yok. Çünkü biz kadınlarla ilgilenmiyoruz. Sen, aslında bizim ne istediğimizi pekâlâ bilirsin!” ifadeleri yer almakta.

Mâ’mâfih bu sapkın ırkların helâk oluşlarını özelliklede Lût As. kavmi günümüz asrında yeniden ortaya çıkartmaları affedersiniz meşru imiş gibi reklam yapmaları toplumun sâfî zihinlerini bozmaları kimsenin faydasına olmaz!

Bu konuda toplu gösteriler yapılmasını ve dışardan misyoner faaliyeti yaptıranlar, konserler düzenleten hatta sapkınlıklar için teşvik eden gerek siyasi gerekse sivil toplum örgütleri bundan mesuldür.

Eğer ki bu müspet bir şey olsaydı Allah o kavimleri helâk etmezdi.

Biraz düşünün, biraz idrak edin bu sapkın zihinleri tefessüh etmiş topluluğun yarın bir gün destek veren, siyasi organların çocuklarına veya torunlarına sirayet etmeyeceğinin garantisini kimse veremez.

Sapkınlığa rıza gösterenlerden bu sapık topluluğa destek verip meşrûlaştıranları tarih asla affetmez!

Gelecek nesiller onları, kötü ve sapkın kavimler gibi lanetle anacaktır.

Bize düşen vazife ise mevcut ve gelecek neslimizi milli manevi duygularla, Kur’ân ahlâkıyla ahlâklandırıp temiz bir toplum yetiştirip atasına layık olan, asla zihinleri batılıların etkisi altında kalmayan ve atasına sövenden ziyade övünçle bahseden temiz nesiller yetiştirmek için var gücümüzle çalışmamız önem arz ediyor...

Bu sapkınlıklar karşısında tüm gücümüzle mücadele etmek üzerimize farz-ı ayndır.

El-hâsıl Üstâd Cemil Meriç’in dediği gibi; “Aydınların aydınlatamadığı halkı, soytarılar aldatır”… Vesselâm…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. İsmail Tekpınar Arşivi