100 yıl önceki koşullar yeniden oluştu

Ali İnandım

Dünyanın nimetlerini, insanların emeklerini hep kendine isteyen adamların, dipsiz iştahları var. Ne kadar çok sömürseler de daha çoğunu istiyor, tok karınları aç gözlerini doyuramıyor, ruhuna kadar emmek istiyorlar insanlığı. Uzayı versen evrenle doymazlar!

Bu insanlık ve doğanın kanseri adamlar, yaşamın dengesi ve akışını bozdukça herkese yetecek cennet dünya, öbür taraftan önce herkes için cehenneme dönüyor.

E yaşam aslında çok karmaşık bir şey değil, bu doymaz adamları, iki metrekare toprakla doyuruyor sonunda. Öbür tarafta da tanrı, her gün ağzından burnundan taşarcasına gezegenler, galaksilerle dolduruyordur nefislerini, körelene kadar. Doygunluk, canlılar için, hiçbir canlı sonsuz tüketemez, azı gibi çoğu da zarar.

VAROLUŞ BU KADAR SIĞ OLAMAZ

Niyeti bozdukları zaman bildiği birkaç yöntem var bunların. Dönüp dolaşıp biri olmazsa diğerini uygulamaya koyuyor, sonunda ya kargaşa ya savaşla daha da çok emekle daha da çok kaynağı sömürmenin düzenini kuruyorlar. Düşünce hiç karmaşık değil basit yani, “Yetmez, daha çok iste.” Onların düzeni için, insanlıkla doğanın denge ve düzeni bozulur.

İnsan aklının açıklayamadığı varoluş ve o akla sığmayan büyüklükteki bir evren, bu kadar kıt bir düşünce, bu kadar sığ bir hedef için yaratılmış olamaz.

Bir ülke sınırları içinde yaşarlar ama bir yere ait değillerdir, dünya onlarındır. Parayı da bayrak yapmış, dünya küresiyle topaç oynayarak eğleşirler.

ALIŞIK OLMADIĞIMIZ YÖNTEMLERLE GELECEKLER

Çıkarları için hangi maske gerekiyorsa onu takınır, oradan vururlar insanlığın yumuşak karnına; Müslüman olurlar, Hristiyan, Yahudi, Budist olurlar, İngiliz, Amerikalı, Avrupalı, Çinli, Rus, Afrikalı vahşi bir kabile, renkli renksiz ciltli, dişi, erkek, ara tür olurlar kurulmuş düzenleri bozmak için. Şeytanın tarifi gibi; her yol mubahtır, onların düzeni dışındaki düzeni bozmak, insanlığı yoldan çıkarmak için.

100 yıl önce Birinci Dünya Savaşı’nı, 90 yıl önce İkinci Dünya Savaşı’nı çıkardı bu akıl. O savaşların alt yapısını hazırlayıp dünyayı alt üst eden bu akıl, yeni bir çatışmanın, bu sefer bölgesel de değil, tüm dünyayı kargaşaya sürükleyecek bir savaşın taşlarını döşüyor. Hiç alışık olmadığımız çılgın yöntemleri denemeye hazırlanıyorlar.

EKONOMİK SİSTEM ÇOKTAN ÇÖKTÜ

Olmayan para ya da hayali varlıklarla balon ekonomi üreten neoliberalizm çoktan çökmüştü. 11 Eylül 2001’de çökertilen İkiz Kuleler, var olan ekonomik sitemin çöküşünü tescilleyen mühürdü. Yeni sisteme geçmek zorundalar, bu sistemi öyle yüz, iki yüzyıl değil, çok daha uzun vadeli, belki bin yıl belki daha fazla sürecek biçimde tasarlıyorlar.

Bu sistem o kadar sanal ki insanın algısı ve aklını da mutlak kontrol etmek gerekiyor. Hiçbir maddi varlığı olmayan arazi ve dükkanları aldırıp sattırma, elle tutulamayan bir para birimi üretme ve kullanıma sokma, deneme sürecinin aşamaları. Yani bir hayli çalışma yapmışlar aklımızı yönlendirme ve kontrol için.

OYUNU DAHA ÖNCE BOZDUK YİNE YAPARIZ

Yani, yeni savaş öyle Ukrayna’daki gibi cephelerde, silahlar, toplar, füzelerle değil, asıl savaş, sanal alemde, insan psikolojisinde verilecek. Zihinleri ele geçirir, yenerseniz, toprak da kaynak da güç de sizin. 100 yıl önceki paylaşım ve yeni sistem koşulları yine oluştu ama bambaşka bir yöntem ve evrimleşmeyle geliyor yenisi. İnsan doğasında köklü değişiklikler yaratacak kadar aykırı.

Yarın 30 Ağustos Zafer Bayramı. 1921’de Sakarya Meydan Savaşı’nda üzerimize çullanan bu sapkın aklı durdurduk Ankara’da. 30 Ağustos’ta oyununu bozduk. Tarihin her döneminde medeniyetlerin merkezi, dünyanın kilit taşı Anadolu’yu ele geçiremediler. Planları çok aksadı, yenilerini tasarlamak zorunda kaldılar.

YETER Kİ AKLINI EMANETE VERME

Dünya ekonomisi ve siyasetinin ekseni, engel olamadıkları biçimde çoktandır bölgemize kayıyor. Anadolu yine ekonomi ve siyasetin merkezine oturuyor. Bu bölgede olmayan ya da işbirliği yapmayan gelişmiş, gelişmemiş ülke ve toplumların geleceği belirsiz olacak.

Sapkın adamların planları var ama bir de doğanın ve insanlığın aklı var. 100 yıl önce bozduk bunların planlarını, bir kez daha bozmak için 100 yıl öncesinden daha güçsüz değiliz. Yeter ki zihnine sahip çık, boş sanal hayalleri gerçekten ayır, aklını emanete verme Türk milleti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.